1. zamanda yolculuk farklı paradokslar içeren bir konu, bu konuyu daha önce şurada paradoks, ]incelemiştik.

    geçenlerde bir doktor arkadaşımla sohbet ederken konusu açıldı ve zamanda yolculuk olayı benim için bambaşka bir boyuta taşındı.

    sıkı durun geliyor..!

    eğer zamanda yolculuk mümkün olsaydı ve geçmişe gitseydik muhtemelen tüm insan ırkının sonunu getirirdik. eğer geleceğe gitseydik bu seferde 1 hafta 10 gün içinde ölürdük.

    nasıl mı?

    bakteriler ve bağışıklık sistemimiz, evet geçmişe götüreceğimiz organik dokuya geçmişteki insanlar hazır değil, aynı şekilde gelecekte karşılaşacağımız organik dokuya da biz hazır değiliz. kara veba hastalığını pekala orta çağa bir zaman gezgini götürmüş olabilir..!
  2. zaman yolculuğu olarak kastedilen doctor who'nun yaptığı gibi seyahatler ise bu, evet pek mümkün görünmüyor ama atom altına hükmettiğimiz zaman olabilirliği yüksektir.

    ışık hızına çok yakın hızlarda gerçekleştireceğimiz seyahatlerde zaman bizim için oldukça yavaşlayıp diğerleri için normal akacağından dolayı seyahatimizi sonlandırdığımız da geleceğe yolculuk yapmış olacağız. her şey hızlanmakla ve bu hızın yaratacağı basınç problemlerini egale edebilecek bir araç üretebilmekte gibi görünüyor.

    lakin zamanda yolculuktan kasıt tam olarak bu değilse eğer ışığı izleyerek zaten zamanda geçmişe gidebiliyoruz. örneğin güneş ışınlarına 8 dakika gecikmeli ulaşıyoruz yani bizim için şimdiki zaman olan, güneş için 8 dakika geçmiş bir zaman oluyor. şimdiki zamanda güneşin geçmişini yaşayarak bir nevi zamanda yolculuk yapmış oluyoruz.
    hubot
  3. zamanda geleceğe yolculuk mümkün olan bir şey. eğer interstellar filminde olduğu gibi bir karadelik gibi büyük kütleçekimi olan bir cismin çok yakınında dolaşıp dünyaya geri dönersek bizim için geçen zamanla dünya için geçen zaman arasında büyük farklılığı gözlemleyebiliriz. einstein da görelilik teorisinde uzay-zaman kavramını ortaya atıp bunu açıklamıştı zaten. geçmişe yolcuksa bugünkü bilgimizle henüz mümkün olan bir şey değil. zamanı hareketli bizim de onun üzerinde yaşayan varlıklar olduğumuzu varsaymak yerine zamanın sadece bir kısmına yapışmış varlıklar olduğumuzu düşünelim. yani zaman akıp gitmiyor orada duruyor, biz de onun üzerinde bir yer kaplıyoruz. böyle bakarsak aynı anda(!) hem geçmişte, hem şimdide hem de gelecekte yaşıyor olabiliriz. zamanı uzay gibi düşünelim. eğer yolunun üstünde herhangi bir kütle yoksa ışık iki nokta arasındaki en kısa mesafeyi kullanır. bir kütle varsa bu kütle uzayı büktüğü için ışık yolunu uzatır. zaman için aynısını düşünelim. eğer bir kütleçekim kaynağı yoksa iki "an" arasındaki en kısa mesafeyi alırız. eğer bir kütleçekim kuvveti varsa zamanı büktüğü için iki "an" arasındaki mesafe uzar. böylece kütleçekime maruz kalmayanlar iki an arasını en kısa yoldan alırken kütleçekime maruz kalanlar yolunu uzatır. böylece zamanda geleceğe yolculuğun nasıl mümkün olabildiğini anlarız.
  4. insanoğlunun en büyük hayallerinden biri, çoğu filme konu olmuş düşünce, kimine göre imkansız kimine göre olabilecek fikir.

    zamanda geriye gitmek mümkün olmayabilir ama ileriye gitmek şuanki insanların elinde olan teknolojiyle olmasa bile ilerde olabilecek birşey.
  5. en sevdiğim hobilerim arasında anlamaya iq'mun yetmediği film izlemek ve sonrasında saatlerce filmle ilgili araştırma yapmak var. işte interstellar'ı izledikten ve 5. boyutu idrak edemedikten sonra boyutlarla ilgili böyle bir araştırmaya giriştim. aslında çok da bilinen bir şey olmasına rağmen zaman kavramıyla ilgili güzel bir takım aydınlanmalar yaşadım. konuyla ilgili izlediğim bir videoda onuncu boyuta kadar (öeh) boyutlar açıklanıyor, ben bu entry'de sadece zamanda yolculuk kısmına kadar özet geçeceğim:

    boyutsuz iki tane nokta hayal edelim. bunları birleştiren doğru birinci boyutu oluşturuyor. bu doğrunun eni ya da derinliği yok. bu doğruyu kesen ikinci bir doğru çizdiğimizde ise eni ve boyu olan, ancak derinliği olmayan ikinci boyuta ulaşıyoruz. yere serilmiş gazete üzerinde dolaşan bir karıncayı (kısa yüksekliğini yok sayarak) iki boyutlu bir dünyada yaşıyor gibi hayal edebiliriz. biz ise insanlar olarak, en aşina olduğumuz üçüncü boyutta hayatımızı sürdürüyoruz. üçüncü boyuta başka bir açıdan bakmak için, gazeteyi ikiye katlayarak karıncayı gazetenin en sol ucundan en sağ ucuna transfer ettiğimizi düşünün. yani aslında ikinci boyutu bükerek üçüncü boyutu yaratmış ve karıncamızı iki boyutlu evrende ışınlamış oluyoruz. işte üçüncü boyut bu karınca için neyse, dördüncü boyut yani zaman da bizim için o. biz üçüncü boyut içerisinde varoluyoruz. ve teorik olarak içinde olduğumuz üçüncü boyutun katlanmasıyla üçüncü boyutta bir noktadan başka bir noktaya ışınlanmak mümkün. benzer bir şekilde, dördüncü boyutun katlanmasıyla da dördüncü boyutta bir noktadan başka bir noktaya atlamak, diğer bir deyişle zamanda yolculuk mümkün.

    bundan sonrası daha da karıştığı için yazmaya çalışmayacağım, zaten altıdan sonra bende şerit biraz koptu. ama ilgilenip de konuyla ilgili fazla bilgisi olmayanlara, son derece ufuk açıcı ve konunun salağa anlatılır gibi anlatıldığı ilgili videoyu tavsiye ederim.

    tanım: düşündükçe kafaları yakmaya sebebiyet verebilecek, teorik olarak son derece mümkün bir olay.
  6. biz göremesek de insanoğlunun bir gün mutlaka ulaşacağı teknoloji.ayrıca zamanda geri gidemeyeceğiz algısı, yaşadığımız zaman dilimi için imkansız görünüyor.

    daha önce söylemiştim, bilim "insanoğlunun algı ve gözlem yeteneğinin ulaştığı son nokta" olarak tanımlanabilir. algılayamadığımız bir olayı "kardeşim bu böyle olmaz" demek insanlık tarihini hep yavaşlatmıştır.(bkz: kuantum fiziği)

    insanoğlunun gelişimi hızlanarak devam ediyor, atomlara yeteri kadar hükmettiğimiz de
    (bkz: evrim) zamanda yolculuk mümkün olacaktır.
  7. format dışına çıkabilecek kapasitede bir başlık olabileceğinden affınıza sığınarak, kafamdaki sorulara, değerli youser arkadaşların cevap verebileceği düşüncesiyle açıyorum başlığı. maksat beyin fırtınası olsun.

    şahsen inanmasam da zamanda yolculuk yapılabileceğine ilişkin pek çok teori mevcut. bunu mümkün kılacak bir teknolojinin elde edilmiş olduğu varsayımı ile hareket ederek, beynimdeki kutları ortaya saçmak istiyotum müsadenizle.

    bulunduğumuz zaman diliminden, ileri yada geri yolculuk yapabilir miyiz? geçmişe yolculuk daha mantıklı geliyor bu durumda. yaşanmış ve geride kalmış bir zaman dilimine bir şekilde tekrar dönebilmek olası gibi gelse de, henüz yaşamadığımız, yani şekillenmemiş yani "henüz var olmamış" bir zaman dilimine gitmek, yani geleceğe yolculuk etmek bana ne kdar zorlarsam zorlayayım mantıksız geliyor. tekrar söylüyorm ; elimizde zaman makinası diye tabir ettiğimiz bir icadın var olduğu varsayımıyla hareket ediyorum.

    eğer geleceğe yolculuk mümkünse, bu içinde yaşadığımız anın, gelecek bir zaman diliminin geçmişi olduğu sonucunu ortaya çıkarır ki, olay burada sonsuz bir döngüye girer. yaşadığımız en kısa zaman dilimi, "an" ise gelecek yada geçmişe yolculuk yapabiliyorsak ve gideceğimiz zaman dilimini "an" düzeyinde hassas bir şekilde seçebiliyorsak, aslında biz yaşandı bitti saygısızca modeli insanlar oluyoruz. yani gelecekte çoktan öldük. banttan yayınlanan insanlarız kısaca.

    peki her "an" ın geçmişine yolculuk yapmak istersek bu sonsuz sayıda paralel evren demek olmayacak mı?
    örnek vermek gerekirse ; 09/3/2016 çarşamba günü saat 15:48:50:133 zaman diliminden, 09/03/2016 çarşamba 15:48:50:132 ( bir salise geri) yolculuk yapabilmeliyiz. neticede geçmiş bir zaman dilimidir. bunu hesaplamak elbette imkansız ancak, zamanın var oluşun ( ki zamanın başlangıcı nedir, neyi referans alacağız) bulunduğumuz ana kadar geçen, her bir "an"ın geçmiş bir paralel evreni olduğu gibi, geleceğe yolculuk etmek istediğimizde, zamanın bittiği bir yer olacak mı? yoksa zaman sonsuz mudur? 16 mart 5603 yılı yaşanmış mıdır? böyle bir zaman dilimine gitmek istediğimde zaman makinası, "yolun sonu bombak bi yere çıktı arkadaş" uyarısı verebilir mi? matematiğin hesaplamaya yetmeyeceği sayıda paralel evren olması fikri, mantığa sığdırılmaya çalışılan "zamanda yolculuk" fikrine ağır bir darbe vurmaz mı?

    buradan hareketle, yaşamlarımız, "an"lık başa saran "gif" formuna dönüşmüyor mu?

    dediğim gibi o zaman aslında bizler "banttan yayınlanan hayatlarız"

    zaman müdahale konusu ise daha beter kafamı karıştıran bir mevzu. geçmişe gidip geleceği değiştirmek fikri "heyecan" yaratsa da sanki biraz yaş gibi. "source code filminde bol bol işlenen, defalarca tekrarlanan bir mevzu. örnek vererek daha iyi açıklayabilirim sanırım. belki de açıklayamam bilemiyorum.

    09/03/2016 çarşamba günü saat 13:05 te pariste eyfel kulesine nazır bir fotoğraf çektirdim. sonra zaman makinasına binip, bir gün öncesine döndüm ve azılı bir teröristim farzedelim. aynı gün akşam eyfel kulesini havaya uçurdum. bu durumda bir gün sonra orada fotoğraf çektirmem imkansız hale geldi. ama benim elimde fotoğraf var? burada devreye paralel evren teorisi girebilir, yaptığım müdahale ile yeni bir paralel evren yarattığımı savunabilirsiniz ama olayın geri kalan senaryosuna da bakalım.

    geleceğe de yolculuk yapabildiğimize göre 10/03/2016 tarihine gidip, tekrar 09/03/2016 saat 13:05 tarihine dönmek istediğimde; ben, havaya uçmuş eyfel kulesine mi dönerim yoksa önünde fotoğraf çektirdiğim eyfel kulesine mi?

    deli gömleği siparişi verebileceğim güvenilir bir site bakıyorum.
  8. dünyada en çok merak ettiğim şeylerden biridir. başlı başına dünya uzay evren konuları beni benden alır bir de üstüne zaman geliyor. tanımını yapamıyoruz. bu daha da hoşuma gidiyor. görür müyüz dersiniz ? orası bilinmez ama elbet olacak.
  9. izlediğim belgeseller, yaptığım araştırmalar ve okuduğum makalelerden yaptığım çıkarımla geleceğe doğru olanı mümkün olan ama geçmişe doğru olanı mümkün olmayan olaydır. bunun bir çok sebebi var. en basitlerinden birisi sadece zamanın akma hızını kontrol edebiliyor olmamız. zamanın akma hızında yapacağımız değişiklikle geleceğe gitmemiz gayet de mümkün bir olay. ama bu yöntemle geçmişe gidemeyiz. örneklemek gerekirse zamanı bir bisiklet gibi düşünebiliriz. pedalı çevirerek ya da frene basarak hızlandırıp yavaşlatabilirsiniz. ama gidonu çevirmeden geri doğru gitmeniz mümkün değildir. peki bu hızlanıp yavaşlama neye bağlı derseniz o da fiziksel hızımıza bağlı. bir madde ne kadar hızlı hareket ederse zaman onun için o kadar yavaş akar. yavaşladıkça da hızlanır. zamanın geriye akması için (eğer bu tekniği kullanacaksak) eksi bir hıza sahip olmamız gerekir ki böyle bir şey tahmin edeceğiniz gibi mümkün değildir.

    peki zaman durur mu? elbette. bu tabii ki doğada gözlenen en yüksek hızla yani ışık hızıyla mümkün olur. bu sebepten ışığı oluşturan fotonlar için aslında zaman akmaz. oluştukları ana sıkışıp kalırlar. bu demek değil ki gördüğümüz her foton milyarlarca yıl yaşında. fotonlar sürekli soğurulur ve yeniden oluşturulur.

    şu ana kadar yazdıklarımı toplayacak olursam. zamanı en fazla durgun hale getirebiliyoruz (şu anlık). onda da bu olayı yaptığımız anda sıkışıp kaldığımızdan ne geçmişe gidiyoruz ne de bir saniye sonrasına. evrenin geri kalanı zaman içinde ileriye doğru yolculuğunu sürdürürken biz ışık hızına ulaştığımız anda kalıyoruz. benim bahsettiğim tabii ki sadece fiziksel hızlanmayla alakalı olan durum. yoğun kütle çekimi sonucu zamanın bükülüp geriye doğru yolculuğun mümkün olduğu düşüncesini savunan araştırmacılar da var. ama bu kütle çekimi çok yüksek boyutta olması gerektiğinden yeryüzünde bunu gerçekleştirmemiz pek kolay değil. ama bilim her gün yepyeni gelişmelerle karşımıza çıkıyor. şu anda imkansız dediğimiz bir şey bundan yirmi yıl sonra günlük hayatın bir parçası olabilir. tıpkı bugün alışık olduğumuz şeyleri yirmi yıl önce kimsenin hayal edememesi gibi.
    jimi
  10. kolay bulunamadığı için, bulan kişinin belkide açıklamayacağı şuanki imkanlar içerisinde uzak birhayal