1. mağaralar taştan yolcu örüyor
    böyle üstünlük görülmemiştir bir bebek
    göğü sevmeyi
    ve yerden korkmayı biliyor
    kendine bir ses bekliyor bir sarık
    aleme tanrı

    bir bebek susar nihayet
    sezer de ağaçların otların
    topraktan çıktığını

    bir bebek ağlar
    bir bebek mor ağzından
    bilinir söyleyince

    zerdüşt nereye gittiyse
    hep kartalı gördü

    ve güneş tek hüneriyle
    bir yaprağı kertenkeleyi çakıltaşını
    ve mor olduğunu suların

    beyin tırtıl
    taş taşlar taşların
    dipsiz süresiz seslerine tırmanır
    çünkü ses katlanır
    kazılır kayalara
    ses geçilir iki kaşın arasından
    sonsuz nefes alır
    ülkedir dudakta

    zerdüşt neredeyse
    kartal orada yığınak
    o
    zincirli ayakların durmadan çıktığı
    tek bir basamak

    kaya gözlü ağaç saçlı
    taşın içindeki böcek
    bu ilk fırtına kapısında

    taşın içinde böcek
    taşır kendini yürür
    bedenini bir uçtan bir uca
    nabzı vurur dinler şaşırır
    çalışan eşyasını yakalar
    sorar fare kuş balık

    her şey kendi yerinde
    taşın içindeki böcek
    ki inanır
    ve çatlar taş

    gök eğilir
    o geçer kartalıyla

    yüreği büyülenir burkulur
    gözleri gerilir
    ağzından bir donanmayla bekler
    mermer yerine şahlanır
    çizilir kanar

    bardağa ilk düşen damlasında
    uyuyan güvercin
    ve ilk taşan damlasında
    bir azgın güvercin
    bulutları saçlarından sürükler
    bayram yerlerini geçer hızla

    bir sabah kartalın bembeyaz kadınıyla
    dağlardan düzlere nehirlerle
    çırpınarak çığlıklar atarak
    o
    durmadan saratustra