1. kumanda her zamanki gibi gözükmüyorken iki adımlık televizyona uzanıp değiştirmeye üşenmem ve bunun sonucunda saçma sapan programları birkaç saat izlemek zorunda kalmam.
  2. 1. sınıfta karşı kaldırımdaki okula gitmeye üşenmişliğim var benim. çok şey yapmamak lazım.
  3. yemek yemeye üşenip yememek, küçükken tuvalete gitmeye üşenip 7 gün s.çmadıktan sonra acile kaldırılmak, kucağımdaki kumandadan kanal değiştirmeye üşenip nefret edilen bişeyi saatlerce izlemek, yatakta su içerken kafamı kaldırmaya üşenip boğulma tehlikesi geçirmek ( sık sık)
    liste uzar gider böyle ..
    wtf
  4. toplaşın anlatıyorum.

    kahramanımız: ben
    statüsü: üniversite öğrencisi
    zaman: geçen sene
    mekan: konya'da bir öğrenci evi


    final haftası harıl harıl geçiyor. okula gittiğim gün sayısı gitmediğim gün sayısından neredeyse daha fazla. dört aylık müfredatı ders başı 4 saate sığdırmaya çalışılan nescafe ve bim keki sponsorluğunda bol sigaralı koca bir hafta.

    tüm gece yutupta mit open courses 'da geçirilmiş. çalışılan dersin verimi okula çıktığım yokuşun eğiminden az, nasip, kısmet, kader inancıyla bi finale gidiyorum.

    amfiye girdikten sonra çıkana kadar bi şekilde ayılıyorum orası başka. çıktıktan sonra 15 dakika falan daha devam ediyor bu durum.

    neyse sınav bitti evin yolunu tuttum. hava nasıl sıcak, cehennem sıcağı var. hayatımın kritik kavşaklarından birine - sonradan farkediyorum bunu - geldim. ya markete gidip su alacağım ya da evde vardır diyerek eve döneceğim.

    ben eve döndüm. evde su tabii ki yok. neden olsundu ki. işin kötüsü evde tüketilebilir sıvı niteliğinde soğuk olan hiçbir şey yok.normalde beş şişe iki buçuk litre kola olan evde kola dahi yok.

    arkadaşlarımın odalarını mı aramadım, belki komşularla gözgöze geliriz diye balkonda mı durmadım. konya'da iki ev değiştirdim, sularında garip bir koku var. ya da bana öyle geliyor şimdi saldırmayın vay efendim sen misin bunu diyen diye. içemiyorum işte.

    ev arkadaşlarımın dönmesini bekliyorum sınavlarından ki arayıp su ısmarlayayım gelirken al diyerekten. sırayla aradım, , ikisinin akşam sınavı varmış gelmiyormuş. sonuncusu da telefonu meşgule attı içeri girdi.

    dedim markete git su al allah peygamber aşkına ölüyorum. ikna edemedim pezevengi. halbuki bu değil ev arkadaşlığı, vatandaşlık görevi o an benim gözümde. bu gitti yattı uyudu.

    ben de dedim sizin de sizden gelecek suyun da..

    oturdum, bir sigara yaktım. dumanı süzülürken bir miktar düşündüm. dedim ki kendi kendime bu içine sıçtığımının evinde bi ben su içmiyorum, elbet birisi er geç susayacak. ben şimdi gideyim uyuyayım, uyanınca elbet birisi almış olur kana kana içerim iki üç litre diyerek. o an nasıl mantıklı geldi iki sokak yürüyüp su almak yerine uyumak. en son sinirde bastırdı dedim sikerim ben uyuyorum.

    abi bi uyanırsın gece üç. sabahki susuzluğum bok yesin, unutulmuş çiçeğe döndüm, kurudum, soldum susuzluktan.

    suuuuuuu diye bağırıyorum evde. suya koşuyorum resmen. bi baktım evde su yok. evde ev arkadaşlarım da yok. bu iki ibnenin neymiş yarın da sınavı varmış kütüphanede sabahlayacaklarmış. bak sen bak. iki tane keyif pezevenginin eğitim neferi olacağı tuttu da kütüphanede kalıyorlar.

    baktım üçüncüleri lol oynuyor içerde, su aldın mı lan dedim. kola aldım ama bitti o da dedi.
    nasıl küfretmeye başladım ama bitti'yi duyunca. lavuk da kahkaha atıyor. o güldükçe ben sinirleniyorum duvarları falan yumrukluyorum su nasıl yok lan diye.

    gerçeği kabullendikten sonra bi kapüşonlu aldım üstüme, su almaya gidiyorum ben diye çıktım evden. normalde sabaha karşı kapatan ekmek fırını cenaze dolayısıyla kapalıyız tabelası asmış. neyse dedim az ilerde de var.

    baktım orası açık ışıklar falan yanıyor allaaaah beee diyerek gidiyorum. suya giden caretta caretta yavrusu gibiyim. girdim abi dedim bana üç dört litre su ver. adam su yok demesin mi ? ben de refleksif bir şekilde su nasıl yok amına koyayım demeyeyim mi adama. kovulduk mu oradan da.

    ben yürüyorum ama mecnun leyla'ya öyle yürümemiştir. açık petrol bulma umuduyla hiç bilmediğim yollara giriyorum. daha doğrusu ana yola çıktım yürümeye devam ediyorum.
    ister inanın ister inanmayın best of metallica albümünden bi on şarkı falan çaldı. ben konya çevre yoluna çıktım. belki ısparta çevre yoluna girdim. onu da bilmiyorum. bi petrolde iki adet bir buçuk litre suya fondip atıp bir adet de ev için aldım bütün o yolu felsefik düşüncelerle başa sarmış albümü dinleyerek geldim. o eve dönüş yolunda düşündüklerime makaveli, aristo falan gelse diz çöker tövbe ederlerdi. abimizsin derlerdi.

    o gün bugündür bi iş yapacağım zaman asla ve asla ertelem..

    saçmalamayın lan ben hala aynı benim yine olsa yine uyurum.
    kuz
  5. televizyonda 24. kanala geçerken önce 22'ye basıp up düğmesiyle 24'e çıkmam.
    eale
  6. simdi kim park yeri arayacak bu kalabalikta istanbul trafiginde diye gidecegim yere taksiyle gidip gelerek maliyeti 40 katina cikarmak.
  7. dolaptan yemek çıkartıp ısıtmaya, tabağa koymaya vesaire aşırı erindiğim için çikolata, bisküvi, meyvesuyu zart zurt ile beslendiğim günler az olmamıştır.. evde yemek yoksa ve ıvır zıvır da yoksa açlıktan ölene kadar kıvranırım en sonunda mısır patlatırım (o kolay çünkü)

    genellikle yastık yorgan çarşaf yıkamaya gittiğinde hayatta en nefret ettiğim şey çarşaf ve nevresim geçirmek olduğundan çarşafsız yatağa salondan aldığım bir yastıkla yatarım. bu 3-4 gün annem yenisini takana kadar sürer sjjf.

    üzerimden kıyafetleri çıkardıktan sonra katlamadan, fırlatıp atmak suretiyle hatta bazen onu bile yapmam çıkardığım yerde (evt tam olarak yerde) kalır ve yatarım direk. takip eden 3-5 gün sonra dolabımda bir tane bile kıyafet kalmaz hepsi yerdedir (zaten bir kıyafete karar verene kadar elli tane çıkartıyorum shdhd)

    yatarak kitap okuyacağım zaman annem çay demleyince termosa alıp yatarak içiyorum. bir keresinde kitap sayfası çevirecekken kenara koymaya üşendiğimden göbeğime koymuştum. sonra göbeğime kaynar çay dökülerek haşlandım bayağı sfhdh

    okula yürümeye üşendiğimden her sabah canım wtf beni evden alıp eve bırakır
    (evim okula 500 metre) ama o almasa okula üşengeçlikten gitmem herhalde eheh
  8. elimdeki para iki seçeneğe birden yetmediği için ilacımı mı alayım yoksa kahve ile sigara mı, diye ikileme düştüm. ikincisinde karar kıldım. 5 yıldır kullandığım ilacı büsbütün bıraktım.
  9. masaüstü pc'yi uzaktan yata yata kullanmak için kablosuz klavye ve mouse almak.. istenilen performansı karsilamayinca kabloluya dönmek ama koltukta uzanarak kullanabilmek için bilgisayar masasiyla arama bi fiskos masasi(ki fiskos masasi için ayri bi baslik açmak lazim) üstünde mouse kullanmak ve klavyeye yetisilmedigi icin ekran klavyesi kullanmak ..
    sonunda tom ve jerry deki mekanizmalardan kuracagim.

    aslina bakarsanız bizim gibiler olmasaydı hala ormanda geyik kovaliyor olurduk. bütün icatlar "bu isi daha kolay nasil yaparim" diyen usengeclerin eseridir.

    bi de usenmesek isinlanmayi bulucaz hatta super fikirmis lan!

    protonları getirin !
  10. izmir'den ankara'ya gitmeye üşenip başvurulup çalışılan idari hakimlik sınavına girmemek.