1. tarih öncesi çağlardan günümüze kadar her daim her toplulukta dinlerin olmasının kanıtladığı durumdur.
  2. dinlerin ihtiyaç olması: kontrolü sağlanamamış, insan adaleti gözünü korkutmayan-insan adaleti başarısız olan-, ahlaki düzeni oturmamış toplumlar için insanüstü adaleti sağlayan-duzeni saglayan- bir varlığın oluşunu savunduğu için ihtiyaçtır.

    eğer toplumsal düzene ve ahlaki degerlere sahip modern bir toplumda iseniz ihtiyacınız olan şey vicdan dır. modern toplumların dine değil vicdana sahip olmasını her zaman daha doğru bulmuşumdur^:dine değil vicdana sahip olursanız cihat peşinde kosmazsiniz^

    umarım zülfiyâre dokunacak bir entry olmamıştır. kesinlikle inananları yargılayıp küçük görmüyorum.
  3. tamamen zihinsel bir oyundur. ilk insanlar açıklayamadığı güçleri doğa üstü güçler olarak kabul etti ve bir süre sonra tanrılar meydana geldi.

    yıldırım atan zeus, insanları cezalandıran hades, güneşin tanrısı ra ve bir dünya tanrı oluştu. bunlar insanları iyi ve kötü olarak ayırdı. insanla beraber dinler de evrimleşti. insan açıklayamadığı olayları bir bir çözerken yeni hikayeler yaratıldı, deniz ikiye bölündü, isa göğe yükseldi.

    insan açıkladığı her inanılmaz olay için yenilerini yaratması tamamen bir toplum baskısı sonucu oluştu. tıpkı asch deneyine katılan denek gibi bu hikayeleri kabul etti.

    kısacası dinler insanın doğayı anlama ihtiyacından doğmuş olabilir ancak toplum baskısıyla devam etti,bir ihtiyaçtan dolayı değil.
  4. ihtiyaç olduğu doğrudur. ama ihtiyaçların yeri ve zamanı vardır. bundan 100 sene önce deve önemli bir ihtiyaçken, bugün değildir.

    dinler, elbette bir ihtiyacın ürünüdür; doğanın işleyişini bilmeyen, bilgi düzeyi yeterli olmayan insan doğa olaylarını tanrılara bağlar. bu, günümüz çocuklarında da kısmen görülür. insan, en kolay açıklamaya yönelir ve (örneğin) tanrının terlediğini, bu terin akması ile yağmur oluştuğunu düşünür.

    fakat insanlık, o çocukluk günlerini geçmiştir. artık suyun yapısını, buharlaşma, kaynama, yoğuşma gibi olayları, kar, dolu, yağmur ve kırağının sebeplerini biliyoruz.

    ve bunları öğrenmek bize dünyayı değiştirme, dünya üzerinde etken olma şansı veriyor.

    bugün kimse dinlerin açıklamaları ile tatmin olmıuyorsa, güneş tutulmasından korkmuyor, "gece ve gündüz" denen varlıklar olmadığını biliyorsa, din ihtiyaç olmaktan çıkmıştır.

    bugün genetik dolayısıyla insanın tek bir noktadan çoğalmadığını, birden fazla türün karışımı ile oluştuğunu bilen, çeşitliliğin sebebini anlayan kimse, adem ve havva kıssalarını dinlemek istemiyor.

    bugün hastalık karşısında mantıklı insan muska yazdırıp koyun kanı akıtmak veya bakire kız öldürmek istemiyor, bunun yerine modern teşhis ve tedavi tekniklerinden yararlanıyor.

    bugün kimse, dünyanın altı bin yaşında olduğu masallarını dinlemek istemiyor; on bin yıllık yerleşimler, milyon yıllık fosiller evrenin dini kitapları yazanın hayal edemeyeceği kadar muhteşem olduğunu gösteriyor.

    bugün kimse, sorgusuz sualsiz kadınları ikinci sınıf insan yerine koymak istemiyor. biliyoruz ki kadın ve erkek aynı işi yapabilir, aynı ahlakı taşıyabilir ve toplumun gelişimi için omuz omuza yüüryebilir.

    daha örnekler çoğaltılabilir. ama kimse ne dini hukuku, ne dini müziği, ne dini yaşantıyı, ne dini sosyolojiyi, ne dinlerin iddia ettiği teknikleri kullanmak istemiyor.

    isteyen varsa elbette yapabilir; ama toplum olarak saçma sapan fikirlerle bilim ve tekniğin önünü kesmenin acısını fazlasıyla yaşadık. yaşamaya da devam ediyoruz.

    yok sünnet diye deveyle seyahat etmek isteyen varsa, buyursun sürsün.

    ama geçmişin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurgulanmış toplumsal normları bügün uygularsanız, sadece komik olursunuz. isterseniz kansere çare aramak yerine dua edin, bakalım kim daha başarılı olacak...

    evet din ihtiyaçdır, ama ihtiyaç olduğu dönem geride kalmıştır.

    isteyen geçmişin ihtiyaçları ile uğraşmaya devam eder, isteyen geleceğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışır. tercih sizin!
  5. karl marx bu konuda en net özeti yapmıştır bence.

    ''din toplumun afyonudur'' diyerek.