1. bu yazının devamı olarak


    Seyir defteri 365.

    Evet, bugün tam bir yıl oldu. Geri dönüp baktığımda hiç de uzun bir zamanmış gibi gelmiyor. Bu yazımda biraz daha sosyal bir konudan bahsetmek istiyorum.

    Esig kullanmaya başladığım günden beri konuyu öğrenmeye ve öğrendiklerimi de sigaradan kurtulmaya çalışanlarla paylaşmaya çalıştım. Hatta serüvenimi ve tecrübelerimi yazılı olarak da paylaşmak için küçük bir el kitapçığı hazırlığındayım. Çıkınca burada paylaşırım.

    Bu zaman diliminde insanlarla tanıştım, konuştum, fikir alışverişinde bulunduk. Açıkçası sigaradan kurtulmak misyonu dışında esig uğraşı eğlenceli sayılabilir. Dirençler, teller, akımlar, piller, pamuklar vb. birçok ilginç konuda bilmediğim onlarca şey olduğunu fark ettim. Süreç çok eğlenceliydi. Fakat bizim toplumumuzda bazı kanıların önüne geçemiyorsunuz. Sıklıkla karşılaştığım söylem; “O cihaz sigaradan daha tehlikeli, biliyorsun değil mi?” şeklindeydi. Ya da “Ciğerlerde su toplanması yapar, dikkat et” şeklinde yaklaşanlar oldu. Anlamadığım nokta şudur; ben daha bir yıl öncesine kadar fosur fosur sigara içerken bu uyarılarda bulunanları hiçbiri bana; “sigara kanser yapar, at onu” ya da “yeterince içmedin mi? Artık bırakma zamanı geldi” demedi. Fakat ne zaman ki esig’e başladım hiç beklemediğim bir dirençle karşılaştım. Bunun iki sebebi olabilir diye düşünüyorum: Sanırım biz toplum olarak artık sigarayı tam olarak benimsemişiz ve öldürdüğünü bilmemize rağmen ona o kadar da yüklenemiyoruz. Niyeyse artık! Diğer bir sebep de sanırım biz yeniliğe açık değiliz. Hiç bilmediğimiz, hiç görmediğimiz bir şeyi kabul etmekte zorlanıyoruz. Bu satın alınacak ya da yenecek bir şey olmadığı sürece bunu kabul edemiyoruz. Çalışılması, yeni bilgilerle donanması gerekilen bir konu bize müşkülpesentlik geliyor. İnsanların ellerinde 5,5 inçlik telefonlarla dolaşmaları bize tuhaf gelmiyor da elinde esig’le dolaşanlar normal değilmiş gibi davranıyoruz. İşte asıl bu çok tuhaf geliyor bana. Ben sigara illetinden kurtulmaya çalışma serüvenimde eşim ve kardeşim dışında neredeyse kimseden destek göremedim. Hemen hemen herkes benim istekli anlatma tekliflerim karşısında bile çamura yattılar. Sigaradan vazgeçememelerini anlıyorum. Sorun burada değil; sorun yeni bir fikre açık olmamak, yeni bir şeyler deneyenleri ötelemek. Kendimi bu bir yıl süresince cüzzamlı gibi hissettim ve uzun süre sigara içenlerle aynı mekanları paylaştım esig içmek için. Bu da benim için bol dumanlı bir eziyet oldu.

    Esig’in ülkemizde yasak olması neyse de yurt dışından getirtilen esig ürünlerinin girişinin yasaklanması tüm sürece tuz biber gibi geldi. Allahtan ben sürecin çok sonuna doğru bu gelişmeyi yaşadım ve gerekli alet edevatımı edinmiştim. Buradan da anlaşılıyor ki bizim öğrenmeye, araştırmaya niyetimiz yok. Biz böyle iyiyiz. Birilerinin bulup buluşturup bize dünyanın parası karşılığında satması gerek. Biz ancak bundan anlıyoruz. Halbuki esig tüm dünyada büyüyen hem de hızla büyüyen bir sektör. Ben eminim ki bizim elektronik firmalarımız bu konuda mutlaka girişimde bulunacaklar ve hatta yerli bir esig ürünü bile tasarlayabileceklerdir. Çünkü esig çok teferruatı olan bir cihaz ve üretilebilecek birçok yan ürünü var. Bu geniş konuda tüm dünyada henüz yeterli bir araştırma bile yapılmamışken bizim bu sektöre yönelik araştırmalar ve endüstriyel çalışmalar yapmamız en azından bu pastadaki payımızı büyük tutmak için çok elzemdir kanımca. Gelin görün ki ülkemiz her zaman olduğu gibi ve beni şaşırtmayarak esig konusunu yasaklamış ve bununla da kalmamış kullanıcıların yurt dışı erişimini de yasaklamıştır. Tüm Avrupa ve Amerika esig’in yarın sigaranın yerine geçip geçemeyeceğini tartışırlarken tüm Uzak doğu üretime bugünden başlamışken bizim kapılarımızı kapatıyor olmamız açıkçası beni çok şaşırtmadı; fakat üzdü. Çünkü esig konusu sağlık açısından bizim gibi sigarayı fütursuzca tüketen bir toplum için gayet önemli kanımca. Avrupa’da, hali hazırda belli oranda sigara kullanan kalp ve damar hastalarına esig’lerin önerilmeye başlaması yarın öbür gün istemesek de içinde olacağımız bir sektörün doğuşunu müjdelemektedir. Buna ekonomik olarak değil bir sağlık gelişmesi olarak “sektör” dediğimi de belirtmeden geçemeyeceğim.

    Ülkemizde sektörler belli zümreler tarafından parsellenmiş durumda. Örneğin; midyeyi Mardinliler satar. Çiçekleri romanlar satar vb. Bu anlamda esig kullanıcılarına da benzer bir yaklaşım mevcut. Sanki tüm esig kullanıcıları düşük profilliymişler gibi yaklaşılıyor. Sigara içicilerine yapılması planlanan “ikinci sınıf insan” muamelesine esig kullanıcıları maruz kalıyorlar. Halbuki aklı başında, sigaradan kurtulmak isteyen, bu işi usturuplu ve güvenli bir şekilde takip eden esig kullanıcılarını rencide ediyorlar. Nice doktorlar, avukatlar, mühendisler, pilotlar tanıdım esig kullanan ve sigaradan bu sayede kurtulduğuna şükreden. Kullanıcıların gruplandırılması ve toplumda onlara bir yafta verilmesi sanırım sadece bizim toplumumuza has bir durum.

    Esig maceramı bu aşamasında esig içinde kullandığım sıvının değerini bir kez daha anladım. Yakın zamanda kendi likitimi kendim yapmaya başladım. İçine istemediğim hiçbir şey koymayarak mümkün olduğunca güvenli bir likit elde etmeye çalışıyorum. Bu da farklı bir hobi oldu; çünkü bir sürü aroma var ve onları uygun oranlarda birbirleri ile kombin etmek çok zevkli. Elma ile tarçının ağza gelen uyumu kulağa geldiğinden daha tatlı. Ya da ekşi ve tatlı iki aromanın nasıl bir sonuç çıkardığını görmek çok teşvik edici oluyor. Bu anlamda hem nikotin miktarını minimuma indirdiğimi, hem de içim sıklığımı azalttığımı fark ettim.

    Sigaradan kurtulmak ve bu maceraya girmek isteyenlere tavsiyem şudur ki; bu kadar bakir bir konuda öğrenilmesi gereken birçok detay var. Bir taraftan da tehlikeli olabilecek bir konu. Günümüzde bilginin ne kadar kolay ulaşılabilir olduğunu düşünürsek özellikle esig konusunda da etraflıca bir araştırma yapmadan girişimde bulunulmaması gerekir. Diğer taraftan kolay ulaşılabilir bilginin kirlenmiş olma olasılığı da mümkün. Özellikle esig konusunda yerli kaynaklarda çok büyük bilgi kirliliği mevcut. Amerikan kaynaklar takip edilesi ve yönlendiricidir. Bizim toplumumuzda bilgiye ulaşma ve bilgiyi kabullenme üslupları nev-i şahsına münhasır olduğundan bu esig konusunda da ülkemizde bilgilenme ve kullanma süreci sancılı geçebilir.

    Serüven devam ediyor. Gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğim.

mesaj gönder