1. yarimizin zülüfleri konusunda çok hassasız. hep yan bakılıyor, mahallenin delikanlılarına. üzmeyelim onları. sevelim. okşayalım.
  2. sevdiğim bir büyüğüm bana zamanında şöyle demişti;

    "bir şeye gerçekten inanmak istiyorsan, önce ona karşı savaş açmalısın."

    dolayısıyla dini, siyasi, kültürel ya da herhangi başka bir konu üzerine bir fikir ortaya attığınızda bunun eksileniyor, hor görülüyor, dışlanıyor olması bana göre insanların sizin bu iddianıza inanmak istemesinin göstergesidir. bir kişi düşüncenize kayıtsız kalmıyorsa beklentisi vardır, bu beklenti de iddianızı genişletmeniz, detaylandırmanız, ve mümkünse ispat yoluna gitmenizdir.

    örnek vermek gerekirse, mahalle kahvesine girdim ve dedim ki; "islam ve zerdüştlük aynı kökenden geliyor bence." muhtemelen yarısı umursamaz, chp'li galiba der geçerler. bir kısmı hele bir otur soluklan yeğenim der çay söyler, boşver bunları sen ne iş yapıyordun nereliydin falan muhabbet koyarlar. çünkü onlar böyle şeylere inanmak istemiyorlardır.

    aynı cümleyi, bir tarikat ehli kimseye söylediğimde aşırı tepkiler verebilir. çünkü konuyla ilgisi had safhada ve inanma arzusu ile yanıp tutuşuyor olması muhtemeldir. hatta jung'un en sevdiğim lafı; "bağnazlık, şüphenin aşırı telafisidir"

    tersi durumlar da olabilir fikirlerimiz bağnazca hor görülüyorsa ilk akla gelen kişilerin buna inanma arzusunda oldukları olmalıdır.

    yani günün örneğine dönecek olursak, intihar etmenin caiz olmama nedenleri, inançlı kimselerin intihar etmeyerek sistemdeki hangi boşlukları doldurdukları, inançlı kimselerin hayata yükledikleri anlamları, ahirete imanı, günümüz koşullarında dünyaya bu şekilde bakmanın faydalarını, islamın sadece bir öğreti olarak hayatlarımızı ne tür bir yola sokacağını, intihar etmeyi yasaklayan dinin yerine ne vaad ettiğini açıklamakla mükellefsindir. intihar etmiyorum çünkü yasak dersek karşıdakinin ilk soracağı soru şu olur; neden yasak? ikinci soru: yasak olmasa intihar eder miydin? üçüncü soru acaba bu dini öğretinin evrimle bağdaştığı noktalar olabilir mi (neslin devamı gibi), dördüncü soru: mevcut sistemin bu öğretiden bir çıkarı olabilir mi? dahası zenginler fakirleri imkanları olduğu halde neden öldürmez? gibi uzatılabilir.

    dikkat ederseniz konunun derinliği sorulan sorular, akla gelen her şey buna inanmak istememin bir sonucudur. bu işin başlangıcı ise konuyu bu detaylardan uzak şekilde sadece çünkü yasak diyerek ortaya atmaktır. ilk tepkimi koyarım ve argüman sahibi de sığ insanlarsınız diyerek karşı tepkisini koyar. çünkü o da size inanmak istiyordur.

    benim bildiğim mahalle kültürü budur. eğer tartışma gerçekten de her iki tarafın zülfiyarine dokuyorsa ilkel başlamak zorundadır. çünkü bu demir gibi fikirlerin önce bi dövülmesi gerekiyor, sonra bükülmeye başlar, sonra şekil alır.
    abi
  3. abi'nin ve cehaletim ezelden'in etrylerini favorileyebilecegim kültürdür. severim kendisini, siz de sevin, en azından deneyin.