1. insan yaşamı insanların birbirlerini beklemeleri veya birbirinden bir hareket,bir söz vb. şeyleri beklemeleri ile geçiyor. bu bekleyiş insanı iyi veya kötü, mutlu veya mutsuz skalasındaki yerini belirliyor. bunu az önce fark ettim. insanın sevdiği birinden bir şeyler beklemesi son derece doğal olabilir bunu yapan ben olsam bile. - beni tanımadığınızdan sizi ilgilendirmeyen bir bilgi - ama bu olayın farkına varmam bir anda bu ihtiyacımı yok etti ve bu durumun insana ne kadar zarar veren bir durum olduğunu anlamamı sağladı.

    dostlar biz insanlar elbette birbirimize muhtacız ama birbirimizi mutsuz veya kötü hissettirmek için değil. ve insan beklediğini alamadığı zaman beklentisi mantıklı veya mantıksız olsun bunun onu üzeceği aşikardır. beklediği şeyi aldığı zaman mutlu olsa bile beklemeden aldığını varsaydığımız durumdaki mutluluğu ile yarışamayacağı da bilinen bir gerçektir. ayrıca insanın bir şeyi beklemesinin o şeyin olmasına da hiçbir faydası olmaması, yani onun sadece zihnini meşgul etmesi ve yorması sonucu oluşan zarardan da kurtulmasını sağlar.

    olaya bir de bireysellik bakımından bakalım. bir insan tek başına iyi-mutlu- olabilir mi ? iyi olabilenleri tabi ki vardır ama herkes olabilir diyenlere katılamayacağım. sadece şundan eminim ; bir insan isterse tek başına kötü-mutsuz- olmayı engelleyebilir. zaten kötü ve mutsuz olma durumu hali insana sülük gibi yapışan ve içten içe bitiren bir haldir. ve eğer kendi başına bu hale girmesini engeller ise bir zaman sonra iyi olması kanaatimce kaçınılmazdır. kötü olmayı engelleme işine gelince tabi ki birçok yol yöntem söylenebilir ancak öncelikle bu hale girmeyi engellemesi gerekenin kendimiz olduğunu, girdiğimiz zamanda çıkmak için uğraşması gereken kişinin, bu durumlardan sorumlu kişinin kendimiz olduğunu kabul etmemiz gerektiğini düşünmekteyim.

    insan suçu kendine atmazsa çözümü de kendinde aramaz. ve dışarısı, bizim elimizde olmayan ve asla, istediğimiz kadar öğrendiğimizi düşünelim, çözdük işte buymuş diyelim, elimizde olmayacak olan dışarısını suçlamak bizi sadece bekletir.

    ve geçen kötü-mutsuz- zaman içinde birilerini suçlamak boşuna verilen bir çabadan başka bir şey değildir. bu yüzden çabuk uyansanız iyi olur. zaman geçmekte.
  2. sanırım en kötüsü her şeyden vazgeçip ölümü beklemektir korkmadan,hiç bir şey için basit bir umut bile beslemeden.
  3. neyi beklemek? bekledigin seye göre farklilik tasir bu eylem. bir acinin gecmesini beklemek baska, birinin gelip hayatinin merkezine girmesini beklemek baska. ve baska birçok beklemek turleri... benim her turlu beklemeyle olan bagim belli bir sure once koptu. ondan sonra birseyler için heyecan yapmaya basladigim anda evet tam o ilk anlarda direk kendime tek sey soyluyorum "sakin abartip ustune hayal falan kurmaya baslama". beklenen her ne ise pek mana yuklememek gerek yoksa sonrasi ciddi kirilganliklara ve hayal kiriklarina sebep olabiliyor. bir portakal gibi yasamak ne guzeldir oysa.
  4. beklemek zordur hem de çok zor. ölüm gibi bişeydir ama kimse ölmez.

    çünkü beklemek içimizde çeşitli tepkimeler yaratan bir durum/olay/kişi karşısında tepkisiz kalabilmek / kalmak demektir..

    çoğu zaman tepkisiz kalmak bir rahatlık iken, beklemeye başladığımızda zorlanırız. ve zamanı daha derinden algılarız. beklemek böyle bir şeydir işte, normalde dönüp bakmayacağımız duvarları inceleriz, nesnelere insanlara takılırız bekleyişimizi unutmak için.

    bekle dedi gitti ben beklemedim, o da gelmedi. ölüm gibi bişey oldu ama kimse ölmedi.
  5. nefret ederim. eğer birisiyle buluşacaksam ve bi sorun olmadıysa geç kalmam aynı zamanda geç kalmayı da sevmem.
    bi işim olduğunda beni bekletecek birisiyse bazen geç kalmaya çalışıyorum yine de erken gidiyorum, olmuyor bir türlü.
    özellikle evdeyken yoldayım, yoldayken şimdi geldim diyen modellerden nefret ederim.
    wtf
  6. eğer süre belli ise sorun olmayan fakat belirsizlik barındırıyorsa ciddi sıkıntı eylem...

    bunun bir de odası var, ondan çok güzel gerilim/korku filmi olur...