1. varolmanın dayanılmaz hafifliği - milan kundera kitabında rastlamış olduğum insan çiftlerine yaşamı zehir eden sorulardır :
    ''beni seviyor mu ?''
    ''benden daha çok sevdiği başka birisi var mı ?''
    ''benim sevdiğimden daha çok seviyor mu beni ?''.

    tabii ki düşüne düşüne başka sorular da çıkartmamız mümkündür.

    milan kundera aşkı ölçmek, sınamak denemek ve kurtarmak için aşka yöneltilen bütün bu soruların sadece aşkı kısaltmaya sebep olduğunu söylemiştir.
  2. en çok kendime sorduğum sorulardır yalan söylemek daha zor olur, yüzleşmek cevap vermek hepsi zordur. kendini yiyip bitirirsin cevap bulmazsın ya da bulursun bişey yapamazsın
    wtf
  3. neden?

    budur. bu soruyu her cevaptan sonra bile sorabilirsiniz , ama her sorduğunuzda cevabi bulunmaz.
  4. ne doktoru olacan bakiiim?
    iç ses:am doktoru
  5. bu platform ve benzeri yerlerde bulunan bir şeyler karalayan insanları hiç rahat bırakmayan (belkide diğer bir çok insandan ayıran) sorular bütünü.
    hiç işiniz gücünüz yok mu sizin gecenin bir vakti veya sabahın köründe kafanıza takılan bir şeyi yazıyorsunuz buraya,hayır o da yetmiyor durduk yerde bildiğiniz bir şeyleri başkalarına da ulaştırmaya çalışıyorsunuz bir de..
  6. benim için 'what am i going to do with my life' tır
    çünkü gerçekten bilmiyorum
  7. "ne zaman adam olacaksın,kendine bir çeki düzen ver!!"

    bu cümlenin hem soru kalıbı hem de bir emir içerdiği aşikar lakin bunu söyleyen kişi ve söylenilen kişi arasında kendi hayatımda gördüğüm kadarıyla hep belli bir fark vardır. kültür,sosyal çevre, eğlence anlayışı, dostluk ve arkadaşlık ilişkileri, zevk alınan kitaplar filmler müzikler, cinsel yaşam, etnik yaşam, siyasi olgu, vs. diyerek seçenekleri uzatabiliriz lakin benim işin içinden çıkamadım tek olgu aile faktörüdür.

    bu cümleyi genelde ailelerimizden duyarız yani en yakından. beni bu soru karşısında rahatlatan tek şey (ya da benim öyle düşündüğüm) eski bir atasözü, "çıktığı amı beğenmiyor" dur. aslında ben beğenmiyor değil siz çıkarttığınız çocukları beğenmiyorsunuz.

    üzgünüm benim ben olmamı gerçek kılan ve her gecen gün karakterimi yeniden ve yeniden şekillendiren şeyler beni ben yapıyor. sizlerin istediği albenili yaşamlar değil. ama kizmayin onlara. öğrenmeye devam ettiğiniz her noktayı onlarla da paylaşın. öğretmeyin. paylaşın. sonra da çocuğunuza deyin ki ;

    "ne zaman karakterini kendi istediklerinle şekillendirmeyi birakirsin iste o gün yasamini baskalariyla kiyasla yasarsin. sana sen pes mi edeceksin sorusunu sordurtma bana!"
  8. çok klasik ama bir o kadar bizden ve gerçekçi "okul ne zaman bitiyor?"
  9. "biz şimdi neyiz?" sorusu candan can alır. ne cevap verileceği o kadar belli değildir ki o soruya. bir keresinde en yakın arkadaşımda kalırken konuştuğu kız whatsapptan sormuştu bu soruyu. "adamız be adam" yaz demiştim. gülmüş etmiştik de çocuk bilememişti bir an ne diyeceğini. güzel de gidiyorlardı halbuki telefonda mesajla sorulacak soru muydu o? neyse ki hala iyiler. bakalım hayırlısı.
    jimi