1. Üsküp'te oldugum bir dönemdi, bir proje kapsamında 17 farklı ülkeden 50 kişilik bir grupla birlikteydim. Grup genelde 20 -28 yaş aralığındaki gazeteci, editör ve kameramanlardan ya da bu alanlarda eğitimini devam ettiren üniversite öğrencilerinden oluşuyordu, ben de spor danışmanı olarak orada bulunmaktaydım. gençler hentbol şampiyonasını takip etmek ve haberlerini yapmak için oluşturulmuş bir projeydi. Bütün bir hosteli bizim için kapatmışlardı, yani koca hostelde sadece biz vardık. Tahmin ettiğiniz üzere de her gecenin sabahında, kısa bir "The Hangover" durumu yaşanıyordu :))

    Grup eğlence açısında kendine yetiyor da artıyordu bile ancak, bu bile bizim Jura'yı (Hırvat) tatmin etmemiş olacak ki bir gece bendeniz mrcitizen, sanny (çek) ve stefan'ı (hollandalı) kafalayarak gruptan başka kimsenin haberi olmadan dışarı çıkmaya ikna etti. Neden ikna olduğumuzu hala bilmiyorum :)) Gerçi Jura için herşey yolundaydı çünkü kendine çok iyi 3 wingman seçmişti ;)

    Gidenler bilir, CASA cubana isimli bir mekana gittik, Üsküp'te geceye başlamak için gayet iyi bir tercihtir (gideceklere de burdan bir hint vermiş olalım). Mekana girer girmez, o şanslı geceyi bulduğumuzu biliyorduk :)) Oturduğumuz masanın hemen çaprazındaki masada 7 kızdan oluşan bir grup oturmaktaydı, masada da iki devasa kase mojito. Yaklaşık 1 saat boyunca sadece kendi masamızda takıldık, arada karşı grubu süzdük acele hamleye gerek yoktu, ancak elektriğimizi(!) de aldık tabi sssx :)) Ben beyaz elbiseli olanı gözüme kestirmiştim, açık ara en güzelleri oydu, ama masa zaten ortalamanın hayli üstündeydi.

    Daha önceki gecelerden tecrübeyle en az ret yeme ihtimali olan ikili (ben ve sanny) öncü kuvvet olarak görevlendirildik. Bu onurlu görev için gerekli sefer hazırlıklarına başlamıştık bile. Stratejik olarak konuşlanmamız gereken coğrafi bölgeleri tespit ettik. Ben beyazlıyla , yeşil etekli esmerin arasına oturacaktım, sanny ise benim 3 yanıma yani kırmızı gömlekli sarışın ile siyah kıyafetli kızılın arasına oturacaktı. Böylece masaya tamamıyla hakim olacaktık. Birbirmize şans dileyip geriye kalanlardan helalliğimizi alıp yola koyulduk.

    Ayağa kalktık ve masaya doğru yürümeye başladık, masadakiler onlara doğru geldiğimiz daha kalkarken anlamışlardı bile. İkinci adımda kafamda şimşekler çaktı! Ne deyip de oturacaktım lan masaya, her şeyi düşünmüştük ama söylemek için hiç bir şey düşünmemiştik. Bizi görmüşlerdi çoktan, artık geri de dönemezdim! acınası bir ifadeyle sanny'e baktım, yüzünde aptal bir gülümseme vardı (Zaten gruptaki en yakışıklı, aynı zamanda da en saf olandı). Salagh bu çocugh yhaaa... diyerek kafamı iki yana salladım ve yoluma devam ettim. Dördüncü adımda masadaydım, belirlediğim stratejik bölgeye konuşlandım...

    -aaaıııaaııaıa....Ummm......Hi!... (bunun neyini çeviriyim lan )
    -???
    -...
    -???
    -Well, to be honest I don't have any catchy sentence to start a conversation just like that, so I'd totally appreciate if u do it for me kısskısskıss?
    Ya açıkçası muhabbeti başlatmak için etkileyici bir cümle düşünmedim gelirken, benim için sen yapar mısın bunu kısssıksı?

    -Oh that's okay u guys seem fun :))
    Ah tabi problem yok, siz baya eğlenceli tiplere benziyorsunuz :))

    -Oh no, not at all, we were just watching u :))
    Ah yogh canım, biz sadece sizi izliyoduk ya :))

    -Yeah I know, that's why I'm saying that :))
    Biliyorum, o yüzden böyle söylüyorum :))

    -God! please stop , u re torturing me :)) I wasnt aware it was that obivous :))
    Hoaydaaa, o kadar mı belli ettik ya! :))

    -Oh it was... :)
    Aynen... :)

    ...

    Neyse öyle ya da böyle bir şekilde coğrafi konumumu destekleyecek politik faaliyetleri de başarıyla yürütmüş, grup tarafından kabul edilmiştim. O sırada kafamı kaldırıp Sanny'e baktığımda, gördüğüm manzara içimi rahatlatmıştı, o da sadece gülerek gruba kendini kabul ettirmişti. O sırada destek kuvvetlere kafamla harekete geçmeleri emrini verdim. Jura ve Stefan sessiz ve derinden gruba yaklaşıp, boş buldukları yerlere sıkışıp olaya dahil oldular. Sıkışmak Jura için çok kolay olmamıştı, o devasa götüyle minyon kızlardan birini ezip masadaki kadın populasyonunu altıya indirdi diye hatırlıyorum, ama durum hala bizim lehimizeydi...

    Ben hedefim olan beyazlı sarışınla muhabbeti baya ilerletmiştim, baya baya eğleniyorduk ama nedense diğer yanımdaki yeşil etekli esmer de açık açık bana yürüyordu.. İçimden "hmmm aslında bu da güzel ama bu daha güzel..." şeklinde bir bakkal hesabıyla, kararımı netleştirip, stefan'ı yardıma çağırdım. Yaklaşık bir saat sonra masadaki kızlardan ikisi kalktılar, bir yarım saat sonra bir kişi daha ayrıldı. Masa da bir eşitlik söz konusuydu. Stefan yanımdaki yeşilliye yürümüştü, Sanny kırmızı gömlekliyle shot almak için bara gitmişti. Jura, kızıl saçlıya katar'daki gazetecilik serüvenlerine anlatıyordu. Herkes mutluydu...

    Neden sonra sormak istedim;

    - by the way, were u guys celebrating sth?
    Ya bu arada siz bir şey mi kutluyordunuz?

    -Yeah that's my bachelorette party! Dont u see I’m wearing white!
    Evet evet bu benim bekarlığa veda partim, farketmedin mi beyaz giyiyorum?

    -....?????....?????

    Ağzımdaki mojito'yu burnumdan çıkardım lan, hem de biberli mojito! Hayır zaten kim biber koyar abi mojito'ya...gelinin özel isteğiymiş...

    What da fuuuuuuucccckkkk!!!! Ben nerden biliyim lan her beyaz giyen gelin mi oluyo hmk!!!! diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum, bildiğin yanlış ata oynamıştım hem de öyle böyle bir yanlış at değil :(

    Yeşil etekli kıza, “daha demin sen bana yazıyodun sanki” anlamında bir bakış attım ama stefan'ın sakallarından kızı görmek pek mümkün olmadı, yemiş kızı hayvan :(

    Artık yapacak bir şey yoktu, kaderime razı olmuştum ve gelinle çeyizi hakkında konuşmak için kendimi hazırlamıştım...

    O anda ansızın gelinin ağzından şu cümleler dökülüverdi:

    -And I am so happy, because I have a very nice opportunity to make it the best bachelorette party ever. there are four guys sitting at my table from four different nations ahahhhs!
    Ve çok mutluyum çünkü bunu olabilecek en iyi bekarlığa veda partisi haline getirmek için çok iyi bir fırsatım var. Masamda dört farklı milletten dört farklı erkek oturuyor şu an, ahahaha!

    Bu sefer aynı mojito'yu gözlerimden çıkarttığıma eminim! Sanırım onu ima etmedi ya diyerek kendimi ikna etmeye çalıştım bir süre.

    Neyse ki artık bu fikre alışmış, sadece muhabbetin tadını çıkartıyordum. Derken, kızlardan "biz sarhoş olup dans etmek istiyoruz, hadi club'a gidelim!!!" şeklinde bir öneri geldi. Bizim grup zaten dünden razıydı bu fikre, hepsinin gözleri parladı bir anda.

    Kızların hepsi arabayla geldiği için biz de dörde ayrıldık ve tabi ki ben gecenin en başında kısa çöpü çeken olarak gelinin arabasına bindim. En arkadan diğerlerini takip ederken bizim gelin bir anda ara caddelerden birine saptı ve ekledi "Canım dans etmek istemiyor, evlenme fikri biraz germiş durumda beni. Sakin bir yerlerde içip konuşsak olur mu ?". Ben de "tabii olur, anlayabiliyorum zor bir dönem senin için diyerek" kabul ettim, hatta üzüldüm bile kararından şüphe duyuyorsa ne zordur şimdi onun için diyerek. Ne kadar iyiyim lan! :(

    Sakin bir yere varmıştık sonunda, bir şişe uzo ve iki shot bardağı çıkarttı koydu ön göğsün üstüne. Sonra;
    -I am kinda nervous…I feel tipsy but it is not enough, I gotta get really drunk before you fuck me!
    Biraz gerginim aslında… Kafam iyi ama yeterli değil, sen beni s….meden önce iyice bir sarhoş olmam lazım!

    -What! No, no babe I'm not gonna fuck you, it just doesn't feel right. You re the fucking bride u remember!
    Oha ne alaka ya, öyle bir şey olmayacak abi… Gelinsin sen hatırlıyon demi! Olmaz yani!

    -Okay, just shut up and shot it!
    Uff tmm be.. kapa çeneni ve iç şunu!

    -Okay I will shot it, but I'm not gonna fuck you, that's for sure!
    Tamam bak içiyorum ama öyle düşündüğün gibi bir şey olmayacak, emin ol yani!

    Kaç tane shot attığımızı hatırlamıyorum... Kız iyiden iyiye sarhoş olmuştu, benim de kafam gayet iyiydi, o yüzden de içinde bulunduğum durumu değerlendiremiyordum. Neyse ki kız bacaklarımda uyumaya başlayınca kendime geldim, yanımda bir kaç gün içinde gelin olacak, sarhoş ve hatta kendinden geçmiş makedonyalı bir kızla birlikte, üsküp'ün saçma sapan bir yerinde bir arabanın içindeydim. gece 3 civarıydı ve yanımda sadece internet paketi için aldığım hatlı bir telefon vardı, onun da zaten iki gün önce bütün internet paketini bitirmiştim...

    Önce kızı uyandırmaya çalıştım, ama hiç umut yoktu. Ne konuşabiliyor, ne de doğru düzgün gözlerini açabiliyordu. Hemen arabada telefon ya da cüzdan benzeri bir şey aramaya başladım ama ertesi gün öğrendim ki onlar da yeşil etekli arkadaşının çantasında kamış.

    Öyle boktan bir durumdu ki, anlatamam. O kadar shot'tan sonra ben nasıl ayıldım o da ayrı bir konu tabi... Yapabileceğim tek bir şey vardı, bembeyaz elbisesinin içindeki o gelini kaldığım hostele götürmek. Kızı arkaya yatırıp direksiyona geçtim, ama ne nerede olduğumuzu, ne de nasıl hostele gideceğimi biliyordum. Doğal navigasyon yeteneklerime güvenerek yola çıktım. Sonradan öğrendim ki o bulunduğumuz yer hostel'e sadece 6-7 km'lik bir mesafedeymiş, benim yaklaşık 45 dk mi aldı oraya ulaşmak lan :))

    Neyse ki hostele ulaşmıştık, kızı kucaklayıp projeden dört kişiyle paylaştığım odama çıkardım ve yatağa öylece yatırdım. Başka yatacak yer olmadığı için, ben de yanına kıvrıldım. Şili'nin Güney Amerika kıtasında aldığı şekil ve kapladığı yer, benim o yataktaki halimi açıklamaya yeterdi…

    Neyse ki sabah 6-7 gibi uyandım, Jura, Sanny ve Stefan yeni giriyorlardı hostel'e. Odadan çıkıp durumu anlatmaya başladım bizimkilere, kızın burada olduğunu ve arkadaşlarını arayıp kızı almalarını istememiz gerektiğini söyledim. Anlattıklarım "Oh oh oh, what da fuck maaaan! (ohahah naptın lan!!) you fucked the bride and brought her here???!!!!" (gelini s…p buraya mı getirdin bir de!??), "Didn't I tell you that mrcitizen would fuck the bride" (Ben demedim olum mrcitizen yapar diye, ohahoha!) şeklindeki bağrışmalara ve hayvani tepkilere sebep oldu. Üzerime bahse bile girmiş hayvanlar ve hatta bu anladıkları sonuçla Jura kazanmışmış… Neyse ortaya çıktı ki bizim salaklar kızlardan numara istememişler.

    Bağırışlar ve gürültüler üzerine gelin dışındaki herkes uyandı, olay bir anda "Mrcitizen fucked the bride at her bachelorette party and brought her here! (mrcitizen gelini kendi bekarlığa veda partisinde …. ve buraya getirdi!!!” şeklinde ışık hızında yayılmaya başladı, kime derdimi anlatmaya çalışsam “ya bırak olum bilmiyoz mu sanki seni” bakışı yedim . En sonunda kız uyandı, midesinin çok bulandığını ve bu şekilde araba kullanamayacağını söyledi. Ona midesine iyi gelecek bir şeyler hazırladıktan sonra, yolu tarif ederse bırakabileceğimi söyledim. Arabaya atladık ve evine gittik...

    Geri döndüğümde hostelde yeni bir lakabım olduğunu öğrendim "The Bride Fucker" (Gelin Götürücü)... Uzunca bir süre bu şekilde seslenildim, ta ki yeni lakaplar kazanana kadar… ;)

    Hikayeyi Türkiye’deki bir arkadaşıma anlattığımda inanmamıştı ve hatta "hiç yaşanmamış olaylarda bu hafta..." şeklinde dalga geçmişti. Daha sonra kendisi makedonya'ya gelip bizim grupla tanışma fırsatı bulduğunda, hikayeyi bir de onların anladığı şekilde dinledi ve "Abi umarım doğru olan senin hikayendir..." diyerek üzüntüsünü belli etti :))