1. ''herkesin istediği gibi yaşadığı o uzak ülkenin özlemini duyuyorum. belki de bu ülke çok yakın. uzak olduğunu nereden çıkardım? belediye otobüsüyle filan gidilebilir oraya. gene kapılarını çalıyorum. soruyorum: burada da eskiden nasıl tanınmışsam öyle davranmak zorunda mıyım?''

    oğuz atay, tutunamayanlar (sf.669)
    dlg
  2. Vietnam derim
    Niye dersen click
  3. türkiye. ama hani "bu ne arkadaşım! burası türkiye yahu! bu rezillik ne'" bağırışlarındaki o ifade edilen nezih, anlayışlı, özgür,düşünceli ve ince fikirli türkiye'ye gitmek istiyorum.
    çoğistiyorum.
  4. metonya
    şaka şaka.. türkiye yi adam akilli gezmek isterdim ama turist gibi. çok içini bilmeden. sadece misafirperver millet diyecek kadar.
    fransa da bir bağ bozumu,
    italya da bir yaz aski kadar.
    auschwitz de gozyaslarim kuruyana kadar(bu şehir bir ülkeye yetecek laneti barindiriyor zaten)
    ispanyada köhne bir barlar sokaginda sabahi edene kadar, o gece tanistigim insanlarla kol kola ispanyolca sarkilar söyleyerek..
    ingiltere de peron 3,15 e bi kafa atmalik
    norveçli balikcilarla ellerimiz nemlenene dek,
    korede (cilgin olmayan kisminda) boynunda ay yildizli kolyesiyle arkadasim suhyunla bir kahve içecek kadar ve en son hala kaldiysa orta asyada bir şaman ayini görecek kadar
    hayirrr nasil da unuttum peruda nazca düzlüğünü
    şu adadaki koca kafali heykelleri...
    piramitleri
    ama ben suncacik yoldan sigacik a bile gidemiyorum ki ...