1. aşka sabah serenadı

    seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
    yüzün saçlarınla saklı olmalı
    duymazsan adımlarımın sesini
    nefesim uyandırsın seni
    ya da
    omuzbaşına indirdiğim bir öpücükle uyandığında
    usulca açtığın gözlerin şaşırmalı gözlerimde
    ve o kısık
    özlem kokan sesinle
    hoş geldin demelisin

    ellerin beş kez uzansın boynumu avuçlamaya
    her defasında, beklemek yılgınlığıyla
    küskün çekilsin geriye
    dudakların da, gelen her güzel sözcüğü tutsak etsin isterse
    yeter ki bak gözlerime
    bak güneş gibi
    bakarsan sana denizimden kucaklayıp getirdiğim mavilerden veririm
    bakarsan avuçlarında yıldız kuşu olur, yanıbaşında sevinçli insanlar
    sonra martı gülüşleri
    bir de her sabah yeniden yaratılan
    bir yaşamın penceresi

    ardından haydi derim, ürkekliğine aldırmadan
    haydi gidelim seninle düşlerime
    boş bir film şeridinden düşeriz, belki
    bir tek ikimizin bildiği baharına
    sen, nazlı bir bebeksin ya
    alıp kucağıma ana denize götürürdüm avutmak için
    ama tam mavilerden geçerken
    yani denizden yani gökyüzünden gözlerinden yani
    yeniden yaratırken yaşamı işte
    sakın susma, ansızın gülümse olur mu?
    alnından bulutlar kalkıp gitsin böylece

    seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
    yüzün saçlarınla saklı olmalı.
    sen açık unutmuşsun da kapını
    duymamışsın gelişimi
    girip, saçlarında saklı yüzünü bin kez daha çizmeliyim beynime
    alnıma koymalıyım kirpiklerinin öldüren yanını
    ama sen uyandığında her şeyden habersiz
    dudaklarında bir bahar bulmalısın, kulaklarında martı sesleri
    ve avuçlarında,
    yeniden yaratılmış bir yaşamın penceresini