• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (5.25)
once upon a time... in hollywood - quentin tarantino
bir zamanlar... hollywood'da, hit bir dizide oynamış bir erkek tv aktörünün film sektörüne girmeye çalışması anlatılıyor. rick dalton, bir televizyon filmi aktörüdür. dalton'ın başarılı bir western dizisi bulunmaktadır. ancak rick, kendini televizyondan uzaklaştırıp film sektörüne adım atmak istemektedir. onun dublörü olan cliff booth ise bu konuda ona katılmaktadır...


  1. yönetmen dayanışması adına çekilmiş, polanski mutlu edip vizyonda alınmış bir intikam filmi tadı verdi, senaryo tarantino standardının altında, sinematografi üstünde, oyunculuklar harika, haddinden uzun, bol ayaklı :) keyifli illa izlenecek film
  2. di caprio çok iyi ama film bir tarantino filminden beklentilerimi karşılamaktan uzaktı.

    ekleme: yönetim ilgilenmeyince iş başa düştü.
  3. tarantino'nun ne yapmaya calistigini anladiysaniz cok guzel bir film ama ne yapmaya calistigini anlamazsaniz dunyanin en boktan filmi. son 20 dakikasini disinda konusacak bir seyiniz yoksa ufak bir arastirma ile filmin geri kalaninda ne anlatildigini ogrenirseniz kafanizda isiklar yanacaktir ve daha cok zevk alacaksiniz hikayeden.

    onun disinda saglam oyunculuk, kamera acilari ve uzun dialoglar izleyeceksiniz. filmde cok detay var ama donemin atmosferine hakim degilseniz sadece gereksiz detaylardan ibaret kalabilir. misal araba radyosunda gecen bir haber, arkada bir film afisi, anlik cat diye cikan film sahneleri... bu tarz detaylar 60larin sonu siyasi ve sosyal hayata dair detaylar. simdi bu detayi niye verdiler hikaye ile alakasi yok dediginiz her seyin bir geri plani ve mesaji var. o acidan filmin hitap ettigi kitleyi arif vs 216 filmine benzettim. verilen referanslar hakkinda bir fikriniz yoksa cok boktan bir film izledim diyorsunuz. o yuzden film sinefiller ve 60-70ler amerikan sinemasina hakim seyirciler icin orgazm seviyesinde detaylar iceriyor.

    edit: bu girdiyi filmi anlamayani yermek, anlayani ovmek ya da begeneni yuceltmek, begenmeyene bok atmak icin yazmadim. zaten 40-50 yasinda amerikan sinemasina hakim bir sinema elestirmeni degilseniz her detayi anlama sansiniz yok. ben her detayini anladigimi da iddia etmiyorum. filmi izlerken kendi kendime yasadigimi yazdim. " bu ne ya? bok gibi olmus" dedigim yer oldu, agzim acik izledigim yer oldu. bok gibi olmus dedigim seyin aslinda cok onemli oldugunu filmi izledikten sonra ogrenip sasirdim. ornek vermek gerekirse; brad pit'in ziyaret ettigi eski arkadasinin konu ile alakasi yok gibi. bosu bosuna bu sahneyi izletti bize dedim yonetmen. daha sonra ogrendim ki bu manson ekibine arazisini acan adami gercekten de o donem ziyaret edip uyaran bir dublor varmis. o dubloru dinleyip arazisinden kovsa hippileri belki tate cinayeti olmayacakti. bir donum noktasi ilginc bir kesisme gostermis bize tarihi bir gercegi de isleyerek. anlatmaya calistigim bu.
    yerli bir yazardan kitap okursunuz, her karakteri ince ince anlatir ama bir de bazi kisileri sadece isim olarak gecirir ve okuyucunun bildigini farz eder. bu bir unlu kisiliktir sen okurken konudaki onemini bilirsin. baska bir dile cevrildiginde ise o kisi havada kalir. aciklanmasi gerek. bir zamanlar hollywood'da iste boyle bir film. tarantino kendi dilinde yazmis anlamak icin tercumesi ve dipnotlari okumak gerekiyor. bu isin okulunda degil sokaginda buyumus, o doneme asik, western filmleri ezbere bilen bir yonetmen bu. onun kafasina girmeden izlersek bok gibi film dememiz cok normal.

    birilerini kirdiysam affola.
  4. var saymak sıkıntılı bir durum. bunları bilinmiyorsa zevk alınmaz, şunlara hakim olunmazsa bir anlam ifade etmez.

    ee biliyoruz onları. zaten o yüzden keyif vermedi. bilinen şeylerin birde tarantino'nun penceresinden uzun uzun tekrarı.
  5. zayıf bir film. ekşi'de içinde "bıçak amerikan solunun penisidir" yazan uzun ve derin bir analiz okudum az önce, metaforları ve tespitleri güzel, yanılgılarla dolu bir yazı. keşke yazan arkadaş çelişkiler'den bahsederken elli defa değiştirilmiş, filmin yavan göndermeler ile kotarılamayacağının farkında olmasına rağmen yine de ya neyse diyerek allah ne verdiyse yazılmış yerler olduğu gerçeğini, filme hiçbir etkisi yokmuş gibi yazmasaydı. zaten refere ettiği şeyleri önceden az çok biliyordum ve bunu anlatması değil elbet ama anlatış şekli gözümde daha zayıf hale getirdi. neyse velhasıl "siz filmi anlamadınız mrom" anlayışından oldukça uzakta, sigaramı içmekteyim.

    edit: bu arada çok güzel oyunculuklar ve planlar var. her zamanki gibi, beğendiği açıyı direkt filmine kopyalayan ve bunu göstere göstere yapınca çalma sayılmayacağını, sayılsa bile umrunda olmadığını belli eden tarantino ile kendi derdini alakasız değerler üzerine bina etmeye çalışan once upon a time... in hollywood'un seyir zevki arada yükselse bile bence "ya adamın zaten bu zamana kadar bütün filmlerini izledik, buna da bakalım" için anca izlenebilecek bir film.