1. kısa fikirler yazmak isteyenlere "neden kısa cümleler kurarak derdini anlatıyorsun güzel kardeşim?" demediğim gibi...
    uzun yazılarla fikrini, bildiği şeyleri paylaşanlar da "yazma kardeşim" demem...

    eleştirin, bu çok güzel bir şey.
    hatalarımız varsa biz de kendimizi düzeltelim, geliştirelim birbirimizi...

    ama eleştirirken de faydalı olun arkadaşlar. laf sokmanın moda olduğu günümüzde şu çizginin dışına çıkıp iyi niyetinizi bir gösterin de, biz de ciddiye alıp sizi dinleyelim ...

    yanlış noktalara odaklanıyorsunuz. sorun yazıların uzunluğu, kısalığı değil ki!!
    imla kuralları ve paragrafların doğru kullanılmaması.

    şimdi "sen çok mu dikkat ediyorsun tüm bunlara?" diyenleriniz olacaktır belki. dikkat etme gayretindeyim. türkçe kelimeler kullanmaya, yazim kurallarına, paragraflara odaklanıp mümkün olduğunca hata yapmamaya çalışıyorum. vardır elbet yanlışlarımız. uyarılmak hiç rahatsız etmez bu konuda. yakın bordolarını mesaj kutusunun ben düzeltirim. düzeltirken öğrenirim. kırılmam, gücenmem.

    önemli olan yazılan yazının bilgi içeriyor olması ve mümkün olduğunca imla kurallarına uyarak yazılması bana kalırsa...

    yoksa karalarsın bir şeyler, ama ne noktalama işaretleri, ne anlattığın konuyu paragraflara ayırmalara dikkat edersin.. tuzu eksik, yağı az, lezzeti olmayan yemek gibi kalır ortada. okuyan kişi de bir şey anlamaz. dolayısıyla yazdığın yazı amacına ulaşmamış olur. kısa veya uzun!!
  2. ben okumayı çok severim. uzun yazılar daha çok dikkatimi çeker çünkü bir konu hakkında kişi uzun uzun yazmış ise konuyla alakalı çeşitliliğin ve örneklemenin çok olacağı kanısındayım. tabi ki her uzun yazının içinde çeşitlilik veya örneklerin fazla olduğu durumu yok.
    youreads' de uzun yazıların daha çok ilgi çektiğini düşünüyorum ayrıca ekşide isyan sebeplerinden birisi de uzun yazıların "devamını okuyayım" butonu ile karartılması.
  3. yorumdan yoruma değişir. sen yazıyı kalitesine göre değil de uzunluğuna kısalığına göre değerlendirirsen ömrünün sonuna kadar kısa yazıları okursun ve kısa yazarsın.
    donanımlı bir elden çıkmış, akıcı bir yazı uzun - kısa demeden zevkle okunur.
    tabii boyu kadar işlevi de önemli.
  4. bu kardeşimize twitter'ı öneririm
  5. şurada bile konu ilgimi çekmediği için 3-4 yorumu atladım uzun diye.başlangıç kelimesinin okutması gerekir.onları düzgün seçemediyseniz gg wp.ben afk
  6. 1- kimse senin uzun uzun romanlarını okumaya mecbur değil. önce onu bil, şikayet etme.
    2- sen sıkılıyorsun diye kimse yazacağı yorumu sana göre ayarlayacak değil, onu da sen bil. uzun yazıyorlar diye şikayet etme.

    ilk cümle veya ilk bir kaç kelime yazının devamının okunup okunmayacağına karar verdirir. (içerik kalitesi hakkında ipucu babında)
    oldu ki okumaya devam ediliyor, bu sefer de paragraf yapısı okumaya devam etmekte önemli rol oynar. içerik çok ilgi çekici olsa da boşlukluz, aralıksız yazılar insanı sıkıyor.
  7. yine bir ülkemiz, çözümlemesi.
  8. paragrafsız, böyle upuzun, her yanında ";"ler bulunan, başı farklı sonu farklı yorumlar oluyor...

    çok sürükleyici, güzel ve cidden bilgilendirici değilse okuyamıyorum ben de...
    üzgünüm...
  9. uzun yorum okunmuyorsa yazan kişide de hata var demektir. birde bu açıdan bakmak lazım.
  10. her şey hızla alakalı insan bir kez hızlandı mı yavaşlayamıyor maalesef her şey ileri akıyor ve daha hızlı akıyor.

    (bkz: fast life)
    (bkz: fast food)

    bu örnekler çoğaltılabilir. insanlık ilk trenin hızı olan yanlış hatırlamıyorsam 14 km/s'e tam 200 bin yılda ulaştılar bu 200 bin yılda en yüksek hızımızdı bu.
    fakat işte dedik ya insan bir kere hızın hızına kapıldı mı duramıyor bir daha. şu an normal bir yolcu uçağı 900 km/s hızda yol alıyor.

    işte bu hıza kapıldık bizde, bu hız yüzünden göremez olduk ince şeyleri, önce fiziksel olarak hızlandık ardından bu zihnimize yansıdı.

    bu bir arz talep meselesi olduğundan kısa şeyler okunuyorsa kısa şeyler yazarsın sloganistik bir dil kullanırsın, bu değişim ilk başta kasvetli olur fakat bir sonraki nesil değişimin olup olmadığını bile bilmez.
    bu uzun yorumların okunmaması durumu sadece sözlük sorunsalı değildir maalesef. medeniyetin bize hızlı yaşamı dayatmasının sonucudur ve bundan bağımsız düşünülürse eksik kalır hakkında söylenecekler.

    artık yollarda geçen zaman önemli değil, yollarda edindiğimiz tecrübelerin de bir önemi yok, her şeyin yolun bittiği yerde olduğunu sanıyoruz.

    oysa bütün bir yaşam yolda olmak değil de nedir?

    ''ah, kimselerin vakti yok
    durup ince şeyleri anlamaya...''