1. dedemin televizyonda her daim izlediği spor, sevdiğinden değil, fark ediyorum. neyse boks denilince aklıma bu geliyor.
  2. vahşi bir etkinliktir.

    birkaç sene önce şehrimdeki boks kursuna merak salmıştım kendi yaptığım spor dalı şehirde olmadığı için. ilk derse katıldım ısınmalar, hareketler derken hoca en yeni olduğum için diğerleri çalışırken bana özel olarak olarak yumrukları gösteriyordu. buraya kadar güzeldi, belki devam da ederdim, ama sonra hocanın bana şu lafı demesi boksun ne kadar vahşi olduğunu bana tekrar hatırlatmıştır: "allah ne verdise vuracaksın rakibe." böyle bir spor olmamalı. boks spor olmamalı.
  3. vicdani reddini açıklayarak vietnam savaşına gitmeyen ve o dönemde bir çok genç için idol ve ilham kaynağı olan ve muhammed ali dışında bu "spor"a hiçbir sempatim yoktur.

    "Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım."
  4. bana çok centilmence gelirdi. önce selamlaşmalar ardından dövüş ve sonunda sarılma ile biterdi. ancak son yıllar da hep bir gerginlik havasında geçiyor, izlenimi ve sporcuların popüleritesinin artması için yada en azından bana öyle geliyor.

    edit: ancak orhan ayhan anlatımıyla bir boks maçı izlemek keyif verirdi her zaman
  5. izlerken gayet keyif aldığım ama ilerde çocuğum olursa ce boksör olmak istiyorum diye tutturursa ağzına ıslak odunla vurmama sebep olan spor dalı. onaylamıyorum ama keyif alıyorum böyle de ilginç bir dal.
  6. üniversitedeyken yaptığım etkinlik. sanıldığının aksine kuvvete değil çevikliğe dayanır. iyi yumruk atan değil, o yumruğu yemeyen kazanır. bunu öğrenmek için baya bi darbe almanız gerekiyor ama, eğlencesine yapılcak bi spor etkinliği değildir velhasıl
  7. vücut geliştirmeden sonra genç erkeklerin favori sporu. yumruk, dövüş, kan, alfa erkek olmak falan ne güzel değil mi. bence de mükemmel fakat ders aralarında(*:lise) ben kitap okurken yanımdaki duvarı antreman olsun diye yumruklamasanız iyiydi arkadaşlar. duvarı değil 10 dakikalık keyfimi yumrukluyorlar sanki. gidin az ötede alfa erkek olun. teşekkürler.

    bir de bunun "lelouch, aç ellerini bi' vurayım, bak bakalım iyi vuruyor muyum heh heh heh" versiyonları vardı ki öeh.
  8. yaşadığım kentteki spor salonunda kursunun açılmasıyla tanıştığım spor dalı. yalnız benim deneyimim burada yazılanlardan biraz daha farklı. zira gittiğim kursun amacı boksör yetiştirmek değil, esasen size düzenli biçimde sıkı antrenmanlar yaptırarak sağlıklı yaşatmak. haliyle kursiyerler birbirlerini yumruklamıyor. 2 saat kadar süren antrenmanların 30 dakikası ayna karşısında ve hocayla yumruk tekniği çalışma ve kum torbası dövmek üzerine kurulu. kalan kısmı koşu, ip atlama, farklı şınav ve mekik türleri vs.. antrenman çıkışında kendinizi çok farklı hissediyorsunuz. runner's high denen şeyin bir tık üstü gibi.

    bu kısıtlı deneyimden yola çıkarak, antrenmanları ağır olan bir disiplin olduğunu söyleyebilirim boksun. sonuçta iyi bir fitness alternatifi gibi duruyor şimdilik. tabi ringin ortasında birbirimizi yumruklasaydık çok hoşlanmayabilirdim ama, her boks salonu aynı olmayabiliyor. onu anlatmak istedim.
  9. son dönemlerde dört farklı federasyonu olan bir boksörün birden fazla federasyondan unvan alabildiği unvan birleştirme maçlarının da olabildiği , ancak bu konunun gitgide daha fazla kafa karıştırdı spor dalı. ya da gerçekten bir spor mu yoksa spor adı altında adam hacamat etme mi o da muamma.
  10. şu anda izlediğim maç ile bir kez daha midemi bulandırmayı başaran spor denilen legal şiddettir. adamın tek gözü kapandı kan revan içinde. maç bitti ve sarılma. bu nedir ya. resmen senin spor diye yaptığın şey senin ağzını yüzünü yamultuyor, sağlığını bozuyor. böyle bir şey nasıl spor sayılabilir. sadece insanların daha fazla kan ve dayak görme isteğine hizmet etmekten başka bir şey değil.