cin




  1. hiç beklenmedik durumlarda insanın karşısına çıkabilen şey. güneş tepede otobüs yolculuğundan sonra yiğen evden alınır. yine güneş tepede ufaklık gezdirilir. eve bırakma aşamasına geçilir. o da ne, uzun süredir şehir dışında olan kuzen ile karşılaşılır. üç ay kadar önce elime cin geçti, sana sakladım der. fazla vakit yoktur. daha görülecek işler vardır fakat yatağın altına saklamış olan şu cine bakalım bir denir ve olaylar gelişir. yiğen hızlıca eve bırakılır. geri dönülür. evi uzun süredir boş olan kuzen de ne limon, ne buz nede başka bir şey vardır. alayım der fakat fazla vakit yoktur. gidilmesi gereken yerler, görülmesi gereken işler vardır. anchises en sevdiği şeyi yapar ve prosedürleri bir kenara bırakarak kapar bir çay bardağı doldurup doldurup peş peşe shot atar. cinden arta kalanı bir sonraki sefer için saklanmasını tembih ettikten sonra yoluna mutlu bir şekilde devam eder. ^:hafif çarpmadı da değil hani swh^