1. umumi hıfzıssıhha kanunu bu konuda der ki:

    madde 224 – ölülerin yakılması için fenni usulü dairesinde fırınlar yaptırmak istiyen belediyeler evvel emirde bu hususta sıhhat ve içtimai muavenet vekaletine müracaat ederek hazırlattıkları projeleri tasdik ettirip müsaade aldıktan sonra tesisata başlıyabilirler.

    madde 225 – bir cesedi ihrak fırınlarında yaktırmak için aşağıda yazılı vesikaların vücudu lazımdır:
    1 - ölünün hastalığı esnasında tedavisiyle meşgul olmadığı malüm ve sabit olan resmi bir tabip tarafından verilmiş olup vefatın her hangi gayritabii bir sebepten mütevellit olmadığını bildiren bir rapor ve defin ruhsatiyesi.
    2 - cesedinin yakılmasını arzu ettiğini mübeyyin olup mevtanın hayatta ikenyazdığı vesika veya bu hususta şifahen arzu izhar ettiğini işitenlerden laakal üç zatın tahriri şehadet ve tasdikleri.
    3 - müteveffanın ölümünü mucip olan sebebin herhangi cinai bir fiilden münbais olduğuna dair hiç bir şüphe mevcut olmadığını bildiren ve mahalli polis idaresi tarafından verilen vesika.
    işbu vesikalar ihraktan laakal yirmi dört saat evvel mahalli belediyesine ibraz olunarak alelüsul vefat defteri mahsusuna işaret edildikten sonra ihrak müsaadesi verilir. defnedilen ölülerin defninden sonra ihrak için kabirden çıkarılmalarına müsaade edilmez.

    madde 226 – ihrak neticesi cesetten hasıl olan bakaya hususi kablar derununda mezarlık dahilinde bir dairei mahsusada hıfzedilir.
  2. cesedinin yakılmasını tercih edenler için bir seçenek var: Küllerinden ağaca dönüşmek!
    küllerin saklandığı kase saksı olarak tasarlanıyor. hindistancevizi kabuğu, bitki tohumu ve selülozdan oluşan saksıda toprak da bulunuyor. Zamanla doğada kendinden çok çabuk çözünebilen kısımlar dağılıyor ve fosfor zengini küller tohuma ve ağaca can veren önemli minerallerle birlikte kalıyor.
    küllerden yaşayan bir ağaca dönüşmek
  3. Ateizm Derneği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden öldükten sonra cenazelerinin yakılabileceği bir krematoryum (yakma fırını) istiyor.

    kısa bir süre önce “Bir krematoryum kurulsun ve yakılarak defnedilmek isteyenlerin istekleri dikkate alınsın. Herkes gömülmek zorunda değil” sözleriyle başlatılan kampanyaya yaklaşık 5 bin kişi imza verdi.

    Ateizm Derneği’nin başlattığı kampanya için yapılan açıklama şöyle: “Gömülmek Zorunda Değiliz! Dünyada pek çok ülkede insanlar vasiyetleri üzerine, öldükten sonra yakılıyor. Türkiye’de de cenazesinin gömülmesini değil, yakılmasını isteyen birçok insan var. Ancak krematoryum (yakma fırını) tesisi olmadığı için bu istek karşılanamıyor. Öldükten sonra yakılan kişilerin oranı Japonya’da yüzde 99,85, Hindistan’da yüzde 85, İsviçre ve Danimarka’da yüzde 76, İngiltere’de yüzde 72, İsveç’te yüzde 70, Hollanda’da yüzde 50, ABD’de yüzde 40’tır. Türkiye’de ise herkesin cenazeleri, kendi istediği şekilde değil, belediyenin uygun gördüğü şekilde gömülerek defnediliyor.”

    Dernekten yapılan açıklamada yakma fırınının önünde kanuni bir engel olmadığı da belirtiliyor: “Hâlbuki 1930’da yayınlanmış olan Hıfzısıhha Kanunu talep edildiği ve onay alındığı takdirde belediyelere yakma fırını kurma yetkisi vermiş. Kanunen belediyelerin krematoryum kurması ya da kurdurması konusunda hiçbir engel yok. Belediyeler ise bugüne kadar “talep olmadığı” gerekçesiyle adım atmış değiller. Görünen o ki ancak bizler talep ettiğimiz takdirde belediyeler krematoryum açabilir ya da özel firmalara yaptırabilir. Krematoryum çok pahalı ya da işletmesi zor bir sistem değil.”

    imza kampanyası için bir krematoryum kurulsun
  4. angela'nın külleri kitabında annelerinin küllerini savurmuşlardı.
    ben ürpertici buluyorum. bir de bir yerde bir krematoryum ölünce yakılmayı isteyen kişiden size hediyelik eşya yapıyor. kişiden kalan madeni atıklarla saç tokası, kemer tokası, yüzük, kolye vs yapıyorlarmış. ciddiyim.
    bu da çok ilginç ve ürpertici.
    bir de ölüler yakılırken titriyormuş, hindistan'da görenlerin yalancısıyım.
    korku filmi gibi....
  5. aklıma ganj geldi.. fakir olan hint halkı, ölülerini yaşamadığı için nehre bırakıyor... yüce gönüllü ganj'ın bir görevi de yakışmamış ölülerin mezarlığı olması... bir diğer aklıma gelen sahne ise livaneli'nin serenad 'ı.. okuyanlar anımsar sanıyorum..