• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
zaman zaman içinde günlükler (1970-1986) - andrey tarkovski
“kötü bir düşünce: kimsenin sana ihtiyacı yok, kendi kültürüne tamamıyla yabancısın, onun için hiçbir şey yapmadın, sen hiçbir şeysin. ama avrupa’da ya da başka bir yerde sscb’de en iyi yönetmen kim diye sorulduğunda, cevap tarkovski. fakat burada tek kelime edilmiyor. ben sanki yokum, yaşamıyorum, boşlukta yer kaplamayan bir şeyim. hiç kimsenin sana ihtiyaç duymaması, baş edilmesi çok zor bir duygu. ben de daha aşağı birinin gücüyle ayakta durmaktan nefret etmeliyim. isteğim, bir insanın hayatını doldurmak, ya da değişik hayatları...

“kendimi çok kısıtlanmış hissediyorum. ruhum içime sıkıştırılmış durumda, başka bir hayat alanına ihtiyacım var... kendimle ilgili anıları okuyorum da ne üzücü, tam bir rus öyküsü. tatmin olmamış bir hırsla kendini yiyip bitirmiş çocuksu, saf bir kişilik. mutsuz, çok mutsuz bir adam!.. oysa benim tek isteğim, bir şeyler yaratmak...”


  1. andrei tarkovski'nin 1970-1986 yılları arasında tuttuğu günlüklerinden oluşmuş kitap. ismi bizzat tarkovski tarafından verilmiş. kitapta hiçbir şekilde sansür uygulanmamış, günlüklere bire bir sadık kalınarak yayımlanmış.
  2. 1978
    "insan bunca uzun zamandır var olmasına rağmen hala en önemli şey olan varlığının anlamı konusunda emin değildir, şaşırtıcı olan budur işte."

    "bu yüzden iyiyle kötü arasındaki mücadele insanoğlu yeryüzünde var oldukça sürecektir. insanoğlu ne yapıp edip karşı kıyıya geçmelidir.
    bir süredir içimde gittikçe daha da belirginleşen bir duygu var, sanki trajik sınamalar ve kırılan umutlar dönemindeyim. ve bu aynı zamanda içimdeki o dayanılmaz yaratma dürtüsü tarafından daha önce hiç olmadığı kadar sarıp sarmalandığım bir an.
    insanoğlu geçmişte yapmış olduğu birçok hata yüzünden bugün bir çeşit sis bulutu içinde yaşamaya zorunlu kılınıyor."
  3. tarkovskinin günlüklerde ev yapımı için yazdığı reçete ve reçetenin içinde alınacak malzemelere haracanacak paranın yetersizliği konusunda duyduğu endişe iç burkar. hiç hazzetmediği söyleşilere para kazanmak için gittiğini yazar, sovyetlerin ayağını kazmasını defalarca belirtir; ve ekler: italya"da dahi ilan edilen bir yönetmen, kendi yurdunda neden beş parasız ve değersizdir?
    nostaljiyi çektiği ve italya"da yaşadığı günlerde (neredeyse her rusa özgü) ana yurduna duyduğu özlem de kederlendirir. ovaları, çayırları, ailesini, çocuğunu, büyüdüğü evi, gezdiği sokakları özler. goethe"nin, şairi anlamak için şairin vatanına gitmelisin cümlesini not düşer; ülkesinden uzak kalışın acısını en basit haliyle anlatır.

    daha idiotu, hoffmanın hikayesini, doctor faustus ve aydınlık günü çekecekti. lakin, kısa hayatına yedi film sığdırıp, kansere yenik düştü.
    kısa yaşamını bu fotoğraf özetler: https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/736x/ff/fe/ba/fffebabc2cfa61eb734043f29e427267.jpg

    bir günlük okumanın, o günlüğü bitirmenin en etkileyici kısmı veya yanı, finalidir. aslında ona final de diyemeyiz. ölüm, kırılma anı ve anidir. bir roman biter, bir günlük yarıda kesilir böylelikle. cesare pavese"nin "yaşama uğaşı" da benzer hüzünle bitmişti. pavese son satırda, artık yazmayacağım, deyip intihar etmişti.
    tarkovksinin koyduğu mühürün de geri kalır yanı yok: "ölecek miyim?"