1. kadınlar diye genellememize gerek yoktur zira top peşinde koşmaktan 2 dizinde de menisküs olan kadınlar da vardır, hatta kadınlardan oluşan futbol takımları ve ligleri, milli takımlar da vardır.
  2. kadınlar değil sadece, erkekler de "22 kişinin bir top peşinde koşması" olarak görebilir futbolu. mesela ben.

    eskiden hatırlıyorum babam sürekli fenerbahçe maçları izlememe söylenirdi. "22 kişi bir topun peşinden koşuyor, sen de mal gibi izliyorsun. onlar top peşinde koşturmakla dünyanın parasını kazanıyor. peki senin eline ne geçiyor?" diye laf eder dururdu. tabii umursamazdım babamı. fenerbahçe'yi karda kışta, yağmurda çamurda desteklerdim. babamın bu laflarına da hep gülerdim. o bana acırdı,(futbolcular para kazanırken benim izleyerek yalnızca zaman kaybetmem), ben de ona acırdım.(fenerbahçe bu, keşke babam da desteklese. yazık bu onurdan, zevkten mahrum kalıyor diye düşünürdüm)

    neyse yıllar geçti. eskiden aile müdahalesi yüzünden fenerbahçe maçlarını izleme şansım azken, zaman geçtikçe, o müdahaleler kalktıkça fenerbahçe ile aramdaki engeller kalkıyordu, daha fazla maç izleme imkanım oluşuyordu. ama ilginç olan, gittikçe de futbola ilgimi kaybettim. özellikle 3 temmuz süreci, ardından yönetimin aldığı tavırlar, politik duruşlar, benim okula, derslere, üniversite sınavlarına daha fazla ilgi göstermem falan derken.. bir baktım ki o eski amigo, taraftar duruşum geride kalmış.

    gittikçe bağım koptu. bu yalnızca fenerbahçe'yle alakalı değil. genel anlamda futbola ilgimi kaybettim. avrupa'da real madrid'i destekleyen, football manager'da atletico madrid ile başarıdan başarıya koşan, okulda tüm arkadaşlara övüne övüne anlatan ben, artık futbolu hatırlamaz olmuştum.

    şimdi düşünüyorum da futbola ilgimi kaybettiren asıl şey neydi diye.. cevabını bulamıyorum. hem fenerbahçelilik kimliğimi, hem genel anlamda futbol partizanlığımı kaybettim. arkadaşlarım çok garip karşıladılar tabii. şimdi en son geldiğimiz noktada, arkadaşlarım beni haftasonu maç izlemeye çağırdığında "ne maçı? fenerin mi?" diyorum. bana oyuncu söylediklerinde "o kim? nerede oynuyor?" diye soruyorum. ligi sorduklarında "iyi olan kazansın" diyorum. garip olan, eskiden futbol fanatiği iken en nefret ettiğim tipleme olan "arkadaş grubundaki ofsaytı bilmeyen, futbola uzak adam" ben olmuştum artık.

    ve babam tabii. eskiden onun laflarına acırken, şimdi ben de "22 adam bir topun peşinde koşuyor." diye düşünüyorum. hayat böyle garip işte. çok sevdiğim bir söz var, "ne oldum değil, ne olacağım demeli." o kadar doğru ki. o kadar doğru. o kadar güzel. 5 yıl önceki halime bugünkü olduğum kişiyi sorsanız size gülerdi, ama bugünkü halim de 5 yıl önceki fanatik halime gülüyor. fenerbahçe şampiyonluğu kaybettiğinde(bursa'ya-trabzon maçı-burak yılmaz gol atmıştı) ağladığımı, kendimden geçtiğimi, masa sandalyeyi yerlere vurduğumu ve özellikle de babamın olayı duyduktan sonra attığı alaycı kahkahaları hatırlıyorum. şimdi ise ben o anları hatırlayıp gülümsüyorum, bir zamanlar ne kadar farklı olduğumu hatırlıyorum.

    velhasılıkelam, futbol bir spordur. fenerbahçe bir spor kulübüdür. ikisini de insanlar yaratmıştır. tutkulu, sevmeye hazır insanlar. haliyle, bugün futbol için veya fenerbahçe, galatasaray, beşiktaş için sövmek, küfretmek, karşısındakine saldırmak, hatta adam öldürmek hiç güzel şeyler değil. belki biraz da futbolun bu karanlık taraflarını görmek beni soğuttu. sevin, sevdirin. spor yapın, taraftar olun ama uğur meleke'ye de hakkını teslim edin:

    " 4 milyar yıllık dünya tarihinde şu saçmasapan 21’inci yüzyıla denk geldik diye bütün bir ömrü, bütün bir etik anlayışını, bütün insani melekeleri tek bir spor kulübü uğruna heba etmeye değer mi gerçekten?"

    yazının tamamını da şu linkten okuyabilirsiniz. link
  3. yeryüzünün en güzel oyunu, bu oyunu becerebilip oynadığım için çok mesudum izlemesi bile son derece keyifliylen saha içinde iyi kötü bir şekilde bulunmanın hazzını kelimlerle ifade edemeyeceğim.
    bir tek bu oyunu daha fazla oynayabilmek için yaşlanmak istemiyorum.
  4. sadece bir ayak oyunu değil, başka başka oyunların döndüğü bir spor dalı. top yuvarlaktır deyip, yeşil sahaların çimen ve çimen kokusunu şahsıma alayım, alayı sizin olsun. haz etmediğim tek konu diye özet geçerken, "modern gladyatörler" olarak tanımlıyorum. 

    kahrolsun ayak oyunları yaşasın çim!
  5. insanlara "ilgilenmiyorum" deyince bana öcü gibi bakmalarına neden olan iki spordan biri. diğeri için (bkz: basketbol) . sevmiyorum yahu sevmiyorum, olmuyor.

    bir türlü anlayamıyorum neden şu ülkede her erkek takım tutmak, spor yapmak zorunda. tamam, sağlık için spor yapmak gereklidir. burada asıl sorun; toplumca, spordan kasıtın, topla oynanan takım oyunları ve vücut geliştirmeden ibaret olması. bu düşünce beni hasta ediyor. yoksa bana "yürüyüş yap, koş, bak sabah 10 dakikada yapılan minik antremanlar var bunları yap" dese amenna. ama onlar spor mu? onlar ne ki? ezik onlar. futbol oyna futbol. erkek adam futbol oynar.

    ki bu insanlar gözlemlerime göre zaten spor da yapmıyorlar. televizyon başında oturup futbol maçı izlemeyi spor zanneden insanlar bunlar. iki adım yol yürümeyip, 1 kat yukarı çıkmak için asansör kullanırlar. bir de fanatik ve 10+ yıllık futbol maçı izleyicisi olanları vardır ki daha fenadır durumları. zaten fanatik insanları sevmem, bir de bunu övünç kaynağı olarak sunmaları nasıl bir mantıktır aklım almıyor. fenerbahçe maç kaybedince skoru söyleyen arkadaşımla tartışan, kavga eden, "hıı siz de 69-0 yenilmiştiniz hıı" deyip sonra da odasına gidip ağlayan tipler tanıdım ben. bu kadarı bana da mantıklı herhangi bir insana da çok fazla. vücuttaki kanserli hücre miktarını artırır bu adamlar. örnek:

    "galatasaray maçlarını izliyorum, çok sıkı taraftarımdır. o kadar ilgiliyim ki bakın iddaa bile oynarım. sporla çok alakalı bir insanım. inanmıyorsanız 50 saat çözümü olmayan futbol sohbetleri edelim. romanya 2. liginde olan bir takımın 98/99 sezonundaki başarısını konuşalım. hani hala anlamazsınız sporla alakalı olduğumu hani..."

    bu mudur sporla ilgilenme / spor yapma anlayışınız?

    bugün ekşi sözlük'ün de özeti olan adamlar bu bahsettiğim adamlar. bunların yan dalları da siyaset, arabalar ve kadınlardır. ekşi sözlükteki sol frame'i aklınıza getirin. heh, işte!

    insanı spordan soğutursunuz. fakat ben yine de sizin gibi halısaha maçına, vücut geliştirme salonuna arabamla gitmeyeceğim(*:ironi). 6. kata çıkacak bile olsa o asansörü kullanmayacağım. 15 kilometreye kadar gitmem gereken yerlere yağmur, çamur, sel yoksa yürüyerek gideceğim. (*:swh)
  6. yaklaşık 25-30 yıldır sadece bir spor dalı olarak bakamayacağımız, kitleleri peşinden sürüklemek konusunda oldukça başarılı olan bir sektör. türkiye’de futbolu ekonomik olarak büyüklüğü 2 milyar tl civarında. avrupa'da ise 15 milyar euro. bu rakamlar futbolun sadece futbol olmadığı, kulüplerin pazarlama, marka değeri, imaj yatırımı yaptığı ve ürün satışı, reklam, bahis, yayın hakkı gibi çeşitli gelirlerini maksimum yapmaya çalışan birer ticari işletmeye dönüştüğünü ortaya koyuyor.
  7. ülkemizde şiddet holiganlık küfür gibi çirkin şeyleri içinde barındıran bir spor. halbuki futbol sadece futboldur. sadece 90 dakikadan ibaret bir oyundur. o 90 dakikadan keyif almıyorsan neden izleyesin ki?
  8. tarihi mö 300-200 yıllarına dayanan bir spor dalıdır. orta çağ avrupasın da 300 yıl kadar yasaklanmış ve 19. yüzyılın ortalarında ise bugün bildiğimiz halinde temelleri atılmıştır.
  9. bir türlü sevemediğim spor dalı.
  10. eskiden çok sevdiğim ama yaşım 25 i geçtikten sonra bir türlü eskisi gibi zevk alamadığım spor. oynamak hala çok eğlenceli, ancak izlemek ve o çarkın içine girip fanatikçe desteklemek, hayat bu kadar zor ve acımasızken, herkesin binlerce derdi varken o kadar anlamsız geliyor ki, izlesem de zevk alamıorum artık. ne yazık ki sanırım yaşlanıyorum ve ne yazık ki miyadı doldu sanırım benim üstümdeki.