• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (6.00)
tarihin adları - jacques ranciere
21. son yirmi-otuz yılda tarihin bir anlatıdan özellikle de napolyon veya kanuni sultan süleyman gibi "büyük adlara" ilişkin birtakım anlatılardan ibaret olup olmadığı çok soruldu. jacques rancière tarihçilerin söylemini başka açılardan mercek altına alıyor: jules michelet, fernand braudel ve annales okulu mensupları ile e. p. thompson gibi tarihçilerin üslup ve anlatım tekniklerini siyaset ve bilim felsefeleri açısından inceliyor; tarihçiliğin dil ve edebiyatla ilişkisini masaya yatırıyor. rancière, yepyeni bir araştırma alanı oluşturan bu üslup incelemesine "bilgi poetikası" adını veriyor. böylesine özgün bir düşünme, araştırma ve eleştiri sürecini temsil eden tarihin adları, rancière'in en özel kitaplarından biri. filozofun sadık takipçilerinin yanı sıra, tarihyazımı ile tarih felsefesine, sosyal bilimlerin söylem ve yöntem sorunlarına ilgi duyan okurların merakla okuyacağını tahmin ettiğimiz bir metin.


  1. ranciere’in tarihyazımı üzerine kısa bir akıl yürütmesi diyebiliriz. tarihin şimdiye kadar neyi, nasıl anlattığı konusuna eğiliyor. ranciere’in hedefinde annales okul ve marksist tarihçiler var asıl olarak. fernand braudel’in anıt eseri akdeniz’i eleştirmekle başlıyor. eserin eski tarih anlatılarından farkını ortaya koyduktan sonra eleştirmeye başlıyor. braudel’in eseri tarihi kişiliklerin etrafında gelişen olaylara odaklanan tarihçilikten çok daha farklı bir stille yazılmıştır. akdeniz, coğrafyası ve kitlelerinin tarihini anlatır. felipe dönemini felipesiz anlatır. ranciere braudel’in bu çalışmasını söylem üretmeden yoksun ve diğer sosyal bilimlerin kölesi gibi görüyor. demografik, coğrafi ve iktisadi bilimleri kullanmanın tarihi geri plana attığını söyleyerek karşı çıkıyor. marksist tarihçileri de iktisadi indirgemeyle suçluyor. ranciere siyasette evrenselliği etkinleştirmek ister. eşitlik ve etkileri evrenseldir siyasetin. aynını tarih biliminde de umuyor. bu noktada öne çıkardığı tarihçi michelet. michelet’nin tüm tarihi ekoller dışında tarihin öznesini saptayabilen, evrenseli yakalayabilen tarihçi olduğunu düşünüyor. michelet’ye yöneltilen şair, romantik gibi eleştirileri kabul etmeyerek asıl övülmesi gereken özellik olduğunu söylüyor. tarihin bilim ya da geleneksel ideolojilerle değil edebiyatla yazılması gerektiğini öğütlüyor.
    sezgi