1. türkiye 'de zamanında ne güzel işler yapılıyormuş meğerse. insan kaybedince anlıyor. bu güzel işlerden biri de pentagram grubu. efsane şarkılar yaparak bizimde rock müzikte söyleyeceklerimiz var demiştik dünyaya. ama şimdilerde ne bileyim eskisi gibi değil işte.
    bence türkiye'de rock müziğinin hala birinci sırasında kalabilmeyi başarmış bir grup.
  2. yeni şarkılarını dinlemedim ama eski şarkılarının pek kaliteli metal müzik örnekleri olduğunu düşünüyorum. anatolia, bir, gündüz gece, şeytan bunun neresinde gibi anadolu kültürünü metal ile harmanladıkları şarkıları ayrı bir severim. bunu yapan pek grup akılıma gelmiyor ama türkçe metal kültürüm fazla yoktur o yüzden bilemeyeceğim.

    bu grupla ilgili bende yer etmiş şöyle bir anımı anlatmak isterim. ortaokuldayım o zamanlar, metal dinlemeye başlamışız birkaç arkadaş. izmir'de de pentagram konseri olacak bilet aldık 3 kişi heyecanlıyız. fuardaydı konser, gittik önünde kuyruk vardı sırada oturmaya başladık. işte gidenler gelenler bilet parası için bir lira isteyenler falan. onlara da bir lira vere vere param bitti ama bir yandan da yeni gelenlere üzülüyorum adamlar sanki sabah 8 akşam 5 boğaz tokluğuna sigortasız çalışıyormuş da konsere gelecek para bulamayan metal müzik aşıklarıymış gibi geliyor. neyse sonra kapılar açıldı ilerlemeye başladık.

    içeri girdiğimizde nasıl mutluyuz anlatamam. kapıdan sahnenin önüne kadar koşturduk. arkadan da insanlar doldu tabii sonrasında. konser başladığında iş çıkışı metrobüs gibiydi ortam. ben de sınıfın en kısasıyım zaten boyum 1.45 civarında, dikkatsiz birinin beklenmedik bir hareketinde konser mekanının zemininde kilim olarak yerimi almaya hazırım. o kalabalıkta arkadaşlardan koptum zaten. etrafımda izbandut gibi adamlar ufacık sevgililerinin etrafında kollarıyla çember şeklinde güvenli bir alan yaratmaya çalışıyorlar. yavaaaş itmeyiiiiin diye falan bağırıyor zırtolar. benim umrumda değil bağıra bağıra şarkılarıa eşlik ediyorum. ediyorum ama bir gariplik var. hiç eğlenmiyorum. allah allah diyorum, durmuyorum yine ama ortama bir kere yabancılaşmışım artık geri dönüşü çok zor. headbang yapıyoruz, alışkın olmadığımdan boynum ağrıyor, beynim sulanıyor. etraf yapış yapış terli insan dolu, birbirimizi omuzluyoruz bağırıyoruz çağırıyoruz. napıyoruz lan biz?

    neyse konser bitti, kapılardan oluk oluk kapkara bir kalabalık akıyor. saat geç olduğunda toplu taşıma falan problem zaten, artık babam almaya gelmiş dışarıda bekliyormuş. oğlum dedi niye üniforma gibi hepiniz siyah giyiyorsunuz? sen anlamazsın baba dedim. neyi anlamaz lan dal yarak? tam olarak neyi anlamaz? erken wittgenstein'cı bir düşünce okulu musunuz siz?

    sora kısık sesle boyun ağrısıyla eve gittim. bir daha da ne metal konserine ne de ayakta dinlenen herhangi bir konsere gittim. anca klasik müzik caz konseri falan. live kayıt bile dinlemiyorum lan travma olmuş resmen.
  3. dinlerken kendimi balkona türk bayrağı asan dayı gibi hissettiğim efsane türk metal grubu. içinden ogün sanlısoy, demir demirkan, murat ilkan gibi rock/metal efsaneleri içinden gelmiş geçmiş gruptur. vokal değişiklikleri ve yaşların ilerlemesi sebebiyle zaman içinde tarz değişimine uğramıştır. ama yaptığı her albüm ayrı güzel ayrı kalitelidir. dünya çapında sağlam bir yere gelmeyi hak eden besteleri olmasına rağmen ülkemizde bile hak ettiği kıymeti görememiştir. hatta bir dönem grup üyelerinin satanist olduğu söylentisi yayılmıştır. her metal müzik yapan satanist oluyor çünkü... yazdıkları sözler, riffler, sololar ayrı ayrı efsane ayrı ayrı güçlüdür. davul tonlarındaki sertlik ve ritimlerin verdiği güç, çatır çatır bass gitarla birlikte insanın içine işler. izlenmediyse en az bir kere canlı olarak izlenmelidir. 4 kere canlı izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki hiçbir seferinde en ufak bir sıkılma, tekrara düşme hissettirmiyorlar. ayrıca vokallerinin murat ilkan değil gökalp ergen olmasına alışmak gerekiyor. böyle sağlam bir vokali sırf öncekine alıştık diye sevmemek görmezden gelmek bence çok büyük ayıp. özellikle canlı performanslarında devleşen biri. apokalips'in girişinde kötülüklere tek başına karşı çıkarcasına "silence" diye bağırması, canlı dinleyince apayrı bir haz veriyor.
    jimi
  4. 13 temmuz 2014 metallica konserinin alt grubu olarak çıktıklarında dinlemiştim ilk defa canlı olarak. çok dinledim öncesinde ama uzun süredir dinlemiyorum ve yeni albümlerine hiç bakmadım. ama benim için en efsanevi parçaları kesinlikle give me something to kill the pain - pentagram'dır. oradaki heavy havası bir başka be.

    canlı performansı çok coşturucu olan bir grup, şarkıları güzel ama türkiye'de yeterince ünlü değiller. performanslarını çok beğenmiştim ve "gitmesinler!" diye geçirmiştim içinden.
  5. müzik faşizmi gibi olmasın ama ceza, hadi onu geçtim bir sürü uyduruk grupla aynı sahnede yer alacak olmaları beni hayal kırıklığına uğratmıştır.
    yorumları gerçekten güzel olan grup.
    hiciv
  6. konserlerini "yaşadıktan" sonra başka hiçbir konserden tat alamamaya yol açan grup.
    tabi böyle bir duruma henüz bir rammstein konseri görememiş olmanın da yol açabileceği unutulmamalıdır.
    onzi
  7. 17 mart cuma gecesi izmir arena'da 30. yıl akustik konserlerinin açılışını yapan grup.

    "akustik" albümünün de ilk konserini vermiş oldular böylelikle. anlamlı, sempatik ve samimi bir konserdi.

    tarzlarını beğeniriz ya da beğenmeyiz ancak pentagram bu ülkede bir çok önemli işe imza atmış, içinden pek çok başarılı müzisyen çıkarmış değer verilesi bir gruptur.

    konserde cenk ünnü, tarkan gözübüyük, hakan utangaç, metin türkcan ve gökalp ergen’den oluşan gruba, eski üyelerden murat ilkan ve ogün sanlısoy da eşlik ettiler. bütün grup üyeleri oldukça keyifli ve sempatiklerdi. sıcacık bir konser oldu. konser sonunda son günlerin bir klasiği olarak "izmir marşı" ile uğurladı dinleyiciler pentagram'ı.

    yalnız bütün kışı bahar gibi geçirmiş olan izmir o gece buz gibiydi, resmen yamulduk sigara içme anlarında. onun dışında güzeldi körfeze nazır pentagram dinlemek güzel insanlarla birlikte.
  8. dün gece "30 yılın hikayesi" isimli belgeselinin ilk kısmını yayınlayan grup. videonun sonundaki (akustik albümün arkasında da yer alan) beş çektikten ve "taş devri" yazısından da anladığımız kadarıyla altı bölümden oluşacak. grup tarihine dair bilinmeyen pek çok hikayeyi öğreneceğiz gibi. çok başarılı bir çalışma olmuş.
    jimi