1. antepli bir ağa istanbul’a gelmiş. bir ara öğlen yemeğe çıktığı zaman bir lokantadan içeri girmiş. lokantanın kapısında bir papağan var:
    -hoşgeldin antepli , hoşgeldin antepli diye naralar atıp duruyor...
    ağanın çok hoşuna gitmiş. derken az beklemiş, bir karadenizli gelmiş, ona da "ha uşağum hoşgeldun" demiş kuş, bir diğerine "vay sen hoş gelmişen urfalı"...

    ağa lokantacıyı yanına çağırmış sormuş:
    -bu kuş benim antepli olduğumu nerden anladı ?
    lokantanın sahibi :
    -o çok zeki bir hayvandır , içeri girenin nereli olduğunu hemen anlar , demiş .
    ağa papağanı ona satması için adama baskı yapmış ve büyük paralar teklif etmiş.
    lokanta sahibi:
    -bu papağan bizim işletmemizin simgesi , satamayız ama sen istersen sana bunun yumurtalarından satarım , bunun yavruları da çok zeki olur , demiş ve bir hayli yüksek bir rakama anlaşmışlar.

    lokantacı söz vermiş ama ortada yumurta yok... girmiş kilere, eline bir sepet almış önüne ne yumurtası gelirse doldurmuş, ağaya sepeti vermiş. ağa heyecanla köyüne dönmüş. aşiretini toplamış ve :
    -antebi meşhur edecez , bu yumurtaların anası adamın nereli olduğunu anlıyor , ondan doğanlar da onun kadar zeki olur , hemen bir kuluçka makinesi bulun demiş.
    kuluçka makinesi bulunmuş ve 15 gün sonra yavrular çıkmaya başlamış, ama kimi civciv, kimi tavuk , kimi hindi , kimi bıldırcın... ağa kazık yediğini anlayınca hemen istanbul’un yolunu tutmuş ve aynı lokantaya gelmiş . papağan ağayı görünce :
    -keriz antepli , keriz antepli ..,
    ağa papağanın kulağına eğilerek'
    -ulan benim keriz olduğumu bir tek sen biliyorsun ama senin orospu olduğunu bütün antep biliyor, demiş..
  2. ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. ağa arabadadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. yerde taze bir tezek kümesi görürler. üzerinde sineklerle etrafa koku salmaktadır. ağa, marabasıyla alay etmek ister.

    ‘‘maraba’’ der, ‘‘şu tezeği ye, atla araba senin. sen bineceksin, ben yürüyeceğim.’’

    maraba ata bakar, arabaya bakar. ağaya da zaten gıcıktır. oturur, midesi bulana bulana tezeği yer. ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner. ağa çok bozuktur. durduk yerde en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. maraba da bozuktur. durduk yerde tezeği yemiştir. ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkanı vardır. üstelik ne ata, ne de arabaya bakacak parası vardır. dönüş yolunda gördükleri tezek, her ikisinin de beklediği andır aslında.

    maraba, ağadan intikam almak için ‘‘ağa, ağa’’ der, ‘‘sen şu tezeği ye, at ve arabayı geri al’’.

    ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. o da oturur tezeği yer. arabaya kurulur, atı kamçılar.

    köye girerlerken maraba, ağaya seslenir, ‘‘köyden çıkarken araba senin, at senindi. yürüyen de bendim. köye giriyoruz. at senin araba senin. yüreyen yine ben. ağam iyi de biz bu boku niye yedik?’’
  3. sürekli aynı kahvede takılan ve taşlı okey oynayan arkadaşlardan ikisi hacca gitmeye karar vermiş. neyse, varmışlar mekkeye . varmışlar kabeye. biri diğerine demiş ki " hacı , sen taşla, ben dönerim ."
    ee
  4. hitler ve stalin bir barda oturmaktadırlar. o sırada bara gelen bir müşteri onları görür ve şaşkınlıkla
    "siz hitler ve stalin değil misiniz?" diye sorar. hitler ve stalin "evet" der. adam tekrar sorar "ne yapıyorsunuz burada" diye. hitler tekrar adama dönerek "üçüncü dünya savaşını planlıyoruz." adam merakla sorar "neler yapacaksınız bu savaşta?" hitler biraz tebessüm ile "14 milyon yahudi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz." der. adam şaşırır derki "bisiklet tamircisi mi?" hitler staline döner ve "ben sana demedim mi yahudileri kimse takmaz diye." der.

    nedendir bilmiyorum ama gördükçe bir tebessüm ettirir bu fıkra beni. ^:swh^
  5. istihbarat teşkilatları arasında yarışma yapılıyormuş. finale kgb, cia, mossad ve mit kalmış.
    demişler ki ormana bir zürafa sakladık kim önce getirirse o birinci olacak. cia gitmiş 2 saat sonra zürafa ile gelmiş, kgb gitmiş 1,5 saat sonra gelmiş, mossad gitmiş 1 saat sonra zürafa ile gelmiş. mit gitmiş yarım saat sonra fil ile gelmişler ama filin kafa göz yarılmış.
    adamlar "yahu bu fil" demişler.
    fil hemen atılmış:
    - abi valla ben zürafayım