1. izlediğim en iyi oyunlardan biri diyebilirim. adam aynı zamanda tepe üstü asılı kalarak bile oynadı. salondan çıkınca bile etkisinde kalınan oyunlardan.

    soğuk bir ankara akşamında şinası sahnesinde izlemiştim. sanırım 2012 yılıydı.
  2. ankara dtnin efsane oyunlarından
    murat çidamlı deyip susmak lazım ama olur da tekrar sahnelenirse kaçırılmasın diye biraz detay vereceğim
    bir kere oyun, suratına tiyatro dediğimiz akımın tabiri caizse 'baba' temsilcilerinden mcdonagh nın
    peki siz bu adamı nereden tanıyorsunuz, tabii ki -en bilindiğini söyleyeyim- in bruges filminden
    son derece günümüze ait, son derece çarpıcı, son derece insan denen yaratığın sınırlarının sorgulandığı bir oyun
    izlemeden ölmeyin!
    oyunculuklar şahaneydi
    akım gereği şiddetin her türlüsü -psikolojik, sözel ve fiziksel- son derece inandırıcı bir biçimde sahnedeydi
    bu arada çeviri de bizim camianın çok değerli bir hocasına aittir ve mükemmeldir
  3. aslı the pillowman olan bir kara komedidir. prömiyerini 2003 yılında londra'da yaptı, takiben de bir çok ödül aldı. yanlış hatırlamıyorsam 2011-2012 ve 2012-2013 sezonlarında ankara devlet tiyatroları tarafından şinasi'de sahnelendi. ben 2013 yılında izledim diye anımsıyorum. devlet tiyatrolarının türkiye genelinde aldığı über saçma karar sonucunda "milli birlik ve beraberliği pekiştirmek(!)" adına önümüzdeki sezon sadece yerli oyunlar sergilenecek. önümüzdeki yılların türkiyesinde bir daha görme fırsatımız olur mu bilmiyorum (!) ama eğer olursa kaçırmayın, efsane bir oyundur. ankara devlet tiyatrosu oyuncuları da hakkını sonuna kadar vererek oynamışlardır.
  4. yanlış hatırlamıyorsam -ki bir fil olarak benim bir şeyi yanlış hatırlama ihtimalim çok düşük- sevgilimle gittiğimiz ilk tiyatroydu. şinasi sahnesindeydi. çok beğenmiştik. oyunculuklar cok iyiydi. bu sezonda da varsa kaçırmayın derim. sürekli patlayan silahları da hiç unutmadım. herkesin oyuna odaklandığı, hiç beklemediği bir anda patlatıvermişlerdi. tüm salon sıçramıştı.

    oyunun içeriğiyle ilgili de birkaç bir şey yazmak isterdim ama demek ki bir fil değilmişim ve üç dört yıl geçtiği için unutmuşum... ama güzel olduğunu hatırlıyorum.
  5. içinde katurian'ın anlattığı, little jesus adında iç karartan bir katolik çocuk hikayesi barındıran kara komedi. lexington'daki görece kötü bir prodüksiyonunu izlediğimden metni okumak daha keyifliydi.
    abrek
  6. ilk şinasi sahnesinde izlemiştim ve çok beğenmiştim. dün festival kapsamında tekrar sahnelediğini görünce yine bilet aldım tekrar izleyeceğim.

    ekleme: ilk kez izledigimde murat cidamli muhteşemdi. ayaklarindan asiliyken tirad vs. bu kez ilk defa bitse de gitsek dediğim bir oyundu. entropi sahne tarafindan oynandı . sanki zorla sahneye çıkmış gibiydiler.