• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.85)
canım kardeşim - ertem eğilmez
gecekonduda yaşayan ,yürekleri sevgiyle dolu iki arkadaşın öyküsü


  1. yeşilçam'ın en başarılı dram filmlerinden biridir. finalde duygulanıp ağlamamak cidden çok zor. ayrıca kemal sunal bu filmde figürandır, birkaç dakikalık rolü vardır.
    mnb
  2. yönetmenliğini yeşilçam'ın başarılı yönetmeni ertem eğilmez'in yaptığı 1973 yapım dram filmidir.senaryosu sadık şendil'e aittir.başrollerinde tarık akan, halit akçatepe ve tabiki kendi küçük kalbi kocaman kahraman kral oynar.yan rollerdeki isimler de en az başroldeki oyuncular kadar tanıdık ve yeşilçam sinemasının tanınmış isimleridir ki bunlar kemal sunal, adile naşit, metin akpınardır.filmin müziklerini cahit oben yapmıştır ve o sene altın koza film festivalinde ''en iyi film müziği'' ödülünü almıştır.ayrıca cahit oben en büyük şaban film müziğini yapan isimdir ki bu besteyi eminim türkiyedeki her insan en az bir kez dinlemistir. en büyük şaban film müziği

    filmin içeriğine gelecek olursak murat rolündeki tarık akan ve halit rolündeki halit akçatepe gününü gün eden iki umursamaz, kendi zevklerine düşkün iki tiptir.evin geçimini murat'ın babası üstlenmiştir ve oğluna çalışmadığı için sürekli feryad eder, kızar.bir de evin küçük kahramanı vardır.okula giden, abisinden sürekli azar işiten, babasının bir sahnesinde ağır bir küfürle hitap ettiği, evde varlığıyla yokluğu çok belli olmayan minicik, hüzünle etrafı kolaçan eden, kendi gibi 5 çocuğun içine gireceği paltosuyla abisinin ve halit abisinin yanında neşeyle yürüyen, kupon kesip hayallerindeki televizyonu almak isteyen bir çocuktur..film ertem eğilmez'in diğer filmlerindeki kendisine ahlaklı ve mutlu olmayı şiar edinmiş, dayanışmacı aile tiplerinin aksine hayatın sert yüzüyle karşılaşmış, sokağa daha yatkın hatta sokakla içiçe, babasının çocuğuna açıkça sövdüğü, oğlunun babasını ''moruk'' diye hitap ettiği, dağılmış, kaybedecek bir işi, statüsü, çevresi hatta bir evi bile olmayan aslında filmlerde gösterilmese bile toplumda kendisine yer edinmiş ve azımsanmayacak kadar çok olan aile tipini sahneler.aslında bu istanbul'un çevresinde başlayan gecekondulaşmayla birlikte ortaya çıkan aile ilişkilerinin resmidir.gecekondulaşmayla bozulan şehir silüeti aynı zamanda insan ilişkilerini dahi gecekondulaştırmış, genel-geçer kabul edilen ahlak ilişkilerini bile gevşetmiştir.sistemin dayatmış olduğu yaşam biçimi, fakirlik, umutsuzluk ve boşvermişlik filmde izleyiciyi adeta içine çeker ve o dönemi izleyiciye yaşatır.belki de filmi izleyen insanların bu kadar çok etkilenmesinin sebebi filmdeki acıklı dramın yanısıra filmde açıkça vurgulanan bu gerçekliktir.izleyici bu hayatı bilir, komşusundan, yakınından dinlemiştir hatta içinden çıkmıştır ama bu şekilde açıkça resmedilmesi izleyiciyi derinden etkiler.

    filmde çarpıcı detaylarda vardır ki bu detaylar o dönemin sosyo-kültürel yapısını da gözler önüne serer.1970'ler özgürlüğün, amerikan rüyasının, erotizmin tavan yaptığı yıllardır ve bu kültür türkiyede de akseder.halit filmde erotizm düşkünü, erotik dergi koleksiyonunu yanından ayırmayan, parasını yetmeyince erotik dergileri araklayan sembolik bir tiptir.bazen açıkça bazen kahraman'a yakalanmamak için gizli gizli (ki burada hala vazgeçilmemiş bir ahlak anlayışı, yaptığının yanlış olduğu bilinci var) dergilere bakıp, heveslenir.ama filmde bir sahne izleyiciyi derinden yaralar.


    !---- spoiler ----!

    halit, murat ve kancı mehmet (metin akpınar) bir restaurantta oturup bir şeyler yiyip içiyorlardır.halit yan taraftaki masada eğlenen orta yaşlı bir kadınla erkeğe sürekli döner bakar.masadan kalkıp yola düşünce murat sorar:
    -ne düşünüp duruyorsun?
    halit:hiiç.
    murat:yoksa meyhanedeki karıda mı kaldı aklın?
    halit:hı hı.
    murat:ayıp be ayıp.anan yaşındaki karılara mı sulanıyorsun artık.
    halit:anan yaşında dediğin kadın öz annemdi benim.

    !---- spoiler ----!



    ve bu hüzünlü sahne erotizm meraklısı halit üzerinden kurgulanmıştır ki aslında bu hayatın göründüğü kadar neşeli ve mutlu olmadığı izleyicilere çarpıcı bir şekilde resmedilmiştir.kan karaborsacıları, almanya sevdası için oluşan kuyruklar, kasvetli, dumanaltı kahve ortamı gibi detaylar filmi ayrı bir hava ve anlam katar.ama finali izleyen herkesin içini burkan etkileyici bir sonla biter.biraz uzun bir entry oldu galiba, yer yer spoiler da vermiş olabilirim kusra bakmayın.film üzerine yazılacak daha çok şey var ama aklımda kalanlar bunlar.gerçekten izlenmesi gereken yeşilçam'ın, ertem eğilmez'in en iyi filmlerinden biridir.
  3. gerçekten; oyunculuklar, senaryo ve yönetmenlik anlamında türk sineması için çok değerli bir filmdir.
  4. ertem eğilmez farkı. filmi izlerken boğazınıza o düğüm illaki takılır, gelmiş geçmiş en rahatsız edici yerli filmlerden birisidir canım kardeşim. filmde bir detayı unutmuyorum. kancı mehmet'tir o detay. karakteri metin akpınar canlandırmıştır. bugün kancı mehmet yaşasa muhtemelen oyunu akp'ye verecek, belediyelerden iş kotarmaya çalışacaktır. ağaoğlu ile arasında benzerlik göze çarpıyor. kancı mehmet evine televizyon alır, mahalleli koşturur evinin penceresine ve kancı mehmet: "renkli televizyon memlekette 3-5 kişide var bir de bizde var işte" derken yaptığı görgüsüzlük ve parayla beslenmiş ego göze çarpar. kancı mehmetler değişirek başka isimler alarak devam ediyor. hayat böyle acımasız bir o kadar gerçek.
  5. müziği de konusu kadar gerçek, konusu kadar boğaz düğümleyen filmdir.
  6. saian ın kangren şarkısını dinliyodum bi aralar beat i nereden sample ladığını öğrenir öğrenmez açtım izledim müzik ayrı film ayrı güzel
  7. türk sinemasındaki en önemli dram filmlerinden biridir. dramın saf halini izleyiciyle buluşturmuştur yönetmen.

    !---- spoiler ----!

    filmin başlarında sürekli kan, kan bağışı, kansızlık, kancı mehmet diye diye hep kanın gözümüze sokulması ve sonrasında çocuğun kan kanseri olması kesinlikle tesadüf değildir. senaristin ustalığıdır.

    !---- spoiler ----!
  8. devasa bütçe, reklam kaygısı, cinsellik, inanılmaz görsel efektler olmadan da insan ruhuna dokunabileceğini gösteren, bir sinema filminin etkisinin şu kadar bütçe şu kadro şu mekan gibi formüle edilemeyeceğinin kanıtı film.

    bir ağabey olduğumdan mı, o dönemlerdeki hali yaşamışcasına hissedilen istanbul'un o griliğinden mi, kahraman'ın tatlılığından mı, dostluk ve yokluğun vurucu dramından mı, tarık akan ve halit akçetepe'nin etkileyici oyunculuğundan mı, belki de hepsinden dolayı benim için yeri hep ayrı olacak eser.
    ozee
  9. ilk izlediğimde kahraman yaşlarındaydım, bitince ağlamıştım.
  10. favori 10 türk filmi listeme aldığım film.
    hatırladım ve yine duygulandım..