1. gözler yangın şimdi

    bunca yıl çığlıklar koşturulmuş bu yolda
    deli taylar gibi ter içinde çığlıklar
    savrulan bir yanlışa vurulmak için mi
    yoksa dağları yırta yırta yürüyen
    bir ırmak diliyle durulmak için mi

    gözler yangın şimdi-ufuklar duman
    dünya değişiyor-masalı koca bir yalan

    tam kırk yıl bulandırdılar suları
    nilüferleri dağlara taşıdılar
    kekikleri çaylara
    uğrun uğrun-ince ince-gizlice
    ve sinsice yürüdüler karanlıklara
    pınarbaşlarında yarpuzlar utandı
    ormanda köknarlar
    sonra leylak düşmanı bir akşam vakti
    dünyanın değiştiğini buyurdular
    ihaneti kanlı bir gelinlik içinde
    yeryüzünün yatağında doyurdular

    durduk düşündük sularla birlikte
    dağlarla - ormanlarla - bulutlarla birlikte
    durduk düşündük
    nergislerle - nevruzlarla - güllerle birlikte
    yok olan hiçbir çiçek yoktu yeryüzünde
    durduk düşündük
    martılarla - turnalarla - güvercinlerle birlikte
    yok olan hiçbir güzellik yoktu yeryüzünde
    durduk düşündük
    nehirlerle - denizlerle - okyanuslarla birlikte
    yok olan hiçbir dalga yoktu yeryüzünde

    tam da yunuslar sevişirken arsipel'de
    tam da gökkuşağı sevinleşirken
    özlenen renkler siliniyor dediler
    tam da insanın insanlığına çeyrek kala
    yarım metrelik cam bir savaş alanıyla
    çıktılar karşımıza teknoloji yalanıyla

    gözler yangın şimdi ufuklar duman
    dünya değişiyor masalı koca bir yalan

    çocuklar ölürken bütün ülkelerda
    ey koca nazım
    ey ustamın ustam dediği
    milyonlar içindeki vatansız yalnızım

    çocuklar güldü demiştin o büyük ülkede
    gel de gör şimdi
    o yüzlerde büyümüş yarınsız öfkeyi
    gel de gör
    gece gelen telgraftaki yüce değerin
    nasıl bir körlüğe kurban verildiğini
    yüreklerde yükselen son anıtın da
    gel de gör nasıl yerlere serildiğini

    sonrası vurgun soygun ve talan
    sonrası gözyaşı ve kan
    caykovski harlemde bir tepinme
    tolstoy sutyen boşluklarında pembe dizi
    mayakovski bir papaz duası belki
    puşkin çarlık özlemlerinin şiirsel gizi

    gözler yangın şimdi ufuklar duman
    dünya değişiyor masalı koca bir yalan

    ne olur tunçtandı demirdendi demeseydin
    bir tabuttan korkan o şaire gönül vermeseydin
    a....... neruda'nın şili kasımpatılarını
    hasan hüseyin'in kırmızı gül dallarını
    howard fast'ın fırtına sonrası çığlıklarını
    ölmeden önce mezarının başına koysaydın
    burcu burcu gürcü gürcü koksaydın
    dünya değişiyor masalına kahkalar atsaydın
    son anda sokup ellerini kanayan kalbine
    çocuk yüzlü yepyeni bir şiir çıkarsaydın

    nasıl da severim seni
    hiroşimalı bir kızın yaprak dudaklarında
    işçi tulumuyla istanbul da taksim alanında
    ve 1960 yazında küba da nasıl da severim
    al şimdi ellerimi
    yattığın o büyük ülkenin topraklarına uzat
    yanar parmaklarım yanar
    ne solohovlar ne degorkiler var
    yalnızca seni o topraklarda tutsak edenler
    ve memed in özlemiyle oraya gömenler var

    yanardağlar mı patlıyor bilemiyorum
    denizlerle karalar yer değiştiriyor
    dinazorlar mı göçüyor yoksa
    bir yanım tırpan yine-bir yanım gül bahçesi
    bir yanım soygun yine-bir yanım ter ezgisi
    söyler misin ey ustaların ustası
    nedir bu değişmenin yarınsız sonrası

    şimdi senin ceviz yaprağı kıvıl kıvıl ülkende
    kimi dünya değişiyor masalının halinde
    ki orta asya nın kımız tadı hala dilinde
    kimi zonguldak madenlerinde
    paşabahçede ve çukobirlikte
    yurtiçi kargoda ve toros gübrede
    direnen bütün yüreklerle birlikte
    kimi dört bin yıllık güneş peşinde
    adının özgürlüğü için döğüşmekte
    değişen nedir söyler misin
    alınterinin nehirleştiği bu yaşam içinde

    bir tren penceresinde saman sarısı saçlar
    rüzgarın yelesinde nasıl ülkeden ülkeye
    beyinden yüreğe nasıl fırtınalarla koşar
    o büyük coşkular
    o sonsuz duygular
    uzansam her teline şimdi ellerim yanar
    her biri beş dolara bir masadan uçar
    bir başka masaya konar
    seninse bu körkütük gidiş içinde
    insanlık adına yüreğin bir başka kanar

    dikersin gözlerini masmavi yarınlara
    insanlığın insanca yaşamını özlersin
    ve söylenirsin kendi kendine
    çağının tanığı her şair gibi sen de
    ne açlık ne zulüm ne de kan
    ancak biz kazandığımız zaman
    ve bütün insanlık insanca yaşadığı zaman