1. bir yönetmen ve doktor olarak tespit yapıyorum açılın. kadın olmalarıdır.

    bir filmi izlerken bu filmin yönetmeni kadındır diyebiliyorum çok rahat. kadınların beyni erkeklerden çok farklı çalışıyor. ayrıntılı düşünüyorlar. ayrıntıda kaybolup ana hattan sapıyorlar. böyle olunca da başarılı olamıyorlar.

    başarılı erkek yönetmenleri incelediğinizde pek çoğunun düz adam olduğunu görürsünüz. armut gibi adamlar. ama iyi hikaye anlatabiliyorlar.
  2. başlığı açan yazarın yönetmen eleştirisi yaparken neden doktor olduğunu belirttiğini anlayamadım. 6 sene okumanın hıncını bizden çıkartıyorsan eyvallah bir şey diyemem, zor iş tabi.

    ayrıca,
    dorothy arzner
    alice guy
    ida lupino
    ve daha nice kadın yönetmenler var başarılı olan.

    genellemelerin hepsi malcadır. doktor, mühendis, pilot, bilim insanı olmanız genelleme yaptığınızda mallaştığınız gerçeğine mani olmaz.
  3. agnes varda, jane campion gibi isimlerden habersiz kişilerin polemik yaratmak için ortaya attığı içi boş iddialardır.
  4. bu detaycı yönleri yüzünden en başarısız olanı ise tartışmasız kubrick'tir.
  5. bir su ürünleri mühendisi olarak doğrudan beni de ilgilendirdiği için birkaç laf etmek isterim. efendim, şimdi kadın yönetmen dediğimiz kişi her ne kadar kadın da olsa çektiği filme göre iyi olma durumu değişir. yani ayrıntı konusu eleştiriliyor ama mesela buna örnek olarak hem de herkese uygun olması açısından porno filmlerini ele alalım. bildiğiniz gibi bu filmlerde ayrıntı çok önemlidir. yani o dil atmalar, ritmik şekilde inlemeler efendime söyleyim pozisyonlar falan bunlar hep ayrıntı gerektiren şeyler bu yüzdendir ki hemen kötü şekilde yargılamamak lazım diye düşünüyorum.
  6. sıkıntıyı kadın kişiliğinde veya düşünce pratiğinde arayarak yanılıyorsunuz sevgili dostlarım. halbuki bakmanız gereken yer bunun tam tersidir. mesele kadının toplumdaki yeridir.

    karşılaştırmalı bir husustan yola çıkacak olursak: iş dünyasında pek çok başarılı kadın yönetici var. ancak yönetmenlik ceo'luğa benzemez. ceo'luk etkileme gücü ve zekanın birlikte yürüdüğü uzun dönemli bir denge politikası iken sinema yönetmenliği ise (teşbihte hata olmaz) kısa sürede başarıya ulaştırılması gereken bir darbe planıdır (evet). bu sebeple yönetmenin iş yaptırabilme gücünün olması, gerektiğinde insanların sınırlarını ve sinirlerini zorlaması ve hatta bağırıp çağırması gerekir. bu sancılı süreci yürüten yönetmenin kadın veya erkek olmasına göre film ekibinde yer alanların tepkisi de farklı olur. bunun nedeni kadının toplumdaki yerinin bilinçaltımızdaki imajıdır. kadın yönetmen ve erkek yönetmen film setinde tıpatıp aynı bilişsel ve davranışsal dışavurumu gösterseler bile film ekibinin tepkisi ve motivasyonu farklı olacak, en nihayetinde ortaya çıkan film farklı olacaktır.

    ancak, ilave bir etken şudur ki kadın yönetmenin bilinçaltında da kadına ilişkin benzer bir imaj mevcuttur. bu durum diyalektik denilebilecek bir etkileşim yaratır ve daha baştan kadın yönetmenin davranışsal ve bilişsel pratiği erkek yönetmenden farklı olur. mesela film ekibiyle iletişimsel zaman harcamak yerine kendi kafasının içinde hikayenin ayrıntıları içinde boğulması, gibi...
  7. ya da kadınları başarılı göstermeye çalışıyorlar. geçenlerde bir film izledim aşırı saçma geldi sonunda yönetmenlerin isimlerine bakarken görüntü yönetmeninin kadın olduğunj farkettim ufak bir araştırmayla kadına en iyi görüntü yönetmenliği ödülü aldığını görüyorum yuh dedim yani
  8. eczacı çırağı olarak söyleyeceğim bir iki şey var bu konu hakkında. bana çırak denmesini de anlamıyorum. yaptığımız iş tamamen aynı. diploma yapmıyor ya bu işi. on yıldır sektördeyim. geçen gün yeni mezun bir eczacı geldi. saçma sapan konuşuyor. toy, tecrübe sıfır. üniversitelerden böylelerinin mezun olduğunu düşündükçe ülkem hakkında karamsarlığa kapılmadan edemiyorum. neyse.

    bir kadın neden iyi yönetmen olamaz? çünkü mesela bir kadın eczaneye gelince hemen raflara bakar. hiç soru sormaz sana. ayrıntıda kaybolur öyle kalabalık yapar dükkanda. hayır bir şey mi çalacak diye çekiniyor insan. ama erkek geldi mi verir reçeteyi gerisine karışmaz. işim görülsün diye bakar. bu sinema meselesi de öyle. bir eczacı çırağı olarak yorumum budur.