1. belki birileri gününe dair bir şeyleri buraya bırakmak ister
  2. bugün derse gidicekken evimin önünde eski bir arkadaşımla karşılaştım. hazır biraz boş vakit varken evimin oralarda yemek yedik sohbet ettik sonra derse gitme vaktim geldi. hava da o kadar yağmurlu ve soğuk ki. yemekten kalktık derse gitmem gerekirken doğruca arka sokaktaki evime döndüm. tüm gün yattım tv izledim tembellik yaptım. bugünde böyle geçti...
  3. yine 'misfortune never comes alone' tadında günler yaşıyorum, günlük
    geçenlerde kızartma yaparken elimi kızarttım
    yakmadım, bayağı bayağı kızarttım
    akabinde sesim beni terk etti
    kısılmadı, bildiğin gitti!
    özetle elim çok acıyor ve ben konuşamıyorum
  4. bu saatlerin ileri alınmama mevzusu sinirlerimi bozuyor. en çok ben beceremedim bu işi gibi hissediyorum. herkeste de bi dalga geçme halleri var, işte bir haftada adapte olamıyorlar, cahiller saati ayarlayamıyor falan. hepsini üstüme alınıyorum 2 gündür. yapamıyorum ben anlamadım bu işten hiçbir şey. dün gece bilgisayarın saatine baktım oo 12'yi geçmiş yatayım dedim. yatmadan önce bi telefona baktım saat 23:20 alla alla dedim demek ki ben yanlış gördüm. sonra arkadaşıma sordum saat kaç diye dedi 00:20 demek saatim kendi kendine geri gelmiş. halbuki o gün gerekli ayarlamayı yapıp ben kendim ileri giden saati geri almıştım. bu sefer de sistemsel olarak kendisi geri alınınca yine saati tutturamadım. bir de orada düşünce kuruyorum bak demek insan saat 11ken 12 sanarsa uykusu geliyor falan. sonra bakıyorum alakası bile yokmuş teorim düşüverdi. neyse mühim değil. uyudum sabah alarm çaldı bi baktım saat 8:40 off dedim geç kalmışım yine. kalktım biraz durdum kahve falan içtim ne olsa geç kaldım diye. mesaj atayım dedim bildirir mahiyette vazgeçtim sonra. çıktım metrobüse giderken alarm tekrar çaldı. baktım saat 8:30. yahu arkadaş, daha öncesinde 8:40'da uyanmıştım ben şimdi geri 8:30 oldu. keşke normal saat kullansaydım dedim. metrobüs durağındaki kalabalıktan gerçek saati tahmin etmeye çalıştım. saat 9:30 olsa o kadar kalabalık olmazdı, dedim evet şu an 8:30 olmalı, geç kalmamışım meğer, iyi ki de mesaj atmadım rezalet diye düşüncelerle yürüdüm. tam gircem görevli dedi makine bozuk otobüste basacaksınız. peki. saatiniz var mı? -8:30.. güzel, teşekkürler.

    metrobüse bindik 5-6 akbil basmamış olarak. kimsede ses yok. ben de şoför çemkirmesin şimdi diye kartı uzatayım dedim. dayının biri kartı aldı geri bana uzattı. "bunu dışarıda basacaksın" dedim bastırmadılar. geri uzattım aldı. sonra geri bana uzattı boşver basma gider geri gelmez şimdi akbil. dedim abi dışarda arıza varmış ondan burada uzatıyoruz. adam sinirlendi basma kardeşim bunlar yiyip içip yatana kadar... gerisini getiremedi. herkes anladı, herkes bizi dinledi kimse ses etmedi. hemfikirlik rüzgarları esti, basmadık akbilleri. evet halk tabanı isyana hazır. devrim yapmak düşüncesinde olanlar için çok müsait bir ortam var.

    ha şunu da belirteyim akbili bassaydım metroda aktarma ile 40 krş ödeyecektim. basmadığım için 1.10 ödedim. sistemin kaybı sandığımızdan daha düşük çıktı. farkında olmadan kazancı güvence altına almışlar. yani bir yerde akbil basmazsanız başka otobüse binince aktarma yapamadığınız için yine ödemediğinizin bir kısmını alıveriyorlar. tek vesaitte durum farklı tabi.
    abi
  5. bana keyif vereceğini düşündüğüm konuyu en ince ayrıntısına kadar bilmek istemiyorum. çünkü, eğer ileride, bir zamanlar şevkle yöneldiğim konudan artık keyif almadığımı görürsem, onu en ince ayrıntısına kadar bildiğim için, ona karşı tamamen yabancılaşmış ve hissizleşmiş olacağım. bu, ölü bir geçmiş demek olacaktır. bu, pişmanlık olacaktır.

    özel bir gayretle bir şeyler hakkında bilgi sahibi olmak istemiyorum. onlarla tesadüfen karşılaşmak istiyorum.

    gönülden sevdiğim ve bağlı olduğum insanları da -yukarıdaki motivasyonla- çok iyi tanımak istemediğimi fark ettim. bir şey sorduğumda cevap alamadığım için artık üzülmüyorum.

    erkek-cinsiyetsiz kadın seviciler, evet. onlar peygamberdir. serebral-insandır. ama görevleri göstermek değil, göstermemektir. mission: zorunda olmamak.
  6. bugün yeni türkiyeye uyandım sevgili günlük.

    servise geç kaldım çünkü dün gece yeni türkiyenin gelişini kutlayan semt sakinleri diyebileceğim ama sakin olmayan insanlar sevincini yine silahlara sarılarak kutladı. uyuyamadım.

    dün öğlen üst kata yeni bir aile taşındı ilk akşamdan çok misafirleri vardı ve yeni türkiyenin gelişini onlar da sanıyorum ki halay çekerek kutladılar.

    yeni türkiye çok gürültülü olacağa benziyor günlük.

    sabah evden çıkınca parti bayrakları çöpleriyle karşılaştım her yerdeydiler. hani konser sonrası pet şişe yığını olur ya yerlerde aynı öyle. araya bir de nerden karışmışsa bir türk bayrağı karışmış, bağlı olduğu çubuk da yamulmuş, boynu bükülmüş. , içim acıdı biraz. hiç olmadığı kadar anlam yükledim bayrağa.

    otobüste yine sıkış tepiş geldim. eski türkiyede bile emekli olacak yaşta olan o kadar yaşlı amca sabahın seherinde nereye gidiyordu bir anlam veremedim. yol boyunca memleket sanki dün gece kurtulmamış gibi kurtarmaya devam ettiler. hem de aynı yoldan. alacakları maaş ikramiyelerini, hamile geline verilecek çocuk "harçlığını" evlendirilecek, "kız bulunacak" genç torunlarını konuştular büyük bir coşkuyla.

    işe gelene kadar içim şişti günlük. allahtan kamuda çalışıyorum da çok konuşacak insanlara "sen devlet memurusun" diye "ya sen bi sus bi kere" anlamı taşıyan ukalalığımı yapabilirim.

    haberleri açtım bakayım dedim türkiyede seçim mevzusunun dışında neler olmuş.

    nusaybinde dün gece patlama olmuş. ölü-yaralı sayısı bile bilinmiyor daha.
    42 yaşındaki adam, 15 gündür birlikte yaşadığı 18 yaşındaki sevgilisini boğmuş önce sonra kendini asmış...
    2015te şiddetten ölen kadın sayısı 226 olmuş ki bu gecenin sayıları henüz sayaca eklenmemiş.
    egede göçmen teknesi batmış 6 çocuğa daha kara görünmemiş.

    yeni türkiye sabahında ajansa henüz bunlar düşmüş. umutsuzluk kapladı iyice içimi. emekli amcalar gibi umutlu olabilmeyi bayramda verilecek üç beş kuruşun ömrümü rahatlatabileceğini düşünmek istedim. yapamadım.

    ben yeni türkiyeyi de eskisi gibi hiç sevmedim.
  7. uzun zamandır ilk kez bugün sol taraf hoşuma gitti. aristoteles okulunda hissettirdi. tez bozulmaz umarım!
  8. bugün buralar şenlendi. hiç bilmediğim şeyler okudum öğrendim. daha öğrenecek çooooook şeyim varmış onu da öğrendim.
    emek verenlerin eline sağlık.

    he bir de biraz tematik oldu mesela. güzel oldu.
    tema sistemi daha fazla işlese daha da bir ilerleme olabilir görüşündeyim.
  9. öğretmenler gününden kalma, solmakta olan çiçeğimin yanına yeşillemiş bir soğan koymuştum
    bugün fark ettim ki soğan, çiçeğin toprağına tutunmuş
    kök salma konusunda bir soğan kadar bile olamadık peh!
    ayrıca ikide birde değişen istanbul havası yüzünden manik depresif olmama az kaldı!