1. hava soğuksa üşürüz. hava soğuksa taşaklarımız büzüşür, içine kapanır, sınırlarını daraltır, yukarı doğru kendini toparlar. ya da memintolar dikleşir, toplanır.

    soğuk coğrafyalarda vücut -sıcak coğrafyalara göre- daha kıvrımsızdır, yüzey alanını küçülterek ısı kaybını azaltmak ister.

    sıcak coğrafyalarda ise vücut -soğuk coğrafyalara göre- daha kıvrımlıdır. yüzey alanını arttırarak ısıyı dışarı saçmak ister.

    o yüzden eğer soğuk kanlı bir hayvansak vücut sıcaklığını dengede tutmak önemlidir.

    bu yüzden, güneşli ve soğuk havaları severim.
  2. üşümek; bana evrimin henüz bu gezegen için yeterli olgunlukta organizmaya ulaşamadığını hatırlatıyor. insanlar olarak hep üst ırk hatta yolun sonu olduğumuz sanrısıyla varlığımızı dahi başarı hikayesi olarak anıyoruz. aslında en acı olan daha yolun neresinde olduğumuzu bile bilmiyor oluşumuz.

    hiç yoktan on binlerce yıldır aşağı yukarı aynı sıcaklık aralığında yaşıyor olmamıza rağmen biz niye hala üşürüz? çok saçma.
  3. sıcaklığın belli bir değerin altına düşmesinin ardından insan vücudunun buna verdiği tepki olarak basitçe tanımlanabilir. fakat çok daha geniş bir anlamı vardır üşümenin. hangi sıcaklıkta olursan ol üşeyebilirsin aslında. mesela hayatının anlamı ellerinden kayıyorsa üşüyebilirsin. mesela hep sarılabileceğini sandığın kişiyi artık tanıyamıyorsan üşüyebilirsin. odandaki eşyaların sana onu hatırlatıyorsa, rahat yatağın o olmadan sana batıyorsa, yorganın üzerinde olsa bile o yanında yoksa üşüyebilirsin. yalnız kalıyorsan, ondan da öte herkes varsa ve sen yalnız olduğunu hissediyorsan üşüyebilirsin. üşürsün. üşüyorum sözlük...
  4. en çok muhsin yazıcıoğlunun mısralarında anlam buldu...
  5. vücutta garip ama çok akıllıca olayları tetikleyen olgu.

    normalde bir insanın vücut sıcaklığını 37 kabul edelim. şöyle ki; üşüdüğünüzde vücudunuz düşen sıcaklığını 37 dereceye geri çıkarabilir. hatta orada sabit de tutabilir. ama bunu yapmaz. sıcaklığı ortam koşullarına göre normalin 0.5 derece altında sabit tutar. (ekstrem koşullar yoksa tabi)

    bunun sebebi ise beyne giden "üşüyorsun" sinyalinin devamlılığını sağlayabilmek. eğer 37'ye geri ulaşsaydı "üşüyorsun" sinyali kesilecekti ve vücut sıcaklığı dalgalı olarak bir yükselip bir alçalacaktı. bu da bazı dokuların sapıtmasına neden olabilirdi.

    böyle yaparak hem sıcaklık dalgalanması yüzünden oluşacak enerji kaybını engeller. hem de daha stabil bir sinyal elde edebilir. üşüme durumu geçince de normale dönüp kaldığı yerden devam eder...
  6. ayağıma giydiğim çorapları dahi soğutmak suretiyle yılın on ayı gerçekleştirdiğim eylem.
  7. benim hoşuma gidendir. içimi acılar ısıtabilir. ama içimin yanan kinini söndürecek yeterli soğukluk yok gibidir
  8. hiç sevmediğim bir olaydır. evet insanı diri tutabilir ancak ben üşümenin en üst seviyesine kendimce ulaştığım için hiç sevmedim ve sevemiyeceğim.

    çünkü adana da doğmuş ve hala adana da yaşayan biri olarak, askerlik denen ''görevi'' kış aylarında -10 dereceleri gören bir yerde bingöl de yaptığım için ve o sırada soğuktan üşümek yerine acı çektiğimden dolayı, benim için nefret edilesi bir olaydır.
  9. kışın ortasında tişört, ince çorap-etek kombinasyonları ile gezebilen insanlara öykünmeme sebep olan eylem.

    bahar da gelmedi, cemre kafa üstü düştü (bu espriyi de 5 yıldır yapıyorum ama doğru yani) diye insan nisan'da donar mı yahu?

    bir de ben yazın da üşüyebilme yeteneğime sahip, nadir bir canlıyım düşünün nelerle cebelleşiyorum!
    rahmetli anneannem, "üşümenin ayıbı olmaz." derdi; bu minvalde çıtçıtlı badiye, içliğe, yüksek bel pantolona, termal tayta ve hatta atlete laf edenleri anlayış kıtlıkları sebebiyle kürekle dövmek istiyor olmam da ayıp değildir.

    üşüyorum bunun neresi ayıp!