1. (başlık başa kalmış)

    2 günlük izlenimime göre kendimi orada bulunmaya adeta layık görmediğim şehir. mimari yapısını, sarayların, müzelerini, düzenini, yollarını, sokak köpeksizliğini, düzlüğünü, yeşilliğini, metro hattı ağını, kargo bisikletten bozma taksilerini çok sevdim. yemekleri, tatlıları bizimkiler kadar değil ama idare ediyor. keşke 2. kuşatmada alsaymışız, euro derdi de olmazdı hem :p
  2. rüya gibi şehirdir. rüyalarımın şehridir. kalbimi bırakıp gelmişim bunu yeni yeni anlıyorum. avrupa'yı avrupa yapan, dünya tarihine bir şekilde etki etmiş, dokunmuş pek çok kimsenin yaşadığı, geçip gittiği, durup kaldığı şehirdir.

    bir akşam aniden bastıran meşhur viyana yağmurlarından birine yakalanacakken cafe central'a sığınıp piyano dinletisine denk geldiğimde tamam dedim, işte burası ait olduğum yer.
    başka bir akşam yağmur sonrası inceden soğuk bir havada çıkıp hala ıslak caddeleri geçip hörl sokağından üniversiteye doğru, kafam farklı bir zaman diliminde yürürken başımı kaldırıp karşımda votiv'in kulelerinin ihtişamını görünce bu şehir felaketim olur, keşke olsa dedim.