• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
uygarlığın huzursuzluğu - sigmund freud
psikanalizin kurucusu sigmund freud psikanalizin toplumsal olayları, uygarlığın gelişimini ve sonuçlarını açıklamakta da elverişli bir kuram olduğunu uygarlığın huzursuzluğu, totem ve tabu, grup psikolojisi gibi eserlerinde göstermiştir. freud'un psikanalizin bulgularının sosyal hayat için ne anlama geldiğini dile getirdiği başlıca eseri olduğu için, uygarlığın huzursuzluğu yirminci yüzyıl boyunca birçok düşünürü etkilemiş, birçoklarına ilham vermiş ve kendisiyle hesaplaşmak zorunda bırakmıştır. freud'a göre hayvani dürtülerle güdülenen insanın aynı zamanda uygar bir varlık olmaya çalışması trajik bir durumdur. bununla beraber freud insanın uygarlıktan vazgeçemeyeceğini de kabul eder. sonuç uygarlığın kaçınılmaz huzursuzluğudur.


  1. aynı zamanda metis 'ötekini dinlemek' dizisinin editörü olan psikiyatrist saffet murat tura'nın kitap için yazdığı önsöz şöyle:

    "uygarlık bir sapma mıdır? eğer uygarlık kavramını doğal olanla karşıtlık içinde düşünürsek bu soruya bir şekilde evet yanıtını vermemiz gerekir. oysa modern etolojinin kabul etmeye pek yatkın olmadığı bir yanıttır bu. etologların çoğu uygarlığın bazı ilksel biçimlerinin doğal yaşamın içinde geliştiği görüşündedir.

    freud bu iki görüşe de hem yakın hem uzak bir mesafeden bakar. klinik malzemeden elde ettiği insan hakkındaki temel bilgileri tutarlı bir kuramsal dizgede ifade etmeye çalışırken kaçınılmaz olarak uygarlığın kökeni sorunu ile karşılaşmış ve bu sorunun pek de kolay yanıtlanır türde olmadığını tespit etmiştir o. bununla beraber bu soruya bir yanıt bulma çabasından da asla vazgeçmemiştir. çünkü klinik kuram insanı daima bir uygarlığın içinde düşünmek zorundadır.

    freud'un yanıt denemeleri ilk bakışta fazlaca basit görünse de antropoloji ve etolojinin asla görmezden gelemeyeceği tespitler ve varsayımlar ortaya koymaktadır.

    uygarlığın huzursuzluğu freud'un uygarlık sorununu ele aldığı diğer eserlerine; mesela totem ve tabu, bir yanılsamanın geleceği ve musa ve tektanrılı din'e göre daha az heyecan verici ve uyarıcı bir kitap gibi görünmesine karşın en az spekülatif ve en sağlam olanıdır.

    bu kitap ayrıca psikanalizin esas odaklaştığı alan olan klinik kuram açısından da anlamlıdır. çünkü bu kitapta ilk kez üstben oluşumu geniş ölçüde uygarlık sorunu ile ilişkili olarak yeniden düşünülüp ayrıntılandırılmıştır. uygarlığın huzursuzluğu'nun psikanalitik düşüncenin genelinde değer kazanacak temel bir yapıt olduğunu düşünüyoruz."

    psikanalist bella habip'in bir yazısını okurken karşılaştığım kitaptan bir bölümle yorumu sonlandırayım:

    “insanlar doğa üzerindeki hâkimiyetlerini o denli artırmış durumdalar ki, bunların yardımıyla birbirlerini son insana varana dek ortadan kaldırmaları işten değildir. bunu kendileri de bildiklerinden, günümüzdeki huzursuzluklarının, mutsuzluklarının ve kaygılı hallerinin esaslı bir bölümü buradan kaynaklanıyor”