1. nadir zamanda hissedilir ve herhangi bir kategoriye sokulamaz. misal 1.dereceden bir akrabamın özel bir günü olunca anne kuaförde saçını yaptırır. çocuk ilk gördüğünde şaşkınlık mı dese, gurur mu dese, mutluluk mu dese, hüzün mü dese karışık bir duygu karmaşası içinde bulur kendini. aynı günün akşamında ise bu hissetiğinin daha şiddetlisi gelir başına, anneyle baba dans ediyordur. anne-baba-dans üçgeni tam bir travma sebebi çocuk için.
  2. katil olma duygusu olsa gerek. ara ara düşünürüm, birgün bir cinayet işleyecek olsam ne hissederdim mesela. elimden akan kanları sildikten sonra, kafamı duvara yaslayıp maktüle bakarken, beş dakika önce acımadan kestiğim boynuna artık acıyarak mı bakardım yoksa korkuyla mı? onun başında pişmanlıktan mı ağlardım yoksa hırsımdan mı? polisi arayıp kendimi ihbar mı ederdim yoksa yeni bir av arayışına mı girerdim? peki bunları düşünmek beni kötü yapar mı?
    r2-d2
  3. hiç görmediğin, bizzat tanımadığın fakat satırlar aracılığı ile yaşamına tanık olduğun roman karakterine aşık olmak.

    (bkz: martin eden - jack london)
  4. kazadan sonra, yoğun bakımda bulunan tanıdığım bir hemşireden, arkadaşımın beyin ölümü gerçekleştiği haberini aldığımda saat sabah 4 ü geçiyordu. ailesinin bulunduğu koridora doğru yürüdüm, kimsenin haberi yoktu. teyzeleri ve kız kardeşi ağlayarak dua ediyordu iyileşmesi için. babasının yanına oturdum, sessizce koridoru izledik. haberdar edilmelerine daha zaman vardı. o an ki yaşadığım duygunun adını koyamıyorum..
  5. bebekleri severken hissedilen duygu olsa gerek. içine dolan hissi nasıl tatmin edeceğini bilemiyor insan.
    atom