1. i
    her şeyi süpürebilirsin;
    sonbaharı süpüremezsin.

    sen her şeyi süpürebilirsin;
    sonbaharı süpüremezsin.

    yalnızsa
    sürekli bir sonbaharı
    süpürür hep.
    düşünemezsin.

    ii.
    yanar
    sobasında
    yalnızın
    üşüyen
    bakışları.

    lambasında
    karanlığa donuk
    bir ışık
    titrer
    sönük-sönük.

    penceresi
    dışına kapanmıştır,
    kapısı
    içine örtük.

    iii.
    yalnız
    bin yıl yasar
    kendini
    bir anada.

    iv.
    yalnızn
    nesi var, nesi yoksa
    tümü birdenbiredir.

    v.
    yalnız
    bir ordudur
    kendi çölünde

    sonsuz savaşlarında
    hep yenen
    kendi ordusunu.

    vi.
    yalnızın
    sakladığı bir şey vardır;
    boyuna yerini değiştirir,
    boyuna onu arara.
    biri bulsa diye.

    vii.
    yalnız
    hem bilgesi,
    hem delisidir
    kendi dünyasının.
    ayrıca;
    hem efendisi
    hem kölesidir
    kendisinin

    tadını çıkaramaz
    görecesiz dünyasında
    hiçbirinin

    viii.
    yalnız
    sürekli dinleyendir
    söylenmemiş bir sözü.

    ix.
    sözünde durması
    yalnızın yalancılığıdır
    kendisine.

    hep yüzüne vurur utancı.
    o yüzden
    gözlerini kaçırır
    gözlerinden.

    x.
    yalnızın odasında
    ikinci bir yalnızlıktır
    ayna.

    xi.
    yalnız
    hep uyanır
    ikinci uykusuna.

    xii.
    yalnız
    kendi bencinin
    sen’idir.

    xiii.
    bir sözde saklanmış bir yalanı
    bir gözde okuduğundan
    bakmaz kendi gözlerine bile.

    xiv.
    hep susadığında
    o
    kendi çölündedir.

    xv.
    kendi öyküsünü
    ne anlatabilen
    ne de dinleyebilen.

    kendi türküsünü
    ne yazabilen,
    ne söyleyebilen.

    xvi.
    bir zamanlar güldüğünü
    anımsar
    da...yoğurur hüzünün çamurunu
    avuçlarında.

    xvii.
    yalnız
    aranan tek görgü tanığıdır
    yargılanmasında
    kendi davasının...

    her duruşması ertelenir
    kavgasının.

    xviii.
    yalnız
    hem kaptanı
    hem de tek yolcusudur
    batmakta olan gemisinin.

    onun için
    ne sonuncu ayrılabilir
    gemisinden,
    ne de ilkin.

    xix.
    yalnızın adı okunduğunda
    okulda ya da yasamda
    kimse
    'burda'
    diyemez ..
    ama
    yok da..

    xx.
    uykunun duvarında başladı...
    önceleri bir toz gölgesi sanki;
    sonra bir yumak yun gibi.

    ama simdi iyice görüyor
    örümceğin ağını
    gün gibi

    xxi.
    yalnız
    duymuş olduğunun sağırı,
    görmüş olduğunun koru
    dur

    ölür ölür ölür
    öldürür öldürür öldürür

    duyduklarını unutur,
    duyacaklarını düşünür.

    xxii.
    yalnızın adına
    hiç kimse konuşamaz..

    o
    kendi kendisinin
    sanığıdır.

    xxiii.
    yalnız
    önceden sezer
    sonra olacakları

    paylaşacak biri vardır;
    anlatır anlatır ona
    olanları, olmayacakları.

    xxiv.
    her leke
    kendisiyle çıkar