1. anayasal haktır. öte yandan, halkın ya da halkların zulüm görmesinin baş müsebbibi iktidarın, dolayısıyla ele geçirdiği kamu kurumlarının ta kendisi ise mahkemeye giderek, zulüm gördüğünü ve asimile edildiğini kanıtlayacak tarih komisyonları kurdurarak, mahalle baskısına karşı yasal bir örgütlenmeyle sokakta gösteriler düzenleyerek, bildiri dağıtarak ya da zulmün bizzat maşası olan kolluk kuvvetlerinden yardım beklemek çözüme ulaştırabilir mi insanları? ülkenin büyük çoğunluğu, muhalif azınlığın zulüm görmesi yönünde görüş belirtiyorsa sokakta ve sandıklarda, bahsi geçen azınlık yok olmayı mı beklemelidir? evet efendim, böyle bir durumda türlü çeşit boykot çağrısı yapmak da, illegal yollardan elde edilmiş materyallerle iktidarın ipliğini pazara çıkarmak da, silahlı direniş de makul karşılanması gereken yöntemlerdir.
  2. sarkis çerkezoğlu'na ( sarkis çerkezyan) ait harika bir öykü var konuyla ilgili. zulme karşı koymamanın, ucu bize dokunmuyor diye her şeye göz yummanın vahametini anlatan çok güzel bir öykü.

    şöyle ki; üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. biri türk, biri kürt, diğeri de ermeni. ermeni olan aynı zamanda papaz. hava çok sıcak olduğu için bir süre sonra hepsi susuyorlar ancak etrafta hiç su yok. o sırada yakında bir üzüm bağı olduğunu farkediyorlar. "biraz üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bağa giriyorlar.

    bağın sahibi de bir türk ama onu göremedikleri için "kaç paraysa veririz" diyerek üzümleri yemeye başlıyorlar. bu sırada bağın sahibi geliyor ve üç kişinin üzümlerini yediğini görüyor ve çok sinirleniyor ama üç kişiyle başa çıkamayacağını da biliyor. birine bakıyor, kıyafetinden ermeni ve papaz olduğu belli. diğerine bakıyor, konuşmasından kürt olduğu belli. üçüncüsü de türk. dönüyor ermeni'ye, "bak bu adam türk, yesin malımı. benim kanımdandır. helali hoş olsun. bu da kürt'tür ama din kardeşimdir. peki sen niye yiyorsun benim üzümümü?" diyor. bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen türk ve kürt'ün hoşuna gidiyor. bu sırada bağcı da papazı bir güzel dövüyor, papazın kıpırdayacak hali kalmıyor.

    bağ sahibi biraz sonra kürt'e dönüyor ve "madem müslümansın niye sahipsiz bağa giriyorsun? bu adam benim kanımdan, yediyse afiyet olsun, çünkü o türk'tür. kardeşimdir" diyerek bir güzel onu da dövüyor. tabii bu durum birazdan başına geleceklerden habersiz türk'ün hoşuna gidiyor. ama bağcı durur mu. biraz sonra türk'e dönüp "tamam anladık türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek türk'e de vurmaya başlıyor. türk yumrukla yere yuvarlanınca kürt'e dönüyor ve "biz," diyor "papazı dövdürmeyecektik".