1. galiz, tdk sözlük'te "kaba, çirkin, iğrenç" şeklinde tarif edilmiş. galiz kelimeler de tarife paralel şekilde "kaba, çirkin ve iğrenç kelimeler" olarak ifade edilebilir.

    "insan düşünen bir hayvandır" diye söylenegelen beylik bir cümle vardır. doğrudur da bir noktada ve bu itibarla inkar da edilmez pek fazla. buna rağmen insan yine de bir şekilde kendini hayvandan ayrı tutmak ister. kendini biraz bu gerçekten soyutlamak ve biraz ayırmak için, biraz daha hayvana göre konumunu/varlığını yüceltmek için hayvani duygu ve davranışlarını(diğer bir tabirle dürtü ) göz ardı etmek, görmezden gelmek ister. bu tür dürtülerin hayvani olduğunu inkar etmez, öyledir de zaten. ama kendine de yakıştıramaz bu hayvaniliği. bu dürtülerinden vazgeçip kurtulamasa da, üzerinden tamamen atamasa da dile getirmek istemez bu dürtüleri, dile getirmek zorunda kaldığında ise isimlerini değiştirerek daha insani bir kılıfa sokar, öyle olduğunu sanar. utanır bu yaşadığı dürtülerinden. insan olmanın getirdiği başka bir duygudur çünkü utanmak ve tamamen insanidir.

    nedir bu hayvani dürtüler? örneğin çiftleşmek, örneğin dışkılamak.

    çifleşmek tabiri genellikle hayvanları ifade etmek için kullanılır. insanlar kendileri için pek kullanmaz bu tabiri. "bu gece çiftleşelim" diye bir cümle kurmaz hiç bir çift. benzer bir galiz tabir de "sikişmek". bunu da kullanmaz insanlar. "bu gece sikişelim mi?". bu da olmadı. "bu gece düzüşelim mi?". olmadı yine. "bu gece cima edelim mi?" oldu gibi ama bu seferde hukuki gibi daha fazla da islami gibi oldu. olmadı sanki bu da. "bu gece sevişelim mi?" evet bu oldu işte. sevişmek. çiftleşmek gibi hayvani bir dürtü ancak bu kadar insani bir şekilde tabir edilebilirdi. sevişmek. sevmekten geliyor. karşılıklı sevmek, sevişmek. sevmek de insana özgü yüce bir duygu. çiftleşmek gibi hayvani bi dürtüyü sevmek gibi yüce bir insani duyguyla benzeştirdik. seviştik yani. ohh, içimiz rahat. hayvanlar gibi çiftleşmiyoruz, yine hayvanlar gibi sikişmiyoruz biz, masumane ve duyguların en yücelerinden sevgiyi de aramıza alarak sevişiyoruz biz. içimiz rahatladı. insan gibi sevişebiliriz artık. siz hayvanlar çiftleşmeye ve sikişmeye devam edebilirsiniz.

    dışkılamak var bir de. diğer tabirle sıçmak. hayvanlar genelde ulu orta sıçarlar. bir kısmı sıçtığını gizlese de, belli bir sıçma bölgesi belirlese de genel olarak bütün hayvanlar ayırt etmeksizin ortaya sıçarlar. gözünüzün önünde, çekinmeden o iğrenç kokulu bokunu ortaya bırakıverirler. utanmazlar çünkü. biz insanlar onlar gibi yapmayalım demişler. bokumuzu görmeyelim ve sıçtığımızı dile getirmeyelim. sıçtığımızdan da kimseye bahsetmeyelim. ne yapalım o zaman? sıçmayalım biz. tuvaletimizi yapalım. olmadı büyük tuvaletimizi yapalım. "tuvaletimi yapacağım" ya da "tuvalete gidiyorum". sıçmaya gitmiyor yani. tuvaletini yapacak. tuvalet. fransızca. en kibar dilden devşirme. tuvalet. hela kelimesini bile kullanmaktan imtina ediyoruz artık kibar olalım, sıçtığımızı unutalım diye. hayvanlaşmaktan korkuyoruz. tuvalet. artık bu bile örtmeye yetmiyor bokumuzu. artık lavabo diyoruz o işe. "lavaboya gidiyorum." "lavabo yapıp geleyim ben." sıçmıcam merak etmeyin. lavaboya gidicem.

    yine buna paralel bir kelime bok. bok yapmıyoruz biz. ağzımıza almıyoruz bu kelimeyi hiç. tuvalet ve lavabo ile bu kelimeyi de dışlıyoruz dilimizden ve hayatımızdan. kimse bok yapmıyor. kimsenin tuvalette/lavaboda ne yaptığından bahsetmiyoruz. bok yapıyoruz işte. bok sıçıyoruz. katı, cıvık ya da taş gibi bok yapıyoruz. kahverengi, yeşil, sarı, siyah rengarenk boklarımız var. ama bok galiz bir kelime. hayvani. hayvanlar gibi ortada olmasın bokumuzda. isimlendirmeyelim bokumuzu da. dışkı bile demeyelim mümkünse. çok zorunda kalırsak kaka diyelim. olmaz mı? kaka. o kadar. bazen bok kelimesini kullanırız ama tüm galizliğine rağmen. bebekler ve bebeklikten çıkmış çocucaklar için. ergenler ve yetişkinler için değil ama. çocuklarda kullanılır bok. çünkü bokun çirkinliği çocuğun şirinliği, sevimliliği, tatlılığı ve güzelliği altında ezilir, görünmez farkedilmez olur. ama dikkat edin çirkin ve sevimsiz çocuklarda bok kabalığından ve çirkinliğinden hiç bir şey kaybetmez. bok gibi çıkar ortaya o çirkinlik. şirinmi şirin, sevimli mi sevimli, tatlı mı tatlı, bebek mi bebek sevgililerde de kaybolduğu görülür bokun çirkin yüzünün. aşık olunan, sevilen, dünya güzeli sevgili kızımız da "bok yaptım" ben diyebilir. kabul edilebilir bazen, görmezden gelinebilir. ama bu durumların haricinde bok boktur. ağza alınacak, dillendirilecek bir şey değildir. galizdir.