1. batı marksizminin jean paul sartre, maurice merleau ponty ve etkisi az da olsa louis althusser temelli bir alt başlığı. düşüncedeki en yetkin kişi haliyle sartre'dır. sartre ispanya iç savaşı, fransa'nın hezeyanı ve almanya'nın katı yönetimi etkisiyle daha da radikalleşti ve siyasi bir evrim geçirdi. 1950'de uluslararası komünist hareket adı verilen topluluğa katıldı. ponty ile yakın ilişkide olan sartre siyasete ağırlık verdi ve ikisinin de marksizme yönelmesini sağlayan alexandre kojeve'nin çalışmaları oldu. bu etki felsefe, psikanaliz, siyaset ve edebiyat alanındaki döneminin en başarılı dergisi olan les temps modernes adlı sosyalist yayının çıkmasını sağladı. marksizm, sartre, ponty ve de beauvoir eserleriyle fransa'nın entelektüel ortamı içinde kültürel yaygınlık kazandı.

    fkp'ye girmemeyi tercih eden ikili varoluşçu marksizmin etkisinin belirginleştiği teorik ve eleştirel metinler yazmaya başladı. marksizmi, kimi yazarların da daha sonra kabulleneceği gibi daima ilerleyen bir düşünce olarak tanımladı sartre. devrimci pratikten yoksun hale gelse de bir yol açıp ilerler dedi. varoluşçu marksizm bu kilit düşünceyle ortaya çıkan bir kopmanın ürünüydü. partilerden koparak, siyasi görüşünü bağımsız dile getirmeye başlayan sartre dil düzeyinde devam etti araştırmalarına. toplumsal sınıfla yakınlık kurmadan marksist bakışla varoluş düşüncesini geliştirdi. (batıda düşünürlerin geneli bir süre sonra bu yönteme yöneldiği için gramsci ve benjamin sivrilmiş ve başarılı görünmüştür.)

    marksist teori üzerine ilk önemli çalışması olan materyalizm ve devrim'i, marx'ın 1844 el yazmaları'nı merkez alarak yazdı. tarihsel materyalizmle alakalı marksist sorunlara eğilmiştir bu kitapla. bu kitabındaki varoluşçu söylemlerde dil zor bir üsluba bürünmüştür. bu üslup nedeniyle de düşüncesi farklı eğilimler göstermiştir dönemine göre. örneğin marx'ın üstünkörü incelediği kıtlık kavramına varoluşsal önem yüklenmiştir. sartre'a göre bu kavram insanı olumsuzlayan bir doğa karşıtı güç barındırır. insanlığın başlangıcında varolan kıtlıkla mücadele eden insan, iş bölümü ve sınıflaşmaya gitmiş ve varoluşsal bir sömürü içselleşmesine evrilmiştir. bu evrimselleşme sartre'a göre aşılamazdı. proleterya diktatörlüğü ütopyaydı ve sosyalist bürokratikleşme de kıtlığa çare bulamazdı.

    edilgen bir marksizm vaat etse de düşünsel açıdan üzerinde uğraşılacak bir kavram bırakmıştır sartre.
    sezgi