1. van gogh thc'yi sadece absent'den mi alıyomuş,sorusuyla iştirak edebileceğim proce
  2. bipolardır. yaşamının son yıllarını şiddetli ataklarla geçirmiş bu sebeple farklı maddeler kullanmıştır. van gogh sarısının bu maddelerle ortaya çıktığına inanan görüşler vardır. (bkz: van gogh sarısı)

    doğum günü olan 30 mart dünya bipolar günü olarak anılır.
  3. ne zaman birileri van gogh'tan bahsetse cemal süreya'nın şu dizeleri düşer aklıma:

    "iki gemiciynen van goh'tan aşırılmış
    bir kadının yüzü kaçıyordu yetişemedim
    ben ömrümde aşk nedir bilmedim
    süheyla'yı saymazsak ha ha ha"
  4. bir resmimi, siz değerli youser ve okurlarla paylaşmak isterim..

    van gogh ve ben
    ozeus
  5. doctor who'nun bir bölümünde sadece van gogh'un gördüğü bir canavar işlenir. bölüm sonunda doktor, amy pond ve van gogh çimlere yatarlar ve gökyüzüne bakarlar. van gogh yıldızlı gece tablosunu hisseder ve onlara anlatır. ve doktordan şu cümle gelir: "bu hayatta birçok şey gördüm ama hiçbiri senin gördüklerin kadar güzel değildi."
    daha sonra bende bir van gogh furyası başladı. adeta onunla yatıp onunla kalkıyordum. yaptığı resimlerin kartpostallarını bulup biriktirmeye başladım ama ne yazık ki tamamlayamadım. odamda ise kocaman bir 'cafe terrace at night' posteri asılı.
    son olarak şunu belirtmek istiyorum: van gogh eşsiz bir ruha sahip, arkadaşıyla arasında geçenlerden dolayı kulağını kesecek kadar hassas bir insan. yaşadığı tüm zorluklar, paranoyalar onu intihara götürdü. iyi bir ressam olmadığını düşünüyordu bu yüzden dizide doktor onu gelecekte tablolarının sergilendiği müzeye götürüp rahatlattı. ayrıca son dönemlerinde sarı renkler resimlerinde baskın rol oynuyordu. bu yüzden son zamanlarında sarımtırak görmesine neden olan bir hastalığı olduğu düşünülüyor.

    ve van gogh'un ölmeden önce söylediği sözler:
    "mutsuzluğum sonsuza dek sürer."
  6. ölmeden önceki son sözcüklerini buraya yazmak istiyorum. daha sonraları detaylı şekilde anlatacağım, umarım.

    la tristesse durera toujours: acı, her zaman baki kalacaktır. başka söze ne gerek vardı ki zaten?
  7. Benim en sevdiğim ressamdır. Pek bilinmeyen resimlerini aşağıya bırakıyorum. Çoklu fotoğrafları tek linkten nasıl yollarım bilmiyorum, bilenler varsa aydınlatılmaya hazırım sevgilerle...

    Öncelikle en sevdiklerim :
    http://hizliresim.com/2Z1Pqj

    ernst ludwig krichner' ın da böyle tabloları var. beğendiyseniz, bi araştırım derim

    uuu bad boy van gogh

    postallar

    http://hizliresim.com/PMkGm8

    http://hizliresim.com/MJpRnk

    old man in sorrow

    http://hizliresim.com/GzRGdV

    http://hizliresim.com/kvB02r

    nefes kesici


    Ve diğerleri:
    --------------------------------------------
    http://hizliresim.com/0Dn008

    http://hizliresim.com/1dvpBj

    bunun adı şeker amca olsun

    güzel sanatlara başladığım ilk gün hoca bize, bu resmin karakalem halini gösterip, "sizce bu zor bir çalışma mı? " demişti. ( anılı link)
    Sanırım cevap olarak ressamın çektiği zorluğun mental bir şey olmasını, tekniğin estetikten daha önemsiz olduğunu falan duymak istiyordu. Tabi gençtik, "ehi ehi" diye güldük, bilemedik ne diyeceğimizi.

    http://hizliresim.com/v45avm

    http://hizliresim.com/jn3qG9

    deniz üstü köpürür, heyy canımm rinanay rina rina nayy. kayığada binsenn götürür, heyyy canımm heyy canımm


    kim derdi ki bunu van gogh çizmiş? tarzının epeyce dışında. belki de ilk zamanlarda yaptığı resimlerdendir.

    http://hizliresim.com/9LoY0O

    http://hizliresim.com/v45a9D

    zambaklar en ıssız yerlerde açar ve vardır her vahşi çiçekte gurur

    genelde manzara görmeye alıltığımızdan bu da farklı geliyor

    diyorum diyorum, kızıyorsunuz. bence van gogh sarısı değil, van gogh mavisi

    http://hizliresim.com/R3kgaj

    ------------------------------------------
    Bunlar da desen çalışmaları :

    van gogh un desen bilmediğini idda edenlere gelsin

    http://hizliresim.com/OMAz35

    http://hizliresim.com/5V7n4q

    http://hizliresim.com/GzR4v6
  8. son günlerini geçirdiği auvers sur oise'daki lokantanın misafirhanesini tablodaki haliyle muhafaza ediyorlar. lokanta da hala işletiliyor ama van gogh'un odası için gidiyorlar çoğunlukla. kapıdan o sandalye çok dramatik şekilde gözüküyor. orada kalırken resimlerini lokantada sergilemek istermiş. auvers sur oise kilisesi'ni lokanta duvarlarında hayal edemez kimse sanırım şu an. kiliseden de 100 metre uzağa defnedilmiş. kıymetli kardeşi theodore'un da mezarı yanına taşınmış.
    sezgi
  9. kendisi şu an hayatta olsaydı ona tek tarafı bozulan kulaklığımı vermek isterdim.



    bilmeyenler için not : van gogh kulağının tekini kesmiştir.

    edit : van gogh geçirdiği bir cinnet anında kulağını kendi elleriyle kesip sevdiği kadına göndermiştir.

    hatta geçenlerde kulağını hangi kadına gönderdiğini de bulmuşlardı. ntv kaynak

    kaynak,bbc haber
  10. 1853 - 1890 yıllarında yaşamış xıx. yy ressamıdır. saf ve parlak renklerden, hareketli fırça darbelerinden oluşan benzersiz üslûbuyla hollanda'nın yetiştirdiği en büyük resslamlardan biridir. (bkz: empresyonizm)

    van gogh'un yaşamına yön veren en önemli üç etken din, edebiyat ve resimdi. 10 yıl süren sanat yaşamında yaklaşık 800 yağlıboya, 700 dolayında suluboya resim yaptı ve desen çizdi. gerek sanat hayatı boyunca, gerekse parasızlıkla ve acılarla geçen yaşamı boyunca yalnızca kardeşi theo'dan destek gördü. yaşamını etkileyen ruhsal bunalımlar sonunda onu intihara sürükledi. eserlerinin değeri ve resimdeki ustalığı, ancak ölümünden sonra anlaşılabildi. eserleri bugün dünyanın önde gelen müzelerinin en değerli yapıtları arasında sergilenmektedir.


    vincent van gogh, 1886'da kardeşi theo ile birlikte yerleşmek için gittiği paris'te, izlenimci ressamların tablolarını görme fırsatı buldu. en başta claude monet ve pierre auguste renoir olmak üzere, empresyonizm (izlenimcilik) akımı mensubu fransız ressamların yapıtlarından etkilenip, zamanla izlenimcilerin renk ve üslûp anlayışını benimsedi. yine, o dönemde başkentteki sanat çevrelerinin ilgiyle takip ettikleri japon baskılarının saflığı ve parıltılı renkleri ona ilham verdi.

    paris'in kalabalık ve hareketli yaşamından bunalıp daha sakin bir ortamda çalışabilmek için kardeşi theo'nun yardımıyla fransa'nın güneyindeki arles'te bir köye yerleşti. burada sürekli açık havada çalıştı. boyaları birbirine hiç karıştırmadan ve canlı renkler kullanarak çiçek açan meyve ağaçlarının, güneş ışığıyla yıkanan tarlaların, servi ağaçlarının, ayçiçeklerinin, kendi odasının ve köyde yaşayan insanların portlerini yaptı.

    1888'de arles'e gelip yanına yerleşen sanatçı arkadaşı paul gaugin ile aynı evi paylaşmaya ve açık havada birlikte resim yapmaya başladılar. ne var ki iki sanatçının yaşam tarzlarındaki ve sanat anlayışlarındaki farklılıklar, aralarında şiddetli kavgalara neden oldu. vincent van gogh'un devamlı resim yaparak geçirdiği hayatının son yılları sinir krizleriyle ve intihar girişimleriyle geçti.

    fransa'nın güneyinde, arles'da geçen yaşamının son yılları (1888 - 1890) sanatçının en çok ürettiği ve en ünlü tablolarını yaptığı dönemdir. eserlerinin en ünlüleri bu dönemde yaptığı ayçiçekleri, sandalye ve pipo, yıldızlı gece isimli eserleri ve kendi portresidir.