• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
pet sematary - evin kölsch, dennis widmyer
creed ailesi için hayat mükemmel gözükmektedir. louis ve rachel creed, iki küçük çocukları ile birlikte kırsal kesimde doğa ile iç içe olan bir eve yerleşir. kocaman bahçesi olan ev özellikle çocuklar için büyük bir nimettir. ancak evin hemen yakınında bulunan hayli işlek bir otoban evin mükemmelliğine gölge düşürür. mahalle sakinlerinin evcil hayvanların yoldaki kazalara kurban gitmiştir. öyle ki evin yanında bulunan eski bir hint mezarlığına inşa edilen hayvan mezarlığının 'sakinlerinden' çoğu, bu yoldaki kazalara kurban gitmiş kedi ve köpeklerdir. aile kedileri için oldukça endişelidir ve çok geçmeden korkulan olur. sevimli kedileri winston churchill bir aracın altında kalarak can verir. aile kediyi hayvan mezarlığına gömecekleri sırada komşuları judd’un tavsiyesi üzerine kızılderililerinden kalma, taşlık bir eski mezarlığa gömer. kedinin karanlık sırlara sahip olan mezarlığa gömülmesi akıl almaz bir kötülüğün serbest kalmasına neden olur.


  1. korku ustasi stephen king'in ayni adli eserinden uyarlanan 1989 yapimi Pet Sematary - Mary Lambert filminin yeniden beyaz perdeye aktarilmasini izleyecek olmamiz beni heyecanlandirmiyor degil. lise yillarimin korkulu ruyasi bu hikaye beni eski gunlere goturecek mi yarin on gosterimde gorecegiz. filmi izledikten sonra bir yorum daha yazarim. simdilik fragmani koyayim suraya : trailer

    son yillarda eski filmlerin yeni uyarlamalari beni cok mutlu ediyor. biraz yaslandigimi hissediyorum ama olsun.
  2. beyoğlu istiklal caddesindeki sinemaların halen sinema olduğu dönemde, ürkütücü gotik harflerden oluşan "hayvan mezarlığı" afişlerinin önünden her sabah/akşam geçen ilkokul çocuğu olarak filme gitmeme ebeveynlerim haliyle izin vermemişti. (o zamanlar filmler minimum 6-8 ay vizyonda kalırdı)

    filmin en az kendisi kadar karanlık sinema salonu koridorlarından geçip bu filme gitmek yürek isterdi, i-max, üç boyut filan bu koridorların yanında halt etmiş.

    umarım ilk film kadar başarılı bir yeni uyarlama olur. (ilk filmin yarısı kadar bile korkutucu olsa yeter de artar)
  3. hazir izlemisken bazi notlar vereyim.

    film cok guzeldi diyemem ama klasik stephen king havasi filme hakim. ilk uyarlamadaki donemin kisitlamalari bu yapimda yerini gorsel solene birakmis demek isterdim ama makyaj konusundaki basariyi mekanlar konusunda yasayamadim. mezarligin on kismi guzeldi ama devamindaki asil mezarlik ilk filmde daha net gosteriliyordu. filmin butcesini trafik kazasi geciren zenci arkadasin makyajina ve orijinal hikayede cok bahsi gecmeyen annenin yatalik kiz kardesine gomduklerinden mezarlik sahnelerini bol bol karanlik ve sis ile kolaya kacmislar. bunun disindaki olaylar hikeyenin aslina uygun ilerledi ve bazi detaylar ve sonu disinda orijinal hikaye duruyordu.

    !---- spoiler ----!

    oglan cocugunun olmesini beklerken kiz cocugu oldu ki orada sok oldum. hikayeyi bilen biri olarak cocugun olecegine o kadar odaklanmistim ki ters kose yaptilar. zaten hikayeye hakim kisilerin buna odaklanacagini bilerek yapilmisti bu degisiklikler. o meshur nester ile asil tendonu kesilme sahnesinde de aynisi yapildi. ben yatagin altindan cikacagina o kadar emindim ki zaten topuklara zom yapildi hoop merdivende gerceklesti olay. kedi churchill iyiydi ama ilk filmdeki kedi daha korkutucuydu nedense. filmin sonu da asil hikayeden farkliydi ama bir sis etkisi yaratmadi. hatirlarsiniz kitapla birebir bir uyarlamaydi ama finalde efsane bir sok yasamistik the mist - frank darabont filminde. bu filmdeki son guzeldi ama daha vurucu bir sonu hakediyordu.

    bunlar disinda klasik korku filmi. ciddi anlamda tirsacaginiz seyler var. o tir her gecisinde yureginizi hoplatiyor aklinizda bulunsun.

    !---- spoiler ----!