1. muhtemeldir ki 30 yaşından küçük hevesli biridir. bu laf kırkından sonra yapanlar için geçerli. her şeyde bir heves olur, sırayla denenir, yemek yapılır, ütü yapılır, çamaşır, bulaşık yıkanır. sonra insan bıkar. rutin en büyük düşmanımız, her tekrarda zincirimize daha sıkı tutunduğumuzu simgeler. bir zamanlar ben de yemek yapan erkektim, sonra kıyafetini askıya asabilen seviyesine düştüm, sonra haftada 2 kere tıraş olabilen oldum, yatağını toplayabilen derken şu sıralar tamamını terk edip evde sigara içip müzik dinleyebilen biri seviyesindeyim. mutfak savaş alanı girmeyin. kafam temiz ama girebilirsiniz.
    abi
  2. ağzının tadını bilen erkektir. mesele sadece başının çaresine bakmak değil, öyle durumlar için bir sürü kebapçı ve (bkz: yemeksepeti.com) gibi çareler var, asıl mesele 'lezzeti yakalamak'

    öyle hayal kurup da 'ne güzel, keşke benim de öyle sevgilim olsa' diye düşünen kızlar, biraz daha düşünmeye devam edin çünkü işler sanıldığı gibi değil.

    yemek yapmayı seviyorum, iş yerinde yaşanan bin bir türlü gerilimi alıp götürebilen bir aktivite. öyle aman aman abartılacak bir yetenek de değil, analitik çalışan bir beyne sahipseniz çok kolay. bir sürü tarif ezberlemenize gerek yok, bir kaç tane temel kural var onları bilmek ve bol bol deneme yanılma yapmak yeterli.

    ilk başlarda tarif ile gidiyorsunuz ama işin mantığını öğrendiğinizde sadece elinizdeki malzemelere bakıp onlarla neler yapabileceğinizi, pişirdikten sonra nasıl bir lezzeti yakalayabileceğinizi tahmin edip onu yakalamaya çalışıyorsunuz. analitik beyin dedim ya, bir süre sonra yediğiniz şeylerin içinde hangi baharatlar olduğunu, nasıl bir teknik ile pişirildiğini de anlayabilir hale geliyorsunuz.

    ama kadınlar için söylüyorum, yemek yapabilen bir erkek ile birlikte olmanın olumsuz yönleri de var. madde madde özetleyelim de okuması kolay olsun:

    1- çok bilmişlik: örneğin, eşimin yaptığı yemeklerde eksik bir şey yaptığında neyi eksik yaptığını söyleyebiliyorum. (eşek değiliz herhalde, önce bir 'ellerine sağlık' diyoruz)

    2- aynı anda yemek yapma zorluğu: eşimle birlikte aynı anda mutfağa girdiğimizde birbirimizin elinin ayağının altında dolanıp birbirimizin işini aksatıyoruz. düşünün, siz tam ocağa tavayı koymuş üzerine de yağı dökmüşsünüz, üzerinde çiçekli önlük olan bir adam size 'o tava bana lazımdı yaa' diye çemkiriyor.

    3- rekabet: ilk maddede yazdığımdan farklı bir şey bu. her erkeğin içinde olan yarışma, rekabet etme dürtüsü. elimde değil, lezzeti eşimin tutturduğundan daha iyi tutturabildiğim her yemekte haneme yemeğin lezzetine göre artı puan yazıyorum. bırakayım da hatun kişi takdir etsin değil mi? yok. erkeğiz ya illa ki bir şımarıklık olacak.

    4- çaresizlik: erkeklerin yaptığı yemek türleri bellidir ve daha sınırlıdır. bir süre sonra o konuda uzmanlaşırlar ve o yemekleri sizden daha iyi yaparlar. siz de bu işi ona bırakırsınız. sonuç olarak bir süre sonra erkeğe bıraktığınız o yemek türlerinde lezzeti tutturmada ortalamanın altına düşersiniz. günlük hayat için bir sorun değildir, ama iş misafir ağırlamaya gelince eşinizden yardım istemek zorunda kalırsınız. hele ki eşiniz şehir dışına çıktığında 'kızları çağırayım da kız kıza takılalım' dediğinizde aileye ait spesiyalitelerinizin önemli bir kısmı da şehir dışına çıkmış olur. strese girersiniz.

    5-feminen görünüm: dazlak olmama rağmen, o çiçekli önlüğü taktığımda eşimin hoşlanmayan bakışlarını fark edebiliyorum. yemek yapmak bizim toplumda kadınlar ve kadınlık ile özdeşleştirilmiş. bu nedenle ister istemez bir süre sonra bir erkeği yemek yaparken izlemek size itici gelebilir. (çiçekli önlükten ben de memnun değilim ama en azından mavi çiçeklisini bulabildim. piyasadaki önlükler kadınlar için; pembeli membeli yanarlı dönerli. (bkz: hello kitty) bile var, çok fena; delikanlıyı bozar. bir keresinde aliexpress ten erkek önlüğü aratayım dedim, karşıma ön tarafına penis monte edilmiş önlükler çıktı. tövbe edip mavi çiçekli önlüğe razı oldum. )


    özetle, her şey ayarında tutulduğu sürece iyidir gençler.

    erkek dediğin muhtelif yollarla başının çaresine bakabilecek, yumurta kıracak menemen makarna falan yapabilecek, hafta sonu kahvaltıyı hazırlayabilecek ama mutfağı sizin için boks ringine, boğa güreşi arenasına dönüştürecek kadar da iyi yemek yapamayacak.
  3. yemek yapan erkek denince akla ne geliyor bilemiyorum. sayfalar dolusu yazılmış ya çekici diye, ona binaen soruyorum... uzun boylu, fit, kaslı, her yanından simetri akan bir adamın önlük giymiş halde orasını burasını sallayıp dans ede ede, yanındaki sevgilisini belinden kavrayıp dudaklarından öperek yemek yaptığı düşünülürse, olabilir. ama yemek yapabilen bir erkek olarak size acı gerçeği açıklamak zorundayım; öyle bi dünya yok. zaten ilk örnekteki adam şarapçı da olsa çekici olur. fiziksel hadiseler :/

    kendim de öğrenci evinde kalmamdan dolayı haftanın 2-3 günü yemek yapıyorum. ve yemek yaparken arka planda genellikle müslüm gürses açık oluyor. ağzımda sigara oluyor, külünü lavaboya döküyorum. boyum 1.86 ama 110 kiloyum, göbeğim var. bazen bira almışsam bira içiyorum. kekik, karabiber falan ararken "nerde bu amına kodumun kekiği" diyorum. içerideki arkadaşa seslenip "bakkala gidip ekmek alın lan" diyorum. düdüklü tencereyi açmazdan evvel çok ses yaparsa açma esnasında "ananıskim!!!!!!" deyip siper alıp öyle açıyorum. yağ kızartırken senin gibi yağın ben anasını avradını, sıçrama lan allahsız diyorum. eskiden evimiz zemin kattayken pencereye gelen kediye et verip bir yandan da "içeri girersen soyunu sopunu sikerim lan" diyordum. et olmayınca kediye dönüp "abi valla biz de et yemiyoruz, ekmek var ama istersen" diyordum^:sen en iyisi bunu şaka sanmaya devam et^. kullanacağım tabak çanak kirli ise o gün bulaşığı yıkayacak arkadaşa seslenip gel yıka la diyorum. yaptığım çorba içime sinmeyince "düdüklünün izanını sikeyim, hep düdüklü yüzünden" diyorum.

    işte böyle şeyler. bazılarınız ağlayıp dövünerek "o sadece senin hayvanlığın tamam mı dayanamıyorum morfin verin" dese de gerçek böyle. siz isterseniz yine beni günah keçisi ilan edin.
  4. o güzel atlara binip gittiler.
  5. gördüğüm kadarıyla kel erkekler ikiye ayrılıyor,
    zengin olanı ferrari'ye binerken, diğeri önlüğünü takıp kendini mutfağa atıyor.

    dip not: dazlak mertebesinde kelim, ferrarim yok.
    edit: okunmaya değer @keltox arkadaşımızın şu yorumudur (bkz: #180105)
  6. eğlenilecek değil evlenilecek adamlardır.
  7. 2 senelik deneyimimle gayet iyi sushi yapıyorum diyerek dahil oluyorum.

    not : et yahni , pilav , tavuk sote gibi basit yemekleri kastetmeye gerek duymuyorum.
    (bkz: ne kadarda maharetli bir erkek yahu)
  8. youreads erkekleri görücüye çıkmış dedirten başlık. çok da maharetli yazarlar varmış. sanırsınız ki çıplak elle atomu parçalıyorlar. alt tarafı yemek yahu. kadınlar yapınca işten bile sayılmıyor. akşamımı şen ettiniz var olun :)
  9. krep yemek sayılır mı?



    hiç mi sayılmaz :(

    peki..
  10. tencerenin yüzeyini kaplayacak kadar yağ dök, kızınca küp küp kesilmiş biberi soğanı at iyice ölsünler, üstüne domates, ardından da salça. tüm bu işlemlerin ardından mantar-tavuk-et gibi bir yemekse su katmadan, baklagillerden bir yemekse üstüne çıkacak kadar su koyarak pişmeye bırak, bu kadar. meseleleri mesele yapmazsak ortada mesele kalmaz.