1. bir japon sanatı.

    seramik vazo, tabak, çanak vb kırılması durumunda; puzzle'ın parçaları gibi birbirine altın ile yapıştırmaya dayanan bir felsefesi var. burada amaç kusursuz bir birleştirme değil eşyanın tarihine saygı duymak ve altın ile eskisinden daha da değerli hale getirilmiş oluyor.

    link1

    link2
  2. japonlar gibi asil ve naif bir sanat.

    "burada amaç kusursuz bir birleştirme değil eşyanın tarihine saygı duymak"

    sanırım bu cümle beni bayağı bir etkiledi.
    böyle güzel bir bakış açısıyla insanlara bakıldığını hayal ediyorum. birini olduğu şekilde; kırık, yaralı ya da farklı her nasılsa o şekilde kabul etmek. ondan kusursuz olmasını beklememek. güzel bir erdem. herkesin harcı değil böylesi bir doğallık ve samimilik. aynı bu sanatı icrâ etmenin herkesin harcı olmadığı gibi.
  3. nick değiştirme şansım olsa seçeceğim isim.
    neden mi? geçirdiğim bir kazadan sonra, dağılan kemiklerimi altın olmasada titanyum malzemelerle toparladılar.

    ilk zamanlar dikiş izlerimi gördükçe çok üzülürken bir arkadaşım bana bu sanatı anlattı.
    şimdi sen de onlar gibisin, belki hiç kırılmasan, tek bir iz bile olmayacaktı sende ama yaşadığın her şey sana tecrübe, anlam, değer katar dedi.

    sadece fiziken kırılmak değil elbette. hayatta sizi kıran, dağıtan şeyler elbette olur. önemli olan hiç yara almadan kurtulmak değil, aldığınız yaraları nasıl iyileştirdiğiniz. bazen o yaralar sizi daha da değerli, daha da anlamlı ve hatta daha da güzel yapar.
    seviyorum bu japonları (;
  4. "kırılan değerlidir!"
    japonların porselenleri üzerinden hayata uyarladıkları eşsiz felsefe.

    mesele geri altın tozuyla birleşmeyi becermekte. o altın tozunu da bize biraz vicdan, biraz iyiniyet, biraz da sabır sağlar diye düşünüyorum.