• izledim
    • izliyorum
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (5.00)
atiye
"istanbul'da bir ressam, çıktığı kişisel yolculukta anadolu'daki arkeolojik bir alana dair evrensel sırları ve bu alanın kendisi ile bağantısına ulaşır."


  1. maneviyat, mistisizm ve kadercilik yüklü bir dizi olmuş. Sonunda ne olacak diye diye 8 bölümü bitirdim, finalini tatmin edici bulmadım. “Alnımıza ne yazıldıysa o” mesajından hoşlanmadım. beren saat yapmacık geldi, mehmet günsür gene kendini oynuyor gibi. Ben pek sevemedim. göbeklitepe’nin görsel gücünden de yeterince faydalanılmamış fikrindeyim. trailer
  2. atiye, 27 aralık 2019 tarihinde 8 bölümden oluşan ilk sezonun yayımlandığı, senaryosunu jason george, nuran evren şit ve fatih ünal'ın birlikte kaleme aldıkları, fantastik ve aksiyon türündeki netflix'in ikinci türk orijinal internet dizisi. yazar şengül boybaş'ın "dünyanın uyanışı" adlı eserinden uyarlanmıştır. ^:alıntıdır^

    !---- spoiler ----!

    efendim, türk yapımı film ve dizilere karşı önüne geçemediğim bir ön yargım mevcut. bunun temel sebebi; türk filmlerinin/dizilerinin iyi konu/kötü işleniş sarmalından çıkamayışlarıdır. başka sebebleri de vardır ki bu konuyu başka bir başlıkta değerlendirmeyi uygun buluyorum.

    bu dizi de beni cezbeden nokta görüntülerdi. kanımca türk dizileri içinde (en azından benim izlediğim) görüntü yönetmeninin işini hakkıyla yaptığı en iyi dizidir desem belki biraz abartmış olabilirim; fakat çok da haksız olmamalıyım. senaryo iyi değil; işleniş fena değil; fakat görüntüler, çekimler bence harika olmuş. açıkçası seyrederken sesini kapatırsanız başka bir dizi oluveriyor resmen.

    oyuncular için söyleyebileceğim pek fazla bir şey yok; çünkü her iki başrol oyuncusunu da pek beğenmiyorum. bu dizide de beni haklı çıkarırcasına sıradan oynamışlar. beren saat hala aşk-ı memnu rolünden çıkamamış ki o role de pek girmiş sayılmazdı. mehmet günsür'ü ben her zaman yapmacık bulmuşumdur. neden, bilemiyorum. her seferinde aynı tarz kesim yapan mahalle berberleri gibi. her rolde aynı adamı oynuyor bence. sevemedim bir türlü.

    dizinin müzikleri iyi o sırada.

    dizinin ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor ki kanımca 5. bölümde (hani göbeklitepe'de esas kızın kaybolduğu ve bulunduğu bölüm) dizi bitiyor olmalı. çünkü bundan sonraki gelişmeler tamamen başka bir dizi ya da filmin teması gibi duruyor. ya da sonraki bölümleri 5. bölümden önceye yedirmek gerekirdi sanki. bilemedim. benim hevesim 5. bölümden sonra kaçtı açıkçası. haa, daha bir ton atraksiyon yok değil sonraki bölümlerde; fakat ben hafif soğumuş bulundum.

    çok da yerden yere vurulacak bir dizi sayılmaz; fakat yine de yönetmenin yabancı olmasından mütevellit çoğu sahnede amerikan rüzgarları esiyor. bazı diyaloglar ya çok uzun ya da gereksiz. netflix gibi uluslararası bir platforma bir ürün hazırlanıyorsa daha rafine olunabilir gibi geldi bana. diğer taraftan yönetmenin çektiği sahneleri tekrar izlediğinden de şüpheliyim; çünkü bazı sahneler (çok olmasa da) bir öndeki ya da bir sonrakini bağlamıyor ya da çok uzuyor.

    !---- spoiler ----!

    benim bu dizi için puanım 6/10 olacaktır. o da göbeklitepe ve adıyaman görselleri için.
  3. adiyaman ✓
    urfa ✓

    kalanini at cope gitsin.

    zoraki sevisme sahneleri, silah zoruyla eklenmis ciplaklik, birbiriyle arasinda en ufak baglanti kurulmayacak konular, her seyin elle konulmus gibi bulunmasi gibi hatalar kotu oyunculuklarla taclandirilmis.

    zannimca hakan the protector, atiye gibi 3-4 tane daha kotu isten sonra netflix turkiye ayaginda izlenilecek dizi cikar.
    kuz
  4. göbeklitepe ya da bir şekilde tanıtım açısından güzel bir proje.
    ancak dark isimli alman yapımı diziden esinlenildiğini düşünmekteyim. konu benzemese de, esinlenilen bir senaryo iken, sonradan üzerinde çalışılarak farklı bir kalıba oturtulduğu izlenimini verdi bana.
    ve evet bazı sahnelerde zorlanılmış olsa da yapmışlar bir şekilde.
    diğer taraftan kendini mistik şeylere kaptıranlara da diyeyim; göbeklitepe' de sanıldığı gibi bir durum yok :)

    ha, ne var orada?
    tüm hikayesi o kocaman taşları oraya nasıl getirdiler sorusundan başka bir şey yok. piramitlerdeki durum da bu, stonehenge' deki durumda.

    şimdi konuyu hazır açmışken diyeyim. her şeyin amacı para. bu tarz şeyler bulunduğunda bir bilim adamı, ulen çığır açtık demez; tarihe adımı yazdıracağım der. bundan haber alan halk, 'vay anasına resmen tarih üzerinde geziyormuşuz' demez; şuradan bi arsa alayım der. diğer taraftan bir yerel yönetici ya da siyasetçi de eşşek yükü ile turist gelecek der... der... der.
    sonuç itibari ile insanları bir fikir bir sistem veya bir alan etrafında toplamak için; genel olarak anlaşılamaz bir durum üzerinde durulur. yillar geçer, insanlar doğar, ölür, gelir gider ama o soruya cevap bulunamaz. sonra da dünya çapında ün yapar. gelsin paralar. ha bu film bu açıdan çok kıymetli tabi. yapılmalı böyleleri.
    ama ve lakin; dünya üzerinde olan biten, gelen, giden hiç bir şey mistik değildir. çözülemeyen sorular da, inanmışlıkla yapılan şeylerin peşindedir. insan inanırsa yapar arkadaş. göt korkusu ile örgütlenme işi. inanca hizmet adına yapmışlar adamlar. hayır niye şaşırıyoruz ki, bugün inancı uğruna kitleleri katletmek daha mı anlaşılır ve daha mı kolay? bak soruya bak; adamlar tonlarca taşı nasıl getirmişler? bireysel köleymiş adamlar. şimdi de kitlesel köleleriz. şimdiki haline neden şaşırmıyorsun? o adamlar, o koca taşları dikerken, senin sabah kalkıp, akşam yatana kadar harcadığın inanılmaz efor kadar bile harcama yapmamışlardır (mecazi) akşama kadar sistem sana yap diyor sen de yapıyorsun. onların sistemi de onlara yap demiş yapmışlar. büyütmeyelim.
  5. izlemediğim ve asla izlemeyeceğim vakit kaybı şey. önyargılıyım, evet.

    ne olabilir ki en fazla? siteye her girişimde karşımda beliriyor ve hassiktir deyip geçiyorum. engelle butonu nerede amk!