1. çok sevdigim aylarca ruyamda yesil kuş gördükten sonra sonunda edindiğim evcil hayvanim. aldıgımda yavru olduğu için uçamıyordu 2aylik oldu ve hala uçmayı öğrenmek için bi çabası yok. uçmayı nasıl öğreteceğim işte onu hiç bilmiyorum ^:bilen varsa önce beni bi eğitsin lutfen^
  2. 1-2 aylikken edindiğiniz takdirde "lan olum bu hayvan dişimi erkekmi?" paradoksu yaşatır insana birde üstüne sanki nüfus kütüğüne kaydettircekmişcesine isim bulma derdi eklenir,sonunda ya bismillah diyerek isim uydurulur, ilerleyen zamanlarda hayvana verdiğiniz isim gaganın üstündeki burun deliğinin olduğu yerin rengiyle uyuşmaz o isimde bir güzel yapışır hayvana.sonunda bir zamanlar benim yaptığım gibi sapına kadar erkek muhabbet kuşuna " lady gel oğlum" diyerekten seslenir durursun yıllarca.(bkz: kendisiyle çelişen insan)
  3. çok acımasız gibi görünse de yüksek bir dolabın üstünde bir süre kendi haline bırakmak etkili olabilir, sıkıldıklarında kimse tutamaz bu bıcırıkları çünkü. ilk birkaç denemede başarısız olabiliyorlar ama, o yüzden düşme ihtimaline karşı dolap o kadar da yüksek olmasın. bir de oyun halkaları var kafesin en üstüne asılan, onlarla da pratik yapıyor bizimki, hatta sonra kafesten çıkarınca kendini kartal sanıyor.

    konuşma konusunda sıkıntı yaşayanlar varsa, kuş seslerini duyabilecekleri bir yerde kalmalarına izin verin belli aralıklarla, balkon gibi ya da camı açın, cik cik cik. ama tabi güneşi sevmiyorlar pek, kafese kuşluk yerleştirebilirsiniz, onlar için çok iyi olur çünkü geceleri de uyurken karanlığı seviyorlar. hatta bizim veterinerin dediğine göre, bazen kafa dinlemek isterlermiş, sizden uzak kalmaları için de kuşluk ideal bir yöntem.

    kendimi bildim bileli bizim evde hep bir 'bıcır' vardır, atasının adını yaşatır. şimdikinin adı bıcır the great, en kıymetlimiz. bir önceki bıcır, hastalanmıştı ve kaybettik ne yazık ki. çok sık hastalanabiliyorlar bu arada; ishal oluyorlar, depresyona giriyorlar, kötü beslenmeden kolay etkileniyorlar. haşlanmış patates ve salatalık takviye edebilirsiniz böyle durumlarda, baktınız zayıflamaya başladı hemen yeminin içine küçük küçük doğrayıp koyun. bir de cereyanda bırakmayın.

    bir de sevin ve konuşun hep, gelip geçerken laf atın hiç karşılıksız bırakmazlar, selamınızı almamazlık etmezler. öyle de güzeldirler.
  4. tipsiz ama aşırı derece sevimli yaratıklar, oyun oynamaya bayılırlar. insanı kendisine aşırı derecede bağlatır. eğer kendinize bir muhabbet kuşu alacaksanız kafeste tutmayın lütfen.
  5. bilimsel adı melopsittacus undulatus olan bir papağan türü. evet, bildiğimiz papağanlarla akraba. konuşuyormuş falan bunlar. küçükken birisine sahiptim ancak sonra ölmüş. bana da kaçtı gitti demişler sırf üzülmeyeyim diye. halbuki ben ona konuşmayı de öğretirdim..

    ben de hep çok ötüyor, o nedenle muhabbet kuşu deniliyor sanıyordum.
  6. candır o can. çift olarak daha önceleri çok beslemiştim yavru falanda çıkarttım ama öldüklerinde uzunca bir süre ara verdim. geçen hafta tekrar aldım bakalım iyi gidiyoruz bu aralar.
    dakk
  7. sarı tüylü, kırmızı gözlü çok sevimli bir cinsini besledik. kafesinin kapısı açık kalır, keyfine göre takılırdı. kahvaltı masasında bizimle birlikte peynir, ekmek, salatalık, kırmızı kapya biber vs yerdi. iyi baktık galiba 11 yıl boyunca aileden biri oldu. konuşmanın kitabını yazdı. fena gevezeydi. gerçi bunlar fazla kelime öğrendikçe cümleleri diğer cümlelere bağlayıp çok komik yeni cümleler kurabiliyorlar. ölümü de bu süreçten sonra fena koyuyor tabi. o nedenle bir daha almadık.
  8. yaklaşık 2 ay önce sevmeye doyamadığım 2 kuşumu kaybettim. biraz benim hatam var sanırım işin içinde. buraya da yazayım, ben yaptım siz yapmayın.

    karabaş ve anuşkaydı isimleri ( anuşka petşoptan alınmış bir sosyete kızıydı, karabaşsa bir sokak serserisi.) anuşka yaklaşık 1,5 yıldır hep kuluçkaya yatıyordu. karabaş da kendisini , anuşkayı ve yavruları beslemek zorunda kalıyordu. bi ara bu işte bi terslik var deyip ayırmayı düşündük. sonra sevenleri ayırmayalım dedik ve göz yumduk. ama ayırmamız gerekirmiş işte. karabaş, anuşkanın cilvelerine dayanamayıp öldü ( valla bak.). daha sonraysa anuşka kendini besleyemediğinden mütevellit kuş cennetine göçtü (soylu bir kuştu, öldü demeye dilim varmadı.) şimdi onların yavruları büyüdü onlarla ilgileniyorum ve evet onların adı da jr. karabaş ve jr. anuşka. arada bir beni sinirlendiriyorlar yemeklerini yemeyerek o zaman burunlarına kürdan sokasım geliyor.
  9. papağan türü demişler ama kemirgen olanları da var. kafesindeki taş hariç; kitap, duvar, el, kablo, mouse topu gibi herhangi bir şeyi kemirmekten hoşlanırlar, en azından bizim kuş öyle. mesela dün duvar kemiriyordu. köpekler gider dışarı yaparlar, kediler üstünü örterler kakalarının, muhabbet kuşları gözünün içine baka baka pıtık diye bırakırlar çocuğu. fakat çok tatlı olduğu için de kızamazsın.
    erkek olan muhabbet kuşları konuşmayı öğrenme konusunda dişilerden daha iyidir. birde burunları pembe, toprak rengi gibi renklerdeyse dişi, mavi tonlarında ise erkek oluyorlarmış.
    jury
  10. sezaaar.. evet bizim muhabbet kuşu sadece bunu tekrar edebiliyor. beyfendinin kendi ismi. 6 yaşına falan girecek. ilk aldığımız gün ismini ne koyalım dedik, annennem "sezer" olsun demiş, kardeşim sezar anlamış. o gün bu gündür, ismi sezar kaldı sıpacağın..

    kendisi keyfine pek düşkündür. eğer tv yi rahat göremezse, birisi önüne geçip engellediyse onu rahatsız edip kaldırmak için çığırtkan bir ses tonuyla irrite eder.

    evimizin ayrı bir üyesi oldu artık, her sabah odaya kim ilk girdiyse selamını verir. akşam işten dönerken, kapıyı çalmadan daha anlar geldiğimi. bizle beraber yaşamaktan hemcinslerini unuttu sanırım.. umarım acısını yaşamayız, pek kaldırabileceğimizi sanmıyorum..