1. desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
    rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
    sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
    ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
    senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
    toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
    sende tattım yemişlerin cümlesini.

    desem ki sen benim için,
    hava kadar lazım,
    ekmek kadar mübarek,
    su gibi aziz bir şeysin;
    nimettensin, nimettensin!
    desem ki...
    inan bana sevgilim inan,
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    ben sende yaşıyorum,
    sen bende hüküm sürmektesin.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi farkedemezsen,
    rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme, müsterih ol;
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

    cahit sıtkı tarancı
  2. sevgili, seninle ben pergel gibiyiz:
    iki başımız var, bir tek bedenimiz.
    ne kadar dönersem döneyim çevrende:
    er geç baş başa verecek değil miyiz?

    ömer hayyam
    mavi
  3. ...yokluğun cehennemin öbür adıdır, üşüyorum kapama gözlerini.

    ahmet arif
  4. ne doğan güne hükmüm geçer,
    ne halden anlayan bulunur;
    ah aklımdan ölümüm geçer;
    sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

    ve gönül tanrısına der ki:
    -pervam yok verdiğin elemden;
    her mihnet kabulüm, yeter ki
    gün eksilmesin penceremden! ^:cahit sıtkı tarancı^
  5. ne hasta bekler sabahı,
    ne taze ölüyü mezar.
    ne de şeytan, bir günahı,
    seni beklediğim kadar.

    geçti istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni;
    bırak vehmimde gölgeni
    gelme, artık neye yarar?

    (necip fazıl kısakürek)
  6. bi dergide rastlamıştım bu çocuğa, muhteşem yetenekli bulmuştum. paylaşmak istedim.
    özkan dursun: 2 şubat 1992 doğumlu, sakaryalı, marmara'da hukuk okuyor.

    1
    kadın yıkadı kendini astı.
    güneş yoktu.
    şehir suskundu.

    adam çıkardı kendini astı.
    duvar soğuktu.

    2
    mathilaydı.
    bir masal kadınıydı.
    kimsesiz bir dilde bir şarkı mırıldandı.

    bir yağmur kendini ıslattı.

    3
    lambalardı.
    akşam olsa uyanırlardı.

    4
    duvarda bir adam asılıydı.
    şehirde bir güneş peydahlandı.
    karanlıklar

    karanlıklar arasında

    5
    bir masaldı.
    mathildaydı.
    yokluğun usul usul vardığı.

    kadındı.

    6
    vardı.

    7
    yalnızlık bir yerde yalnız kaldı.
    abi
  7. mucizeler kuşu

    (vicdani ret beyanımdır)

    bismillahirrahmanirrahim

    kara ve kızıl kanatlarıyla bir tepeden bir vadiye
    ve sonra bir vadiden bir tepeye uçan,
    özgürlüğe imanlı bir kuştur anarşi dediğim benim

    ve hakk bildiğim
    bir düşmüş bir kuş olduğunu gören
    âdemoğlu kuşun kanadında bir tüy
    kuş kanat çırpmış
    tüy dârıdünyaya düşmüş

    dünya, dönüp duran,
    yıldızlı bir örtü altında yanan
    bir sır gibi gizlediğimiz
    yaralarımızdan sızan gece ve kan.
    dünya, nice zulmet, nice yalan.
    ve yine dünyadır işte
    bu cennet bu cehennem

    ayan beyan.
    sen ben yer gök seyyârat
    içlerinde inci mercan deryalar
    meyveler, salkımlar, envai çeşit mahlûkat
    tecellisidir hep onun
    o öyle büyük öyle muazzam
    perdesi gene kendidir
    görmek istersen
    dön de bir kendine bak

    senden içeri bir sen
    benden içeri bir ben
    haşhaş sanmayasın sakın hakkın esrârıdır
    kalpsiz kalıp zulmete gömülmüş bir dünyada vicdan,
    bir ötmeye başladı mı susmak bilmeyen

    bir kuşun avazıdır,
    kaskatı kesilmiş taştan kalpleri deler geçer
    ve öyle taşlar vardır ki içlerinde nehirler kaynar
    öyle taşlar ki çatladı mı sular çağlar.
    öyleyse ötsün artık mucizeler kuşu siz de duyun:
    malik-ül mülkü hiçe sayarak
    dünyayı kuşatan hiçbir orduda
    elime silah almayacağım.
    saçlarımda çiçekler olacak,
    kulağımda küpeler, parmağımda yüzükler;
    içimdeki yaban çocuğun güzelliğine leke süren
    aşağılayıcı rütbeler takmayacağım omzuma
    uygun adım yürümeyeceğim
    ayaklarım talim edecek
    gerçeğe giden tüm dolambaçlı yolları
    ve hünkârım, beyim, paşam
    yorma hiç o güzel ağzını emretmek için bana
    hak sözünden gayrı bir buyruğa
    tabi olmayacağım bundan sonra.

    inan mayıs aru
  8. kamyonlar kavun taşır ve ben
    boyuna onu düşünürdüm,
    kamyonlar kavun taşır ve ben
    boyuna onu düşünürdüm,
    niksar'da evimizdeyken
    küçük bir serçe kadar hürdüm.

    sonra âlem değişiverdi
    ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
    sonra âlem değişiverdi
    ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
    mevsimler ne çabuk geçiverdi
    unutmak, unutmak, unutmak.

    anladım bu şehir başkadır
    herkes beni aldattı gitti,
    anladım bu şehir başkadır
    herkes beni aldattı gitti,
    yine kamyonlar kavun taşır
    fakat içimde şarkı bitti.

    cahit külebi
  9. “şelaleye
    düşmüştür zeytinin dalı;
    celaliyim
    celalisin
    celali.”
    cemal süreya - kısa türkiye tarihi
  10. göğe bakma durağı

    ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
    durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    bu evleri atla bu evleri de bunları da
    göğe bakalım

    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
    herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
    nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    beni bırak göğe bakalım

    senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    bana dönesin diye bir bir kapattım
    şimdi otobüs gelir biner gideriz
    dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
    seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    durma kendini hatırlat
    durma göğe bakalım

    turgut uyar