-
ölüm korkusu.
aslında erken ölüm korkusu.
erken ölüm olur mu demeyin.
gezilecek bu kadar çok şehir, okunacak bu kadar çok kitap, izlenecek bu kadar çok film, tanışılacak bu kadar çok insan, sevilecek bu kadar çok hayvan, tadılacak bu kadar çok yemek, öğrenilecek bu kadar çok bilgi, dinlenecek bu kadar çok şarkı, yüzülecek bu kadar deniz varken ölmekten bahsediyorum.
mezun olamadan, ayrı eve çıkıp ailemi yemeğe davet edemeden, iyi maaşlı bir iş bulup ayın 15'i bütün paramı yiyemeden, bir köpek alamadan, kardeşimle beraber içemeden, birinin elini tutup gözlerinin içine bakamadan, aşık olamadan, aşk acısı çekemeden, hiç bilmediğim bir ülkede kaybolamadan, bir çocuk hatta torun sahibi olamadan, emekli olup yazlık alma planları yapamadan ve geriye dönüp baktığımda 'ne çok hata yapmışım' diyemeden ölmek...
şu dünyayı iliğine kadar sömürmeden ölürsem, üzülürüm. -
köpekten korkmak. adı da kinofobiymiş. ben de bunu anlamıyorum mesela neden fobi olsun ki? sonuçta dişleri var ısırabilir, kuduz olabilirsin.
timsah fobisi diye bir şey var mı mesela ya da aslan fobisi. niye timsahtan korkunca fobi olmuyor da köpekten korkunca oluyor. mantıklı bulmuyorum ve kınıyorum. -
kesinlikle iktidar. güç insana neler yaptırıyor arkadaş. -
buraya kocaman harflerle döşemek isterdim ama engel oldun yurids; hamamböceği -
tereyağı su ile buluştuğu an kurur ve tencereyi yıkamak zorunda olan eller o yağa dokunur leş bir hissiyat olur işte benim anormal fobim -
tüm aile fertlerimin bir trafik kazasında ölüp sadece benim yaşamam. bir de yokuşta arabadayken geriye kaymak. ve tabii ki de böcekler. -
mizofoni. ismini yeni öğrendim. kısaca anlatmak gerekirse; genelde ritimli seslerden, ağız şapırdatmadan, buzdolabı sesinden, motorsiklet sesinden vs birçok sesten aşırı derecede rahatsız oluyorum. açken daha da baskın oluyor. elim ayağım titriyor sinirden. eğer o ortamı terketmezsem cevreme zarar verebilecek şiddette olabiliyor. -
anlam bulma ümidim kalmazsa ya da anlam üretemezsem ya da ürettiklerimi yok edersem diye zaman zaman korktuğum oluyo.