1. tl;dr severler için, zaman ileri yönlüdür. bu yüzden ileri bir tarihe gidebilirsiniz. daha hızlı bir arabayla a noktasından b ye gitmek gibi. geri gidip hatalarımızı düzeltme şansımız yok malesef :(
  2. imkansızdır. zira imkanlı olsa da şuan bağlı olduğumuz fizik kuralları çerçevesinde sadece ileri yönlü olarak yapılabilir; bir cisim ışık hızına yaklaştıkca zaman o cisim için yavaşlar fakat çevresi için normal akışında akmaya devam eder. yani bir astronotu ışık hızında 15 ışık yılı uzağa yollayıp geri getirirsek, yolculuğa başladığı ve geri döndüğü zaman içerisinde kendisi için bir kaç saniye geçmesine rağmen dünyada onu bekleyenler için 30 yıl geçmiş olacaktır, sonuç olarak astronotumuzun zamanda 30 yıl ileri gittiğini söyleyebiliriz. fakat bunun tersini yapmak mümkün değil. zaten düzünü yapmakta mümkün değil bir cismi ışık hızına ulaştırmak için gereken enerji cisim ışık hızına yaklaştıkca giderek artar ve en nihayetinde sonsuz olur. böyle bir enerji evrende mevcut değil.
  3. an kelime manası bana zaman yolculuğunun olamayacağını düşündürüyor
  4. dünyada en çok merak ettiğim şeylerden biridir. başlı başına dünya uzay evren konuları beni benden alır bir de üstüne zaman geliyor. tanımını yapamıyoruz. bu daha da hoşuma gidiyor. görür müyüz dersiniz ? orası bilinmez ama elbet olacak.
  5. en sevdiğim hobilerim arasında anlamaya iq'mun yetmediği film izlemek ve sonrasında saatlerce filmle ilgili araştırma yapmak var. işte interstellar'ı izledikten ve 5. boyutu idrak edemedikten sonra boyutlarla ilgili böyle bir araştırmaya giriştim. aslında çok da bilinen bir şey olmasına rağmen zaman kavramıyla ilgili güzel bir takım aydınlanmalar yaşadım. konuyla ilgili izlediğim bir videoda onuncu boyuta kadar (öeh) boyutlar açıklanıyor, ben bu entry'de sadece zamanda yolculuk kısmına kadar özet geçeceğim:

    boyutsuz iki tane nokta hayal edelim. bunları birleştiren doğru birinci boyutu oluşturuyor. bu doğrunun eni ya da derinliği yok. bu doğruyu kesen ikinci bir doğru çizdiğimizde ise eni ve boyu olan, ancak derinliği olmayan ikinci boyuta ulaşıyoruz. yere serilmiş gazete üzerinde dolaşan bir karıncayı (kısa yüksekliğini yok sayarak) iki boyutlu bir dünyada yaşıyor gibi hayal edebiliriz. biz ise insanlar olarak, en aşina olduğumuz üçüncü boyutta hayatımızı sürdürüyoruz. üçüncü boyuta başka bir açıdan bakmak için, gazeteyi ikiye katlayarak karıncayı gazetenin en sol ucundan en sağ ucuna transfer ettiğimizi düşünün. yani aslında ikinci boyutu bükerek üçüncü boyutu yaratmış ve karıncamızı iki boyutlu evrende ışınlamış oluyoruz. işte üçüncü boyut bu karınca için neyse, dördüncü boyut yani zaman da bizim için o. biz üçüncü boyut içerisinde varoluyoruz. ve teorik olarak içinde olduğumuz üçüncü boyutun katlanmasıyla üçüncü boyutta bir noktadan başka bir noktaya ışınlanmak mümkün. benzer bir şekilde, dördüncü boyutun katlanmasıyla da dördüncü boyutta bir noktadan başka bir noktaya atlamak, diğer bir deyişle zamanda yolculuk mümkün.

    bundan sonrası daha da karıştığı için yazmaya çalışmayacağım, zaten altıdan sonra bende şerit biraz koptu. ama ilgilenip de konuyla ilgili fazla bilgisi olmayanlara, son derece ufuk açıcı ve konunun salağa anlatılır gibi anlatıldığı ilgili videoyu tavsiye ederim.

    tanım: düşündükçe kafaları yakmaya sebebiyet verebilecek, teorik olarak son derece mümkün bir olay.
  6. izlediğim belgeseller, yaptığım araştırmalar ve okuduğum makalelerden yaptığım çıkarımla geleceğe doğru olanı mümkün olan ama geçmişe doğru olanı mümkün olmayan olaydır. bunun bir çok sebebi var. en basitlerinden birisi sadece zamanın akma hızını kontrol edebiliyor olmamız. zamanın akma hızında yapacağımız değişiklikle geleceğe gitmemiz gayet de mümkün bir olay. ama bu yöntemle geçmişe gidemeyiz. örneklemek gerekirse zamanı bir bisiklet gibi düşünebiliriz. pedalı çevirerek ya da frene basarak hızlandırıp yavaşlatabilirsiniz. ama gidonu çevirmeden geri doğru gitmeniz mümkün değildir. peki bu hızlanıp yavaşlama neye bağlı derseniz o da fiziksel hızımıza bağlı. bir madde ne kadar hızlı hareket ederse zaman onun için o kadar yavaş akar. yavaşladıkça da hızlanır. zamanın geriye akması için (eğer bu tekniği kullanacaksak) eksi bir hıza sahip olmamız gerekir ki böyle bir şey tahmin edeceğiniz gibi mümkün değildir.

    peki zaman durur mu? elbette. bu tabii ki doğada gözlenen en yüksek hızla yani ışık hızıyla mümkün olur. bu sebepten ışığı oluşturan fotonlar için aslında zaman akmaz. oluştukları ana sıkışıp kalırlar. bu demek değil ki gördüğümüz her foton milyarlarca yıl yaşında. fotonlar sürekli soğurulur ve yeniden oluşturulur.

    şu ana kadar yazdıklarımı toplayacak olursam. zamanı en fazla durgun hale getirebiliyoruz (şu anlık). onda da bu olayı yaptığımız anda sıkışıp kaldığımızdan ne geçmişe gidiyoruz ne de bir saniye sonrasına. evrenin geri kalanı zaman içinde ileriye doğru yolculuğunu sürdürürken biz ışık hızına ulaştığımız anda kalıyoruz. benim bahsettiğim tabii ki sadece fiziksel hızlanmayla alakalı olan durum. yoğun kütle çekimi sonucu zamanın bükülüp geriye doğru yolculuğun mümkün olduğu düşüncesini savunan araştırmacılar da var. ama bu kütle çekimi çok yüksek boyutta olması gerektiğinden yeryüzünde bunu gerçekleştirmemiz pek kolay değil. ama bilim her gün yepyeni gelişmelerle karşımıza çıkıyor. şu anda imkansız dediğimiz bir şey bundan yirmi yıl sonra günlük hayatın bir parçası olabilir. tıpkı bugün alışık olduğumuz şeyleri yirmi yıl önce kimsenin hayal edememesi gibi.
    jimi
  7. şuanda tüm evren zaman da yolculuk yapıyor aslında. zaman dediğimiz şey andır. evrendeki tüm varlıklar geleceğe doğru hızla hareket ediyor. tabi bu hızı azaltabilir, durdurabilir yada geriye doğru hızlanabiliriz.