• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.85)
içimizdeki şeytan - sabahattin ali
"isteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.. "

bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor sabahattin ali. aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.



  1. !---- spoiler ----!

    ben ikide bir böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. bu nefret filan değil. insanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile. sadece bir yalnızlık ihtiyacı. öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor. fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. bütün bu beynimden geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. o zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı içinde boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor. zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek. böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. sokağa fırlıyorum. bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. bilmem beni anlıyor musunuz ?

    !---- spoiler ----!
    abi
  2. iyilik üzerine de ilginç bir aforizma vardı kitapta, şöyle ki;

    "iyilik, kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir."

    yani kötülük yapmamakla(yapamamak da olur) kötü olmamak farklı şeylerdir. ha şimdi iyi ne? kötü ne? diye muhabbete girecek olunursa ortalık karışabilir.
    abi
  3. !---- spoiler ----!

    "insanların en zayıf tarafları sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."

    !---- spoiler ----!
    abi
  4. kitabın en büyük şanssızlığı yazarının 'kürk mantolu madonna' diye bir kitap daha yazmış olmasıdır. her açıdan muhteşem bu kitap hep kardeşinin gölgesinde kalmış gibi duruyor. okuyunca sabahattin ali'ye olan hayranlığım bir kat daha artmıştı.
  5. 1940 yılında yayınlanmıştır. nazi sempatizanı ırkçı-turancı akımlara yönelik eleştiriler getirmektedir. sonrasında turancı akımın liderlerinden nihal atsız'ın, sabahattin ali'nin de içinde yer aldığı solculara yönelik saldırısı başlamıştır.
    mutlu
  6. "isteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum:
    buna içimdeki şeytan diyordum, müdaafasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum.
    hâlbuki ne şeytani azizim, ne şeytanı? bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok... içimizde acizlik var... tembellik var...
    iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var..."
  7. yeryüzünde bilmem kaç milyar "iç" varken neden en günahkar hep şeytan?
  8. belki çok hoşuma gidebilirdi öncesinde kürk mantolu madonnayı okumasaydım
  9. 'içimizde şeytan yok, aciz var, tembellik var' ı kendime sık sık tekrarlamama sebep olan roman
    bir de sanki içimizde şeytan yok, şeytan biziz.
  10. ömer karakterini sevmedim. ona kızmaktan romanın tadına varamadım aslında.

    çok uzun konuşmalar daha doğrusu tiradlar var.romanın sonuna kadar macidenin sesi bile çıkmadı. bu beni yordu.

    bir de bana çok dağınık geldi hikaye, gereksiz dallanıp budaklandı diye düşünüyorum.

    okumasam da olurmuş dediğim kitaplardan oldu malesef.