1. "insanları tanıyan, yalnızlaşır."
  2. bana küçük prens kitabını hatırlatmıştır. hani şu kobra yılanın fili yuttuğu görünümünü büyüklerin şapka olarak yorumlaması.

    hayattan yediğimiz darbelerle gerçekçi bakmak zorunda kalıyoruz. hayal kurmakla vakit kaybettiğimizi düşünüyoruz kısmen bu yüzden direk gerçek şekliyle bakıyoruz olaylara. hayaller de bizler büyüdükçe azalıp niceliksel olarak kendi içinde küçülmek durumunda kalıyor.
  3. tecrübelerin getirdiği gerçeklik olgusu kadar toplumun yaptığı baskı da bir unsurdur. alenen bir baskı olmasa da ''el, alem ne der?'' diye düşünmek bile bir toplum baskısıdır.
  4. her şeye bir cevabı olma durumu.
    çocukken sınırların yoktu. şimdi hayal kurarken, düşüncelere dalarken gerçek hayattan esinlenilmiş film senaryosu yazmaya çalışıyoruz. tutarsız, uçuk şeyler senaryodan çıkar hemen.
    o yüzden 30 yaşında adam uçtuğunu hayal etmezsin, duvarlardan geçmezsin hayallerinde. sınırsız yiyecek hayal etsen, üç beyazdan uzak durursun.

    yine de bilmediğin konularda hayal gücünün daha güçlü olacağını düşünüyorum.
    paralel evren, zamanda yolculuk, vb. bu gibi konularda kesin bilgi sahibi olmadığından istersen paralel evrende yerçekimini yok et, ordan buraya sayısal tüyosu gönder, ne yaparsan yap yani. niye? gerçekte paralel evren var mı, varsa nasıl bir yer, bilmiyorsun. sadece bir fikir var.
    kaldı ki bu paralel evren fikrini daha küçükken, evrenin ne olduğunu bilmeden bile hayal etmişsindir de adını koymamışsındır mesela.

    demem o ki hayal gücü önemli. ölmese, körelmese dünya daha çekilir olur...
  5. aşırı tecrübe yoğunluğundan kaynaklanan gerçekçiliğin ruha verdiği en büyük zararın yansımasıdır.
    önce o deli çocuk kaybolur zihinden, sonra "boşver be oğlum döngüsü" başlar, bir devlet dairesinde yıllardır yeri değiştirilmeyen vestiyer moduna girer insan. en çok üzen farkındalıklardandır.
  6. bende ters tepen durum.
    insanların pisliğini, gerçek hayatın çirkinliğini gördükçe daha beter dalıyorum hayal dünyasına.
  7. öğrenilmiş çaresizlik
    rutine sıkışma
    benim neyimecilik
    zayıflayan hormonal düzen
    romantizmin zayıflayıp realist bakışın yükselmesi
    problem çözme değil problem yaşamamaya odaklanma
    yenilen kazıkların heybeyi doldurması
    gözlerinin etrafındaki çizgilerin artık belli olması

    gibi sebeplerin sonucu gelişen durumdur.
    yalan
  8. üstteki entariye katılmakla birlikte başka bir olaya daha değinmek istiyorum.

    biraz da çocukluğunuzda hayal ettiğiniz iyi şeyleri büyüdüğünüz zaman iyi/kötü tecrübe etmemizle de alakalı olduğunu düşünüyorum. zaman geçtikçe insanlar ister istemez daha bilinçlenir,görür, tecrübe eder ve yaşamını ona göre devam ettirir. sonunda da hayallerini sınırlandırır.
  9. hayaller gerçekler tarafından sınırlanır. yaş, beraberinde tecrübe getirdiği için daha gerçekçi olmaya başlıyorsun. yeni yapılacak hataları düzeltmeye ne zamanın ne de gücün kalmadığını biliyorsun.
  10. "insan büyüdükçe hayalleri küçülür mü? "(*:babam ve oğlum)

    tam olarak iş hayatının başlamasına denk gelir hayal sınırlarının daralması, hayal edilen mesleğin hiç de hayal edildiği gibi çıkmaması ilk darbedir belki de. bir yerden sonra insanın yaşama sevinci azalıyor, hayaller ne arasın gerçeklerin olduğu yerde.