• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (6.00)
ekşi elmalar - yılmaz erdoğan
70'li yılların sonunda hakkari'de belediye reisi aziz özay'ın ünü şehre yayılmış elma bahçelerinde başlayan film bize onun, eşinin ve talipleri pek çok olan birbirinden güzel 3 kızının hikayesini dönemin siyasi arka planına da odaklanarak anlatıyor.


  1. her şeyiyle bir yılmaz erdoğan filmi ve tüm diğer filmleri gibi güzelliği başarılı duygu aktarımı ve oyunculuklardan kaynaklanıyor.
    kah tebessüm ettiren kah duygulandıran hikayesiyle seyirciyi hemen içine çekiyor. tek eleştireceğim yanı tıpkı kelebeğin rüyası'ndaki gibi çok uzun bir zaman aralığını anlatıyor olması. belki ben daha kısa bir zaman dilimini daha derin işleyen filmleri sevdiğimdendir ama bu filmin güzelliğini biraz götürmüştü bence. işlenen süre 20 yıl olunca olayların çok hızlı gelişmesi ve odaklanılan çok karakter olması sebebiyle her şeyi kısa kısa görmemiz kaçınılmaz olmuş.
    tabii geçtiği dönem ve baş karakterimiz itibariyle yalnızca bir ailenin hikayesini izlemiyoruz, türkiye'nin siyasi karmaşa ortamı da pek çok yerde karşımıza çıkıyor. bu da yer yer hikayenin içinde eriyip akışa dahil olurken yer yer göze batıyor ve hafif bir zorlama hissiyatı veriyor.

    !---- spoiler ----!

    hoşuma giden birkaç sahneyi de eklemeden geçmeyeyim:

    aziz ve mühendis arasında geçen "asi" elma ağacı ile ilgili sohbetler ve bu metafor üzerinden aziz'in kişiliğini iyice anlamamız bence güzel bir fikir olmuş. filmin merkezine hikayeyi taşıyacak ve metafor olarak kullanılabilecek bir nesne koyma fikri hep hoşuma gitmiştir zaten.

    neden bilmiyorum ama en duygulandığım anlardan biri safiye'nin sonunda denize kavuşması oldu. tuhaf bir huzur ve mutluluk verdi o sahne.

    kızların şampuanla tanışması ve yaylaya çıkan mühendisin halleri gibi eleştirel bir tonda güldüren sahneler de filme serpilmişti ve bu da bence çok hoştu.

    !---- spoiler ----!
  2. önermediğim filmdir. yılmaz erdoğan'ın elinden çıkan harika işleri biliyoruz ama bu film tam olmamış, filmden çok iyi bir izlenimle ayrılmadım.

    senaryo aslında çok kötü değil, dönemin o bölgesindeki hayat, kadınların durumları gibi konular oldukça iyi konular. bir kaç sahnede bunları çok iyi hissedebiliyorsunuz fakat.. karakterler olmamış, oyuncular ve yapmaya çalıştıkları şiveler yapay kalmış, kıyafet seçimleri çok abartılı ve gerçek dışı. hele hele yılmaz erdoğan'ın giydikleri.. kendine torpil geçmiş resmen. çekimler çok kötüydü, bazı sahneler hobbitten fırlamış gibiydi -yaylada hobbit köy sahneleri saçma ötesiydi- elma ağaçları falan yani neden her şey yeşil perdenin önünde çekilip sonradan konmuş anlamadım. çok fazla olay kişi ve konu olduğundan eklenen bazı sahneler çok alakasız ve yersiz havada kalmış. öyle bir vizyontele havası kesinlikle yoktu.

    benim bezdimde 5/10 ile değerlendirilen filmdir.

    !---- spoiler ----!

    sadece bir kaç sahne beni gerçekten çok duygulandırdı. biri kızların şelaleye girdikleri sahne. çok abuk gelecek biliyorum ama kızların o an çok mutlu olması ve hayatlarında yaptıkları en eğlenceli şeyin bu olması beni çok üzdü. ikincisi en büyük kızın istediği adamla evlenemeyince başına gelecekleri anlattığı sahneydi. bir de babasıyla bir başına kalan küçük kızın babasını yıkadığı sahnede üzüldüm çok. kadınların hayatı bu ülkede çok zor çok.

    !---- spoiler ----!
  3. güzel filmdi.. ama yılmaz erdoğan resmen dedesine ve teyzelerine acınmasını istememiş ve o son yumruğu vurmamış.. eğer sağlam bir dram yerleştirilseydi güzel olabilirdi..daha güzel olabilirdi.
  4. belki biraz önyargıli bir yaklaşım olacak ama yılmaz erdoğan'ın bundan sonra vizyontele'nin üzerine çıkamayacağını düşünüyorum. çünkü, vizyontele türk sinema tarihi için önemli bir noktadır. sinema spor gibi degildir kendi rekorunun uzerine cikmak cok zordur. cunku senaryo yazilirken kendinden parcalari aktarirsin ve bunu bir kac kez yapmak kolay degildir. bu film klasik yılmaz erdoğan filmlerinden farklıdır. hakkari ve çevresinin sosyolojik yapısını iyi anlatmıştır. ancak mukemmel degildir.o dönemi bilen herkesi duygulandiracak bir eserdir. ancak bu filmin perdeye aktarma zamanınin yanlış olduğunu düşünüyorum, çünkü ülke tarihin doğu batı olarak en derin parçalandıği dönemi yaşıyoruz ve yılmaz erdoğanin bundan korktugu için yöre halkını anlatırken fazla derine inemedigini hissettim.
    film de daha fazla kürtçe diyalog ve dengbêj kültürünün olması gerektigini düşünüyorum. ayrıca dönemin giyim kuşamı kesinlikle gösterildiği gibi değildir. aile içi diyaloglar yöre halkından çok batı kültürünü yansitiyor.
    bu kadar eleştiriye rağmen izlenecek en iyi filmlerden biridir.
    seed
  5. güzel bir film olmuş,sadece biraz aceleye gelmiş gibi bir his uyandirdi bende.bazi kisimlari daha derinlemesine anlatilabilirdi.
  6. her filminde olduğu gibi sürekli doğu sorununu ve sürekli doğu mağduriyeti yapan bir adam. sadece sorunları anlatıp herhangi çare bulmayan adam filmidir.
  7. olay örgüsü ve işleniş bakımından çok başarılı bulduğum film. iç içe ve paralel ilerleyen hikayeleri oldukça açık ve güzel vermiş bize.
    ago
  8. son yıllarda memleket yozlaşmasına paralel seriye bağlanmış güldürmeyen niteliksiz komedi filmlerine kıyasla çöldeki vaha gibidir.

    çekimleri, müzik seçimi, konusu, sürükleyiciliği, mesajı ve oyunculuklarıyla, sinemanın gerçek bir sanat olduğunu hatırlatan bir film.
  9. daha önceki yılmaz erdoğan filmleriyle kıyaslayan arkadaşlar için yetersiz gelmiş film.. halbuki genel hatlarıyla türk sineması adı altında çekilmiş filmlerle bir araya konulduğunda gayet tatmin edici bir yapım.. izleyen biri olarak; izleyin, izlettirin dediğim filmdir..
    dewe
  10. filmin siyası kolu sağlamken bunun filmde biraz yavan kaldığını belirtebilirim. dönem hareketlerinin toplumsal hayata yansımalarının üstün körü ele alındığını düşünüyorum daha fazla işlenebilirdi fakat erdoğan risk almamayı tercih etmiş. sevdiğim sahnelerden biri ise "kola yani siyah suyun" işlendiği bölümlerdi kentleşmeyle birlikte gelen kapitalleşmeye de vurgu yapılmış kanımca.