1. belgeselde şöyle bi sıkıntım var, eğer denk gelirsem sonuna kadar izliyorum, kopamıyorum. ama durduk yerde hiç aklıma belgesel izlemek gelmediği gibi, canım da belgesel izlemek istemiyor.
    abi
  2. manyagi oldugum sey. kaliteli olanlari arsivime katiyorum, uyumadan once belgesel.izliyorum.

    bu sumuklu bocek ciftlesmesi de olabilir, tarih belgeseli de ama arsivime genelde kaliteli olanlari ve sevdigim yonetmenlerin belgesellerini katiyorum.
    pan
  3. 1930’lu yılların başında sinema sanatında yeni bir terim saygınlık kazanmaya başladı; “documentry film-belgesel film” bu terim genellikle ingiliz john grierson’un adıyla birlikte geçiyordu. aslında terim pek yeni sayılmazdı. fransızlar documentaire terimini, gezi filmleri için kullanıyorlardı.grierson, 1926 şubatı’nda new york sun’da yayınladığı bir eleştirisinde bu terimi o güne kadar alışılagelenden çok değişik bir anlamda kullanıyordu. robert flaherty’nin güney denizleri’nde çektiği moana’yı değerlendirirken grierson şöyle diyordu; “polonezyalı bir gencin günlük yaşamındaki olayların görsel bir anlatımı olarak, filmin belgesel bir değeri var.”

    flaherty’nin filmi için kullanılan bu “belgesel” sıfatının o sırada bu yazıyı okuyanlarca nasıl anlaşıldığını bugün için kestirmek olanaksız. grierson daha sonra bu terimi “gerçeğin yaratıcı bir biçimde işlenmesi” ya da “gerçeğin yaratıcı bir biçimde yorumlanması” diye tanımlayacaktı.

    gerçeği bir öykünün yörüngesinde değil, gerçekliğin kendi dramatik gerilimi içinde aktararak seyircisinin gerçek dünyaya yeni bir gözle bakmasını sağlamaya çalışan belgesel sinema, seyirciden olaylar ve kişilerle kendini özdeşleştirmek yerine bunları tartıp yorumlamasını bekler.

    belgesel türün dramatik gerilimini, yaşamın kendi içindeki dramatik ögeler oluşturur. bu ögeler, sinema sanatçısının kendine özgü yorumları ve biçimiyle etkinlik kazanır.

    kısacası belgesel film, gerçek yaşamdan alınan herhangi bir olguyu kendi doğal çevresi ve akışı içinde ya da buna en yakın biçimde sonradan kurulmuş bezemler (dekorlar), seçilmiş yerlerde işleyen, çok kez belirli bir amacı yansıtan film çeşididir.
  4. ilk defa beceriksiz bir aslan gördüm. sürü ne zaman avlanmak için harekete geçse bir tanesi hep erkenden koşup avın kaçmasına neden oluyordu. mal ya canım sıkıldı durduk yere