1. valerie jean solanas (9 nisan 1936 – 25 nisan 1988) yaşamıyla ve elimizde kalanlarla bize ulaşmayı başarmış bir bilinçli delidir. kadın gücü, mücadelesi ve emeğidir. istersek onu tanımlamak için zilyon tane farklı sözcük bulabiliriz. hayatı da dili kadar sert zaten, biraz göz atalım.

    öfke kaynaklarını derinlerden alır. işte valerie’nin de içine öfke tohumlarını, çocukluğunda anne- baba boşanması, üvey babası tarafından cinsel istismara uğraması, aile içi şiddet gibi yaygın sorunlar ekiyor. 11 yaşında üvey babasının cinsel istismarından sonra annesine de karşı bir nefret güdüyor valerie ve sonrasında dedesinin yanına yerleştiriliyor. dedesi tam bir alkolik ve saplantılı bir katolik. valerie uyumsuz ve isyankar tavırlarını dedesinden de esirgemiyor ve sonuç kırbaçlı dayak travmaları..
    dedesi valerie'yi katolik okuluna gönderilmeye zorlayınca itaat etmedi diye yediği bir dayak sonrası daha 15 yaşındayken evden kaçıyor. (bir rivayete göre dedesi kovuyor)

    1951’de kendini, hayatından kaçarak kurtarıyor. 17 yaşında bir kız çocuğu doğurduğunu yazıyor bazı kaynaklar. bazı kaynaklar ise david adında bir erkek çocuğu doğurduğunu yazıyor.

    ve bunca olumsuzluk içerisinde nasıl başardığı bir soru işareti olsa dahi liseyi bitirip maryland üniversite’sinde hayli başarılı bir psikoloji öğrencisi olmuş. bu yıllarda bir taraftan bir hayvan laboratuvarının hayvan psikolojisi bölümünde çalışmış, biyolojiyle de haşır neşir olmuş, zaten bu yakınlığın izlerini manifesto’da biyolojik determinizme dayandırdığı ideasında görmek mümkün.
    yetmiyor üzerine minnesota üniversitesi'nde bir yıl yüksek lisans yapıyor.

    sonuç yine sokaklar! solanas’ın mezuniyet sonrası özgür-sefil ve üretim dolu yaşantısı var. okulunu bitirip sokağa yerleşiyor mecburen. geçimini fahişelik yaparak sağlıyor. elinde daktilosuyla damlarda yatıp kalkıyor. yani yazıyor ve bu sayede hayatta kalıyor. yazdığı oyunları arkadaşlarıyla kahvelerde oynuyor.

    1966 senesinde, kendi ifadesiyle “erkek düşmanı bir fahişe ve dilencinin yaşadıklarını” anlatan “bir versiyonunda kadın adamı öldürür, bir diğer versiyonunda anne oğlunu boğazlar” dediği, ‘ up your ass' ('kıçınıza girsin’) adlı tiyatro oyununu yazar. bir taraftan da ülkeyi gezer. üretmeyi, hayatta kalmayı sürdürür.

    bir yıl sonra 1967’de kıçınıza girsin’i alır ve o dönemde yeni ünlenmeye başlayan (bkz: andy warhol) ’un fabrika isimli stüdyosuna gider. bir sürü sanatçının aktif olarak farklı sanat disiplinlerini icra ettiği bu stüdyoda warhol’un kendi oyunuyla ilgileneceğini düşünmüştür. bu tanışma vesilesiyle o yıl valerie, warhol’un filmlerinden bir iki tanesinde küçük rollerde de yer alıyor. warhol’a bir dönem çok güvendiği ve hatta manifesto’da bahsi geçen erkek yan örgütünün başına geçirmek istediğine dair iddialar var. velhasıl, warhol sonradan valerie’nin metnini ne film ne de oyun olarak değerlendirmeyi düşünmediğini söylüyor ancak o sırada ilgilenip metni alıyor. zaten dananın kuyruğu da warhol metni aldığı için kopuyor daha sonra.
    bir diğer rivayete göre; başlığın ilgisini çektiği warhol, gözden geçirmek için senaryoyu alıyor. polis tarafından müstehcenlik gerekçesiyle filmleri sıklıkla kapatılan warhol, çok pornografik bulduğu senaryonun bir polis tuzağı olabileceğini düşündüğü için solanas'a yanıt vermiyor, daha sonra senaryoyu kaybediyor.

    1967 senesi önemli bir sene. fahişelik yapıp dileniyor valerie, devamlı yazıyor da. scum manifesto(society for cutting-up men) yani erkekleri doğrama cemiyeti manifestosu bu süreçte çıkıyor ortaya. çocukluğundan beri yaşadığı her deneyiminden politik çıkarımlar yapan valerie, manifesto’da cesurca düşüncelerini aktarıyor, alabildiğine eleştiriyor. cinselliğin sektörleştiği ve zihinlere pompalandığı 60’lar amerika’sında ; ‘cinsellik kafasızların sığınağıdır’ çıkışını yaparak külçe gibi bir etki yapıyor. tabi ki valerie’nin aile yapısı, cinsellik, akıl sağlığı gibi konularda eleştirel tutumunu kendi yaşantısından ayrı da değerlendirmemek gerek.
    neyse, scum manifesto başlı başına bir liste konusu. bunun için ayrı ve ayrıntılı bir başlık açacağım. valerie'ye dönecek olursak bu sıralar eserinin el yazması kopyalarını satıyor sokakta. böylece daha sonra manifestoyu basacak olan olympia press’in yayıncısı maurice girodias ile de tanışıyor.

    aynı yılın bahar mevsiminde valerie ‘kıçınıza girsin’ metnini warhol’dan geri istiyor. warhol da stüdyosunun dağınıklığında metni bulamıyor ve valerie’ye metnini kaybettiğini bildiriyor. eyvahlar olsun! bu warhol’un en trajik hatası oluyor.
    kaybettiği eserine karşılık warhol’dan para talebi gibi tehditli, bağırışmalı bir dizi telefon görüşmesinin olduğu uzun bir zamandan sonra 3 haziran 1968’de valerie solanas elindeki kese kağıdında gizlediği 6.35’lik bir tabanca ile warhol’un stüdyosuna ziyarete gelir ve ikisi isabetsiz,biri isabetli, üç atışla warhol’u sol akciğerinden vurarak mide ve karaciğerini de yaralayıp, oradan ayrılıyor. o akşam bir trafik polisine teslim olur.

    -andy warhol’u vurdum. hayatım üzerinde çok fazla denetimi vardı.

    karakola vardığında onu karşılayan gazeteci sürüsüne ‘onu vurmak için bir çok sebebim var. manifestomu okuyun, kim olduğumu anlarsınız’ demiş seni çılgın kadın :) her şey bir tarafa doğru ya da yanlış, hayata karşı kararlılığına, tuttuğunu koparışına, mücadeleciliğine hayran kalmamak mümkün değil.
    warhol'a gelince bir düzine doktor zor kurtarıyor.

    valerie, 13 haziran 1968’deki mahkemesine kadar psikiyatri koğuşunda tutulmuş. radikal feminist avukat florynce kennedy tarafından temsil ediliyor ve ulusal kadın örgütlerinin de yakından takip ettiği mahkemede 28 haziran’da, mahkemede saldırı, taammüden adam öldürmeye teşebbüs ve ruhsatsız silah taşımak suçlarından hüküm kararı çıkıyor ancak cezai ehliyetinin olmamasından ötürü ward island hospital’a sevk ediliyor.
    bu arada scum manifesto olympia press tarafından basılıyor. warhol şikayetçi olmadığından dolayı cezası çok düşük oluyor solanas’ın, psikiyatri kliniğinden sonra 1969’da 2 yıl hapis yatıyor, 1971’de salınıyor.
    warhol’u arayıp tehdit ettiği için tekrar tutuklanıyor:d:d
    bundan sonraki yılları akıl hastalıkları, hastaneler ve sokaklarda yaşam, fahişelik ve uyuşturucu ile geçiyor.

    26 nisan 1988’de san francisco’da ucuz bir otel odasında, kimsesiz, meteliksiz, zatürreden ölüyor. annesi ölümünden sonra valerie’nin bütün özel eşyalarını yakmış. zaten elimize yazılı üretiminden de bir şey kalmamış. scum manifesto, andy warhol müzesinden derlenerek ortaya çıkan ‘kıçınıza girsin’ oyun metni, onu tanıyanların anıları, gazete küpürleri, bir iki röportajı ve bir iki fotoğrafı. yazdığı manifestonun bir hipotez olmayıp edebi bir araç olduğunu söylemiş. böyle görüp değerlendirmek gerek.

    ve son olarak muhakkak bu kadının hayatınıza dokunmasına izin vermelisiniz. sevmeseniz bile.

    o warhol buraya gelecek! :)
  2. (bkz: american horror story) dizisinin cult isimli yeni sezonunda hikayeye adapte edilmis ve zodiac katili olayi ile baglanti kurulmus.

    scum manifestosu tam bu diziye uygun bir tema aslinda basli basina bir sezon yapilabilir.