1. 2007 yılına kadar çalışan işçi ve memurların bir sene içinde yaptıkları tüm alışveriş fişlerini gıda, kırtasiye, temizlik, sağlık, giyim gibi kategorilere ve aylara ayırarak hepsi ile ilgili alışveriş tarihi, işletme adı, alışveriş miktarı gibi bilgileri önce beyaz formlara tek tek yazıp daha sonra formların hepsini içine koydukları zarf. niye mi? yıl boyunca ödenen kdv'nin bir miktarını devletten geri alıp ellerine üç kuruş para geçmesi için.

    bu zahmetli işi genelde ailenin ortaokul veya liseye giden çocuğu yapardı. ebeyevnler zaten kendi işleri ya da ev işleri ile meşguldu. geri kim kalıyordu? sen ben gibi çocuklar. el yazınız düzgünse, hesap makinesi kullanabiliyorsanız, e biraz da akıllı uslu iseniz bu işten kaçamazdınız...

    o zarf ve içine koyulacak beyaz formlar aralık ayında evin babası tarafından kırtasiyeden alınır ve sizin önünüze konurdu. ardından da anne biriktirilmiş tüm fişleri sehpaya yığar "hadi ocak ayından başla" denirdi. haftalarca ve yavaş yavaş süren bu işlem, yılbaşı sonrasına kadar sürerdi. yılbaşı akşamı fiş yazdığımı hatırlarım...

    eğer ortalamanın üzerinde bir çocuksanız, konu komşu da zarf ve fişlerini size getirirdi "sizin oğlan bizimkini de doldursa ya, benim gözlerim görmüyor ufak yazıları" denilerek. sizin aileninki bitmişken, kirvenin zarfını doldurmaya başlardınız...

    bu sürecin diğer olmazsa olmazı da edilen kavgalardı. önce siz babanızla kavga edersiniz "banane yazmıcam" diye, ama galip gelemezdiniz... sonrasında fişler eksik kalınca anne baba arasında "neden fişleri saklamadın", "pazarcılardan da fiş alsaydın şimdiye..." kavgaları başlardı... eğer zarf teslim edildikten sonra evde bir torba fiş çıktıysa, o geceki kavga daha efsane olurdu...

    fişler eksik kaldığında, etraftan fişi fazla gelmiş tanıdıklardan "sizde fazla fiş kaldı mı" diye fiş istenirdi. eğer sizde fazla fiş kaldıysa da "hanım şunları baldızgile ver de onlar da üç kuruş bi şey alsın çocukları okula başladı" denilerek fişler paylaşılırdı.

    eğer sen de bu zarftan en az bir defa doldurmuşsan, gel youser kardeşim bir çay içelim; fakirliğimizi analım. ha eğer sana çok yabancıysa, yüksek ihtimalle zenginsindir youser kardeşim, ama senle de çay içeriz sen de gel.

    edit: imla

    edit 2: başlık işçi ve memurlarla ilgili zaten, esnaflarla değil.