1. yakın zamanda mustafa ceceli'nin eski eşi sinem gedik ile olan ilişkisiyle gündemde. haberlerin ilk çıktığından bu yana takip ettim. olaylar üstüne olaylar eklendi. ülkemizin homofobik yapısını düşündüğümüzde mustafa ceceli'yi savunanlar çoğunluktaydı. gözden kaçırdıkları, unuttukları bir şey vardır ki, o da özel hayatın gizliliği.

    intizar ve sinem gedik olaylarından sonra lgbti+ toplulukları gerekli desteği sunmasıyla birlikte bir dayanışma göstermesi, görünürlük/görünürlüğümüz açısından destek sağladı.

    özellikle yaşanan olaylar karşısında kişilerin özel hayatının gizli kamera görüntüleri ile deşifre edilmesine ve cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle kişilere ayrımcılık yapılmasına karşı duran toplumun her kesiminden duyarlı tepkiler gelmesi lgbti+ adına olumlu. ne kadar homofobik, nefret söylemi içeren birçok yorum yapılsa da.

    yaşananlar olaylar neticesinde intizar ve sinem gedik'in ilişkisi üzerinde duruluyor. neden? mustafa ceceli'nin özel hayatı ihlal eden davranışı üzerine tartışılmaz iken neden cinsel yönelimler üzerinden nefret yaptırımı yapılıyor? asıl konuşulması gereken konu da bu olmalı. hiçbir şekilde insan hakları ilkesine uymuyor. ayrıca poll production yapım şirketinin sahibi polat yağcı'nın yaptığı da bir homofobik durumdur. hiçbir şekilde cinsel yönelimini işverenle, çalışma arkadaşlarıyla paylaşma zorunluluğu olmadığı gibi bilme zorunluluğu da yoktur. cinsel kimliğinden ötürü çalışma hayatının engellenmesi de bir ihlal durumudur. ayrımcılık olduğu gibi nefrete, suça teşvik edicidir. neden bunlar tartışılmıyor?

    intizar'ın ve sinem gedik'in yanında olduğum gibi, dayanışmanın da bir parçası olup olayı yakından takip etmeye devam edeceğim. kimsenin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı bir ortak yaşamın olması ümidini taşımaya devam ediyorum. nefretin, homofobiğin, ayrımcılığın, suçun azalması dileğiyle diyelim.

    yaşasın kadın kadına aşk!